Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2506.57
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Mart 2022

Seferî Şemşamer

Altmışlı yıllarda Apollo Turizm firması otobüslerinin garajı Ankara Denizciler Caddesi’ndeydi. Kayseri’ye Bala, Keskin ve Kırşehir yolundan gidilirdi.

Durup dururken nereden aklıma geldi?

Otobüsün cam kenarı koltuğunda oturanlar, şehir hudutlarından çıkar çıkmaz yolun iki tarafında yemyeşil bağ, bahçe ve bostan görüntüleri eşliğinde yolculuk yapanlar iç koltukta oturanlara nispetle şanslılardı. O günlerde tarım arazilerinin tamamı ekiliydi. Sanayileşme ve diğer organize işler henüz bu alanları zapt etmemişti. Yine o yıllarda Müslümanlar için her hususta bilgi sahibi olmak bir vazifedir diyerek Din hususunda bilgi ile bulunduğumuz hâlin dinî yönden nasıl olması veya olmamasını yazan zamanın İstanbul Müftüsü, Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen’in ‘Büyük İslâm İlmihali’ inde “Seferin Mahiyeti ve Müddeti” başlığı altında “Bir beldenin kenarlarından olup, ‘Finai Mısır’ denilen yerler beldenin mütemmimidir. Bunları geçmek lazımdır ki, müsaferet başlamış olsun. Şehrin dışındaki bağları, bostanları ve bekçilere, bostancılara ait meskenler, kulübeler şehirden sayılmaz” açıklamasına dikkat çekerek fetva verecek değilim.

Aklıma takıldı, acaba bu konuda yani şehirleşme ve şehir sınırları konusunda günümüzde nasıl yorumlar getirilmiş olmalı ki, seferiliğin şartları, neler yapmalı, neleri yapmamalıdır la ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı uzmanları farklı görüş ve düşünceleriyle milletimizi aydınlatmalıdır.

Şehirlerin başlangıç ve bitiş sınırlarını Karayolları levhalarından mı anlayacağız?

Bu konuda kafalarını karıştırmak arzusunda değilim. Ancak meskenlerin şehir dışında inşa edildiği günümüzde bu konudaki fetvaların gündeme alınması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Bir zamanlar Melih Gökçek Ankara’nın girişleri diye adlandırdığı kapıları ölçü alırsak onlar sadece süs olarak kalır.

Her neyse… Konumuza dönelim.

Altmışlı yıllarda yol kenarlarında hem sıvı yağ hem de bitkisel margarin yapımında kullanılan ayçiçekleri yönlerini güneşe dönen sapsarı şemşamer (ayçiçeği) tarlaları yol boyunca bizlere adeta bir şölen sunardı. Bereketiyle çiftçilerimizin yüzünü güldürürken küspesi hayvan yemi ve yakacak olarak tercih edilirdi.

Kuşların da nasiplendiği tarlalarından geçerken ülkemizde ve dünyada yağlık ve çerezlik olarak iki tipi yetiştirilen ay çekirdeğini şehirde çerezlik olarak tüketirdik.

Dünyada ayçiçeği üretimi son yıllarda artmış olup, üretimde ve ekim alanlarında ilk on ülke arasında yer almaktayız. Yağlık ayçiçeği üretimi, genelde Trakya-Marmara Bölgesinde yoğunlaşmış iken, çerezlik üretimi İç ve Doğu Anadolu Bölgesinde yapılmaktadır.

E vitamini, magnezyum, protein, linoleik yağ asitleri ve birkaç bitki bileşiği içerdiğinden kan basıncını, kolesterolü ve kan şekerini düşürmeye yardımcı olan ay çekirdekleri Nisan başı, Mayıs ortasında ekilen ayçiçeği genelde Ağustos sonu ve Eylül ayında hasat edilir.

Bu güzelliklere rağmen son günlerde yaşatılan ayçiçeği yağı sıkıntısına ne dersiniz?

Kamu görevinin 29 yılı Tarım Bakanlığı’nın muhtelif kademelerinde geçen birisi olarak işin çözümünü göreve yeni gelen, tecrübeli, donanımlı ve yüreği millet ve vatan aşkıyla tutuştuğu bilinen ve takdir edilen çiçeği burnunda Tarım ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye bırakalım diyorum ve’s-selam.