Şefaat
Bozuk felsefe ile yoğrulmuş bazı kendini ilahiyatçı veya yazar zanneden kirli kafaların dillerinden, kalemlerinden dökülen zehirlerden biride; şefaat yoktur zırvasıdır. Bu bazı arızalı kafaların isimlerinin önünde Profesör unvanı bulunması da ayrı bir sıkıntıdır. Sıradan ama vicdanlı bir Müslüman’ın bile çok rahatlıkla kavrayacağı şefaat meselesinde bu sözde hocaların çuvallamış olmasına kendi unvanları bile utanır olmuştur…
Dünyalık
işleri için torpil arayan bazı ahmaklar, ebedi hayatta şefaat yok derken ne
kadar gülünç bir duruma düşüyorlar…
Sanıyorlar ki; kişi kendi gücü ile şefaat edecek. Oysa Allah’ın izni, iltifatı
olmaksızın kimin haddine şefaat etmek, kimin haddine Allah’ın buyruğu dışına
çıkmak ve cezaya müstahak olmuş birini mükâfata kavuşturmak…
Şefaat
yok diyenler, kendi durumlarından o kadar eminler ki; her şeyi kusursuz ve
eksiksiz yapmışlar, kimseye eyvallah diyecekleri yoktur! Âdete baksınlar başlarının çaresine der gibiler… Bu
garanti almışçasına şefaat “İstemezükçüler”
güruhu yağmurlu havada kimseye bir yudum su vermeyecek bir yapıya sahiptirler…
Kendilerinde başkalarına el uzatma ve himmet etme özelliği göremeyen bu
zavallılar, elbette Hz. Peygamberin şefaatinden rahatsız olacak, bunu da açıkça
söylemekten kaçındıkları için; “şefaat yok” diyeceklerdir… Hz. Peygamberimizin
(sav) yeryüzü sakinlerini hayran bırakan Şakk-ı Kamer Mucizesi ve Mele-i ala
mensuplarını hayran bırakan Miraç Mucizesini bile hazmedememiş, kabullenememiş
ve için için kıskançlık yaşamış hastalıklı itikat sahipleri; elbette şefaat yok
diyecekler! Bu arızalı tiplerin,
hastalıklı düşünceleri, Yüce Allah’ı ve Hz. Peygamberimizi yeterince tanımamış
olmamaları hem kendilerini hem de inancı zayıf kişileri hatalara sürüklemekten
başka bir şey değildir…
Dünya sebepler dünyası
olduğu için bir nevi burada da şefaat mevcuttur: Allahın izniyle beyin şefaat etmez ise, göz kusursuz bir yapıya sahip
olsa bile nasıl görecek ki? Allah’ın
inayetiyle, toprak, su, hava ve güneş şefaat etmezse; çekirdek ve tohumlardaki
yeni âlemlerin kapısı nasıl açılacak ki? Aşk ve muhabbet şefaat etmezse, iki
farklı dünya nasıl bir araya gelecek ve evlilik yoluyla saadet yuvası olacak
ki? İnsanın anlamadığı bir şeyi eğer
anlamaya da niyeti var ise birilerinin anlamasına yardımcı olması, himmet
etmesi de bir nevi şefaattir. Büyük hesap gününde, darda kalmış bir
Müminin, başta Efendimiz (sav) ve mübarek zatların şefaat etmesi Allah’ın
ihsanından başka bir şey değildir! Asıl rahmet sahibi Allah’tır. Allah’ın izni
olmadan hiçbir el yardım için yerinden kalkamaz. Bu hakikati bilmek de imanın
yüksekliğini gösterir.
Son söz: Şefaat yok demek; Allah’ın iradesini
sınırlamaktır. Güya Allah’tan yanalar ama Allah’ın bir insana şefaat hakkı
vererek onurlandırmasından rahatsızlar... Kendilerinde bu onuru göremiyorlar ve
böyle bir iltifatı da asla hazmedemiyorlar…