Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Şefkat ve şifa mesleği: Hmeşirelik

Şennur’a, Firdevs’e, Neşe’ye, Betül’e, Feyza’ya, Sevgi’ye ve bütün şefkat timsali hemşirelerimize minnetle…

Her yıl 12-18 Mayıs tarihleri arası, şefkat ve şifa mesleği olan hemşireliğin haftası olarak kutlanmaktadır. Hemşirelik mesleğinin kurucusu FloranceNigintingale’nin(1820-1910) doğum günü olan 12 Mayıs, Hemşirelik Günü olarak kabul edilmektedir.Doktorlarımızın ortaya koydukları tanı ve tedavi çerçevesinde şifa bulma sürecimizde en büyük güç olan hemşireler, insan biyolojisi ve psikolojisi konusunda donanımlı, insan hayatına saygıyıen yüce değer olarak benimsyen, doğaya ve insana karşı kendisini sorumlu hisseden, çabuk, soğukkanlı ve doğru karar verme yetenekleriyle öne çıkan şefkat ve şifa örneği insanlardır.Hemşirelik nedir sorusunun cevabını insanlığın öncü kadınlarından FloranceNigintingale, insan-doğa bütünlüğünü kapsayacak şekilde yapmaktadır:“ Doğanın birey üzerinde etkili olabilmesi için bireyin en iyi duruma getirilmesi.” Hemşirelik, insanın varoluşunu gerçekleştirmesi için sürekli hareketi ve hayatı esas alan bir meslektir.

Hemşireler, “altı üstü hemşire” şeklinde bir küçümsemeyle kendilerinden bahsedilecek insanlar değillerdir. Bir hemşireyi, küçümsemek, yapılabilecek büyük bir hatadır. FloranceNigintigale, hemşirenin direkt olarak hayatın korunması konusundaki rolünü çok çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir:“Tanrının en değerli armağanı olan hayat, çok defa hemşirenin ellerine terk edilmiştir.”Hemşirelik mesleğini icra eden hemşirelerimizin hayatımızın devamı için çalışan en kritik roldeki insanlar olduğunun anlaşılması ve kavranılması çok önemlidir.

Hemşirelik, tarihi binlerce yıl öteye giden kadim bir meslektir. Hemşirelik mesleğinin doğuşunun arkasında savaş, hastalık ve afetler karşısında insanlara yardım etme ve merhamet duymamotivasyonu vardır. M.Ö. 3500 Yıllarında yazıldığı düşünülen bir Hint kitabında, hemşirelerden söz edilmektedir. Eski Mısır ve Antik Yunan’da hemşireler vardı. Orta Çağ’da kiliselerde yardıma muhtaç ve hasta insanlara yardım eden erkeklere Dakon, yardım eden kadınlara Dakones denilmekteydi. Hemşireliğe cinsiyetçi bir bakışaçısıyla yaklaşmak doğru değildir. Hemşirelik, hem erkek, hem kadın mesleğidir, çünkü hemşirelik, insana insani bütünlük içinde yaklaşan bir bilim ve meslektir.

Hemşirelik mesleği konusunda, toplumda çok yanlış önyargılar ve kalıplar vardır. Hemşirelerin yaptığı işi kendisine özgü bir bilim ve meslek olarak görmek yerine, hemşireleri sadece iğne yapıp kan alan, tansiyon ölçen, doktorun her dediğini yapan, doktora bağımlı ve yetersiz önemsiz kişiler oldukları şeklinde yüzeysel, sığ ve önemsiz kişiler oldukları şeklindeki önyargılar, maalesef toplumsal kültürümüzde mevcuttur. Hemşirelik, kritik önemde bir sağlık bilimidir ve mesleğidir. Hemşireliği önemsiz işleri yapan bir sağlık çalışanı olarak değil, onu kendisine metot ve konusu olan bir bilim ve meslek olarak anlamak daha sağlıklı ve gerçekçidir. Hemşirelik konusundaki önyargılarımızı düzeltmek, sağlık konusunda daha gerçekçi ve ciddi bir anlayışa sahip olmamızı sağlayacaktır.

Ülkemizin ilk hemşiresi Esma Deniz İbrahim’dir (1902-1997). Esma Deniz İbrahim’in Hemşirelere Psikoloji isimli çok önemli bir kitabı vardır.“Hastaya mükemmel bir bakım sağlamak bir hemşirenin en temel prensibi olmalıdır” diyen Esma Deniz, hemşirelik mesleğinin hümaniter ve sosyal özünü çok çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir:“Hemşirelik geniş ölçüde ve manada, sosyal bir hizmettir. Materyali insan ve birbirine benzemeyen özellikleri olan insana gösterilen saygıdır. İnsan haklarının biri de insanın sağlıklı yaşama hakkıdır. İyi bir hemşirelik uygulaması, kim olursa olsun, kişinin şahsiyetine gösterilen saygıyı sürekli olarak yansıtır. Bu nedenle de hemşireler için başlıca ilke bakımdır. İnsanın sağlığında ve hastalığında sunulan hemşirelik bakım hizmetidir...”

Kanser tedavisi gören eşim Merve, hemşirelerin hayatını değiştirmedeki rollerini şöyle anlatmaktadır: “Öyle korkuyordumki! Zaten düzenim, uykularım, hayatım tepetakla olmuştu.Gideceğim yer nasıl bir yerdi, kimlerle karşılaşacaktım, ne yaşayacaktım, acı çekecekmiydim…Aklımda deli sorularla ilk kürümü almaya geldim.Allahım, o nasıl bir karşılamaydı!Sanki yıllardır tanıdığım arkadaşlarım ve dostlarım biraraya gelmiş, birbirimize moral verip harika sohbetler gerçekleştiriyoruz! Şifa melekleri sayesinde o korkum bir anda dağıldı ve kendimi çok güvende hissettim. Yalnız değildim. Onların sayesinde ruhum tamamen rahatlamıştı. Çok kolay ikna olmayan ben, ruhumun huzurla dolduğunu hissettim. Beynimde bu hastalığı bitirmeye başlamıştım bile… Betül, Firdevs, Şennur ve daha nice hemşire, şefkat meleği olarak bana şifa sunmaya başlamıştı.Biz hastalar için bunun zor bir savaş olduğunu biliyorum. On beş günde bir gelip ilacımızı alıyor ve bir gün bu gelip gitmelerin son bulacağı umuduyla yaşadığımızı düşünüyorum. Ya siz?.... Sizlere boşuna şefkatli şifa meleklerim demiyorum.Bizim meleklerimiz her gün orada. Her gün bitmek tükenmek bilmeyen en yüksek enerjiyle bizlere gönlünüzün derinliklerinden şifa sunuyorsunuz. Hayatınızda kimbilir ne çok olumsuzluk, ne kadar çok sorun ve gücünüzün üstünde sorumluluklarınız var. Tüm bunları bize hiçbir şekilde yansıtmadan güler yüzle, sevgiyle, muhabbetle, servisinizi ve gönlünüzü bizlere açtığınız için sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır.Ben artık kemoterapi almaya gelirken korkuyla, endişeyle, bıkkınlıkla gelmiyorum. Evden çıkarken büyük bir heyecanla “ben arkadaşlarımın, güzel insanların yanına sosyalleşmeye gidiyorum” diyebiliyorum.” Şefkat ve şifa melekleri bütün hemşirelerimizin Hemşireler Haftası kutlu olsun.