Şehir biliminden bilim şehrine
Yüksek binalardan ve kompleks yapılardan oluşan şehirlerde yaşıyoruz. Şehrin binaları, sokakları, parkları, ulaşımı, kısacası her şeyi, bizim duygu, düşünce ve davranış dünyamızı köklü bir şekilde etkilemektedir. Şehrin binalarının, parklarının, sokaklarının, kısacası şehrin bir bütün olarak bizim için ilham ve yaratıcılık kaynağı olup olmadığı büyük önem taşımaktadır. Şehir, bizi bilgiye ve bilime yönlendiren ve harekete geçiren önemli bir motivasyonel güç olmak zorundadır. İnsanı daha fazla bilgiye ve bilime motive etmeyen şehir, sahici anlamda işlevsiz ve işlemsiz bir yerdir.
İnsan, doğa ve diğer insanlarla sürekli etkileşim,
iletişim ve ilişki içinde olan bir varlıktır, İnsanın doğayla ve diğer
insanlarla iletişim ve etkileşiminin büyük bölümü şehirde gerçekleşmektedir.
İnsan, şehirde kendisini, insanları ve doğayı keşfetmektedir. Şehrin en önemli işlevi, kendimizi, doğayı ve
toplumu keşfetmemizi sağlamasıdır. Bilim ve sanat, şehirde doğan, gelişen ve
devam eden faaliyetlerdir. Doğayı, tarihi ve toplumu keşfetme, araştırma
faaliyetleri, bilimsel faaliyet olduğu gibi, insan olma çabamızın da en yüksek
ifadesidir. Bilimsel faaliyet, insan olma faaliyetidir.
Bilim, insanın merak, hayret ve hayranlık duyguları
ve düşünceleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Kendimizi, toplumu ve doğayı merak
etmekte, içinde bulunduğumuz doğa karşısında hayret içinde ona hayranlık
duymaktayız. Merak, hayret ve hayranlık halimizin sistematik meyvesi bilimdir. Bilim, tecrübi,
sistemsel, metodik, rasyonel ve gerçekçi olmak zorundadır. Şehir, aklın,
gerçekçiliğin ve tecrübenin hakim olduğu yerdir. Şehir ve bilim, ortak
karakteristiklere sahiptirler. Akıldışı, gerçek dışı, tecrübe edilmeyen, metodu
olmayan bir faaliyet bilimsel olmadığı gibi, akıl, gerçek ve mantıktan uzak
şekilde oluşturulan yerler de şehir olarak nitelenmeyi hak etmemektedir. Bilimin
ve şehrin aklını, gerçekçiliğini ve metodunu keşfettikçe derin bir kavrayış ve anlayış
geliştirmenin mutluluğunu, zevkini ve hazzını
yaşıyoruz. Şehir ve bilim sonucu kazandığımız derin anlayış ve kavrayış, bize
sahici anlamda haz ve hayat vermelidir.
Bilime önem veren şehirler, tarih boyunca insanlık
medeniyetinin merkezi olmuşlardır. Antik çağda Efes, Atina ve Roma gibi şehir
devletleri, bilime verdikleri önemden dolayı dönemlerinin medeniyet merkezleri
olmuşlardır. Pisagor ve Hipokrat gibi etkileri günümüze kadar devam eden bilim
insanları, antik dönem bilim şehirlerinde yetişmişlerdir. Şehir, bilim insanı
yetiştiren mekanlar olmalıdır. Bilim insanları yetiştirmeyen ve bilim
insanlarının yaşamadığı şehirler, aslında nefes alıp vermeyen cansız
bedenlerden farksızdır. Şehir, bilim ve bilim insanlarıyla canlanmakta ve
gelişmektedir.
Şehir, bilimsel zihniyetin kaynağı olmalıdır.
İnsanlar yaşadıkları şehirde kendilerini okumaya, araştırmaya, incelemeye,
yapmaya ve görmeye motive eden kaynaklar bulmalıdırlar. Şehir, insanın hayret
ve hayranlık duygularını tahrik etmelidir. Şehir, kişiyi bilime davet
etmelidir. Kişi, şehirde yaşamayı bilime davet olarak okumalı ve kavramalıdır.
Şehirde yaşamanın bilimle bütünleşme olduğunu kavramayan bir anlayış, kişiyi
yanılsamaların, yalanların ve cehaletin kucağına çok kolaylıkla itmekteditir.
Şehirde sağlıklı ve yapıcı bir şekilde yaşamanın yolu, şehirde yaşamayı
bilimsel bir perspektife dayandırmayı gerekli kılmaktadır. İnsan, şehir ve
bilim, birbirinden ayrılmayacak olgulardır.
Şehir ve bilimin arkasında çözülmeyi bekleyen sorunlar
vardır. Şehirde yaşayan bireyler, günün her anını ulaşım, çalışma, sağlık,
eğitim, ekonomi ve kültür başta olmak üzere ağır sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
Şehir yaşamı, kişinin karşılaştığı sorunları çözmek için kişilerin karşısına
sürekli olarak meydan okumalar koymaktadır. Bilim, akla, bilgiye ve deneye
dayanarak insanın hayatta ve doğada karşılaştığı sorunlara yeni çıkış yolları
bulmaya çalışan insani tecrübedir. Şehirde karşılaşılan sorunlar gerçek olduğu
gibi, bilimin çalışma alanı da sahici gerçeklerdir. Bilim, insani ve doğal
gerçeği keşfetmektir ve bilmektir. Bilim, sahici sorunlara sahici çözümler
bulma çabasıdır. Şehirde hayatta kalmak için, kişinin karşılaştığı sorunları
çözme kapasitesini ve yeteneğini sürekli olarak geliştirmesi gerekmektedir. Bilim
sayesinde şehir hayatının ağır sorunlarını çözmek mümkündür. Bilim, şehir
hayatıyla başa çıkmanın çok verimli bir yoludur, çünkü problemlerimizi çözmenin
en sağlam yolu bilimden geçmektedir. Şehir hayatında bilimi kendimize yoldaş
edinmek, şehrin yollarında kaybolmamamızı ve çıkmaz sokaklara sapmamamızı
sağlamaktadır.
Şehrin varoluşunun, gelişiminin ve geleceğinin
dinamik gücü, bilimdir. Şehir bilimi
artık yerini bilim şehrine terk etmektedir. Bilim şehri, üretken, yenilikçi,
dinamik ve geleceğe bakan yeni bir insan ve yaşam stili anlamına gelmektedir.
Bilimsel bilgiye, bilimsel bilginin uygulanmasına ve sürekli kendisini
yenileyen bir bilimsel hayata sahip olan ve içinde bilimsel zihniyete sahip
insanların yaşadığı şehirler, bilim şehri olabilirler. Bilim şehri, özgürlüğü, barışı,
araştırmayı, hukuku, aklı ve üreticiliği içinde barındıran ve geleceğe bakan
yeni bir perspektif ve meydan okuma olarak hepimizi bilimle yenilenmeye
çağırmaktadır.