Seçmenle sandığı buluşturmak!
Şunun şurasında birkaç gün kaldı 28 Mayıs’taki ikinci tur seçime.
Masanın vekil sayısı 300’ün çok altında kalınca, en büyük
vaatleri olan “Güçlendirilmiş
Parlamenter Sistem” salatasını mecburen rafa kaldırdılar!
En büyük vaatleri
çöktü…
Oralardaki “söylem değişikliği” muhabbeti, “Dimyata (ya da Tosya’ya) pirince giderken
evdeki bulgurdan da olmalarına” yok açacak gibi…
Lâkin…
Bu işlerin garantisi yok!
*
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
rakibi Kılıçdaroğlu değil, rehavet!..”
Çok doğru!
Real Madrid bile olsanız, rehavete kapıldığınız an “Çukurbostanspor”a kaybedebilirsiniz!
Maçlar sahada kazanılır.
“Başkan”ından futbolcusuna, teknik
direktöründen malzeme toplayıcısına, taraftarından medyasına kadar bütün
imkânlarını aynı hedefe yönlendiren takımlar “nihai” başarıya ulaşırlar.
Yük, bir kişinin ya da bir grubun sırtında kalırsa eninde
sonunda sıkıntı olur!
*
Bazı eksiklikler mi görüyorum?
Evet.
Koca memleket, koca teşkilât, elbette yer yer eksiklikler, aksaklıklar
olacak.
Goygoycu kınayıcıların goygoylarına ve kınamalarına
aldırmadan..
Diyeceklerimizi
diyelim biz.
*
Yerel seçimi hatırlayın…
Ak Parti’nin İstanbul ve Ankara’yı niçin kaybettiğine dair
çok şey yazıldı, söylendi.
Bizim de tespitlerimiz oldu elbet.
Çoğundan farkımız şu ki, bizim tespitlerimizin çoğu seçimler
öncesindeydi.
Araba devrilmeden
yani!..
Çok ikaz ettik, çok!
Bunlardan biri de, “muhtarlık
seçimlerine” dairdi.
Malûm, muhtarlık seçimlerinde oy kullanmak için yüzbinler
köylere gitti.
O yüzbinlerin büyük bir bölümü de (ülke sosyolojisi malûm) “sağ
seçmen”di.
Kahir ekseriyetle de Ak Parti seçmeni.
O zamanki İstanbul Teşkilâtı bu işin takibini hakkıyla
yapmış olsaydı, Sayın Binali Yıldırım, ilk turda epeyce farkla almıştı
başkanlığı.
*
Şimdi…
Sosyal medyada epeyce paylaştık; İstanbul, Ankara, Bursa,
Antalya il başkanlıkları, vatandaşları sandıklara taşımak için imkânlar
oluşturdu.
Diğerleri de peşlerinden gelmiştir herhalde, siz illerinizde neler oluyor, neler yapılıyor,
haber verirsiniz…
Bu iş çok mühim.
Benim tanıdığım vatandaşlar var…
“İlk turda oyumu
kullandım. Bu iş ilk turda biter diye de memlekete geldim, malûm bağ-bahçe
işleri!” diyorlar.
Ailecek köye, kasabaya gitmişler…
İkâmet adreslerine oy kullanmak için gidip gelmeleri epeyce
külfete, masrafa bakıyor.
Bunların büyük bir bölümü, “tabandan” emekli.
Bazıları hasta, Allah şifa versin.
Yürümekte zorluk çekenler var.
Benim kayınpeder, Allah sağlıklı uzun ömürler versin, 88
yaşında.
İdrar yollarındaki tıkanıklığın her ay bir işlemle açılması
gerekiyor.
Sırf oy kullanmak için bu işlemi geciktirip köye gitmişti.
Şimdi,büyükşehirde.
O işlemi yaptıracak.
Bu durumda, tekrar köye gitmesi oldukça zor.
Ben götürecektim; ne mekânlar uydu, ne de zamanlar.
*
Diyeceksiniz ki, “Her
aday için olur böyle şeyler!”
Tamam, öyle de..
Bir de “sosyoloji”
meselesi var.
Köye, bağa, bahçeye gidenlerin…
Dar gelirlilerin…
Yaşlıların çoğu hangi adayı destekler, ülke sosyolojisini biraz bilen hemen görür.
*
Belediyeler mühim.
Seçmeni sandığa taşıma noktasında onlara da ihtiyaç var
elbet.
Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş çok gayretliler!..
Gördünüz, ilk tur öncesinde kendilerini nasıl da yollara
vurdular.
*
Birçok CHP’li belediye böyle…
Ak Partili belediyeler de, seçmen iradesinin sandığa
sağlıklı bir şekilde yansıması için üzerlerine düşenin fazlasını yapıyorlardır,
herhalde!
*
Tekrar tekrar altını çizelim:
İkinci turda “fire”nin mümkün olduğunca azalması için
sandıklara ulaştırma meselesi hayati öneme sahip.
Bunun için de, sırf bilet almak yeterli olmayacak…
Bulunulan yerden sandığa kadar bütün aşamaların halledilmesi
şart!
Ve tabii, bazı seçmenler için de konaklama işinin
halledilmesi lâzım.
**
Lâf lafı açıyor:
Rahmetli Erbakan Dönemi’ni…
Refah Partisi’ni
dün gibi hatırlıyorum…
Seçimlerden mümkün olan en fazla oyun çıkması için ne büyük
gayretler gösterilir, ne büyük fedakârlıklar yapılırdı.
“Alyanslarını
bağışlayanlar”ı bilirsiniz…
MGV’lerden yetişen okumuş gençler, mimarlar, mühendisler,
doktorlar direklere bayrak asarlardı icabında.
Oy kullanacağımız binaya doğru yürürken, mutlaka onları
görürdük.
Sandık bulmakta zorlananlara anında yardım ederlerdi.
Her binanın önüne içinde bilgisayarlar bulunan minibüsleri
çekmişlerdi.
Sandığını bulamayanlara yardım…
Her biri diğerlerine el uzatan Refah Partili belediyeler.
*
Şimdi imkânlar milyon kat fazla!
*
Aslında söylenecek çok şey var, ilk turdaki “kılpayı” sonuç ve bunun sebepleri
hakkında da…
*
İşte..
Sultan Abdülhamit Han meselesi, durduruyor bizi!
*
Neyse…
Şunu şurasında 28’ine ne kaldı?
Fire mümkün olduğunca düşsün hele!..
Sayın Erdoğan’ın yükselttiği
“arkadaşlar”, ellerinden gelenin de fazlasını yapacaklardır
herhalde, şu son birkaç günde!..
*
Neydi o meşhur ikaz cümlesi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rakibi Kılıçdaroğlu
değil, rehavet!..”