Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2489.38
BIST 100
9463.14
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Kasım 2022

Şehbenderiye Kurumu

Geçtiğimiz hafta İran ile Türkiye ilişkilerinin tarihî seyrinden bahsederken konu, birden ticaret bahsine gelmiş ve konuyla ilgili ilginç bazı fikirlerin ışığında yeni bilgilere ulaşmıştık…

Urfa'da mukim emekli edebiyat hocası ve edebiyat tarihçisi Adil Saraç hocamızın bildirdiğine göre

Osmanlı Devleti döneminde Urfa'da bir İran konsolosluğu vardı. Halk arasında bu konsolosluğa "şehbenderiye" denilirdi.

Şehbenderiye kurumu bugünkü anlamıyla tam konsolosluk hizmetini yerine getiriyor muydu. Bu soruya cevap bulabilmek için kısa bir araştırma yaptım. Bir sözlükte/lügatta şöyle yazılıydı: Ticaret nezaretinin teşekkülünden evvel ticaret işlerine bakmak ve tüccarlar arasındaki ihtilâfları halletmekle vazifelendirilen memurun ünvanına şehbender deniliyordu.

Demek ki Osmanlı döneminde şehbenderiye bu günkü anlamda konsolosluğun görevlerinden sadece birini yapıyordu. Gerçi o zamanlar ülkelerarası ticaret dışında başka hangi hukuk vardı, doğrusunu bilmiyorum. Turistik anlamda seyahat yapan insanların sağlık ve diğer sosyal işlemleri olsun, yurt dışında okuyan öğrencilerin iş ve işlemleri olsun bu hususta şehbender bir çalışma yapmış mı? Bunu anlayabilmek için dönemin Osmanlı kroniklerine bakmak lazım gelir.

Yazımın başında da belirtmiştim. Emekli edebiyat hocamız Adil Saraç, şehbenderiye ve İran konsolosluğu ifadesini bir arada kullanmıştı. Demek ki ülkeler arasında kurulan ilk sefaretler (büyükelçilikler) gibi konsolosluklar da zamanla değişim be gelişim içerisinde olmuşlar.

Tarih vesikalarında/belgelerinde

(Osmanlı kronikleri denilse de olur.) Urfa'da/Ruha'da kurulan ilk İran şehbenderiyesine tayin edilen şehbender, 1873'te vekil olarak atanıyor. Harun Ziya adındaki bu şehbender/konsolosun görev süresi 1910'da bitince yerine Hacı Beğlik adında bir konsolos daha atanıyor. Bu şehbenderin de görev süresi 1914'te bitiyor. Yerine Hacı Bekir Bey konsolos olarak atanıyor. Şehbenderiye kurumunun Urfa'daki faaliyeti ne zaman son buluyor, tam olarak belli değil. Muhtemelen cumhuriyetin ilanıyla birlikte İran konsolosluklarının belli başlı şehirlerde toplanmasıyla buradaki faaliyet te son buluyor. Burada cevaplanması gereken bir soru daha var. İran şehbenderleri merkezden atanan İran vatandaşları mı yoksa Osmanlı tebasına bağlı olup ta İran hükümeti tarafından fahri olarak atanan kişilerden mi oluşuyor.

Şehbenderiye hakkında ilginç bir bilgiyi daha paylaşayım. İran şehbenderiyesi o zamanlar Urfa'nın bir kazası (ilçesi) olan Birecik'te de kurulmuş ve 1880 ile 1883 tarihlerinde iki dönem buraya şehbender ataması yapılmış. (Vekil) Cevad Ağa adında biri önce vekil olarak atanıyor. Sonra bu kişi azledilince

Yerine Hacı Ali Ağa asil olarak atanıyor.

Urfa ve Birecik'te kurulan

Şehbenderiyeler gibi Adana, Bursa, Samsun, Trabzon, Erzurum, İskenderun ve Edirne'de de şehbenderiyeler var. Diğer vilayetlerde ona yakın şehbender ataması yapılmış iken Urfa'da bu sayı üç kişi ile mahduttur. Acaba Osmanlı bakiyesi diğer şehbenderiyelerde durum nasıldır. Meraklı araştırmacıların ilgisine sunulur, diyelim.

Yazımızı son bir ilave ile bitirelim.1903 tarihinde Urfa'daki İran şehbenderi Parmaksızzade Hacı Bekir Bey, daha önce güney karşısında yaptırdığı Şehbenderiye camisinin tam karşısında büyük bir han yaptırmıştır.

Burası o dönemde "Hacı Bekir Bey Hanı" olarak bilinmekteydi. Şehbender, Hacı Bekir Bey,

cami ile han arasında bir meydan bırakır. Bu meydana da Hacı Bekir Meydanı adı verilmişti. Sonraları bu hanın adı Topçu Hanı, meydanın adı da Topçu meydanı olarak değiştirilmiştir. Bir tek caminin adına dokunulmamış ve bu cami, günümüze Şehbenderiye camiisi olarak ulaşmıştır.