Seçimin sonucu belli CHP paramparça
31 Mart'a yerel seçimlerine neredeyse 40 gün kaldı. Son yılların en heyecansız ve anlaşılması zor bir seçim sürecini yaşıyoruz.
Siyasi partilerde aday tespitleri hep sıkıntılıdır;
geçmişte de öyleydi, gelecekte de farklı olmayacak. Aday gösterilmeyen isimler
ve çevrelerinde yer alanların küskünlükleri, tepkileri çok doğal. Geçmişte, ön
seçimin yapıldığı ve adayların partililere seçtirildiği zamanlarda bile
sıkıntılar vardı. Partilerine küsenler olurdu. Fakat aday tespitlerinin bir
kuralı olurdu ve bugüne göre çok adil yapılırdı. Bu kuralı geçmişte en sistemli
uygulayan parti CHP olmuştu.
CHP'de şuan ise kelimenin tam anlamı ile bir iç savaş
var. Çok başlı yapıda, herkes kendi adamını aday yapmaya çalışıyor. Her grup
kendi destekçisini öne çıkarmak için çırpınıyor. Durum bu olunca, kamuoyu
araştırmalarında sonuncu çıkanlar, en tepede yer bulabiliyor. Doğaldır ki, bu
da ciddi bir karmaşa ve kargaşayı beraberinde getiriyor. Bazıları "parti
içi demokrasi" diye kendilerini avutuyorlar, ama bunun demokrasi ile
alakası yok… Ortada bir kural yok çünkü. Ayrıca, aday belirlenmesi güçlü olanın
iki dudağı arasında. Şu şunun adamı, bu bunun yakını" diye tasnifler
yapılıyor. Yani CHP’yi de Neopotizm ele geçirdi.
CHP, özellikle Özel-İmamoğlu ikilisinin siyaset
beceriksizliği ve yeni CHP yönetiminin taş üstünde taş bırakmadıklarından CHP’nin
bütün fabrika ayarlarının bozulduğunu söyleyebiliriz. ‘Birleşe birleşe
kazanacağız evresinden dövüşe dövüşe parçalanacağız’ dönemine hızlı bir geçiş
yaptılar. 3 yamalı bohça gibi herkes bir tarafından çekiştiriyor. Bu durumda
CHP hızla yere çakılıyor, fakat içinde top koşturanlar bunun farkında bile
değiller. CHP’de her şey var ama dava şuuru yok veya böyle bir meseleleri,
dertleri yok.
CHP, değişim nidalarıyla Kılıçdaroğlu'nu, Özgür
Özel-Ekrem İmamoğlu'nun ‘değişim’ tezgâhı ile devirdiler. Bu durum CHP’nin
ufkunu ve siyaset muhakemesini de yerle bir etti. Resmen CHP’yi bu seçimde
nasıl bitirebiliriz diye çalışıyorlar. CHP'deki değişim rüzgarı, yeni bir
politbüronun oluşması dışında başka bir şeye yaramamış. CHP'de aday
gösterilmeyenlerin başlattığı isyan dalgası gün be gün büyüyor. CHP sancılı,
kavgalı, bol protestolu ve istifalı aday belirleme sürecinin sonuna geldi. ‘Küçük
olsun, bizim olsun, mümkünse bizim köyden olsun’ anlayışla hareket ederek aday
seçimi yaptılar…
Özgür Özel, şu ana kadar gösterdiği performansıyla
siyasi bir animatör olmanın ötesine geçememiş. İmamoğlu’nun gizli liderliği ve
eş başkanlığı onun tüm kararlarını gölgeliyor.
CHP'de aday gösterilmeyenlerin başlattığı, tepki ve
istifaların en şaşırtanı Gürsel Tekin oldu. CHP’de gelmediği makam kalmamış,
dört dönem milletvekili olmuş, partinin genel sekreterliğini yapmış. Bir dönem
partinin ‘ikinci adamı’ haline gelmiş Gürsel Tekin de kupon belediyelerden biri
olan Kadıköy başta olmak üzere, ilçe belediye başkanlığı istiyormuş. Beklediği
adaylık gelmeyince yumdu gözünü, açtı ağzını…
Partinin eski genel sekreteri Gürsel Tekin'in 13
Şubat'ta istifa ederken söyledikleri: “Ne yazık ki CHP, Atatürkçü ve sosyal
demokrat bir parti kimliğinden uzaklaştırılmış, hiçbir objektif koşul, liyakat
ve ehliyetin olmadığı, parti içi hemşericilik, gruplaşma, ekipleşme ilişkileri
ile makam ve mevkilerin dağıtıldığı, Genel Merkezin kendi açıkladığı kural ve
talimatlara bile uymadığı, ahbap - çavuş, eş, dost, akraba ilişkilerinin her
düzeyde belirleyici olduğu bir yapı haline dönüşmüştür.”
Gürsel Tekin’in açıklamaları , söylediklerimizin tam
teyiti olmuş. Sanırım Özgür Özel, CHP'nin en kısa ömürlü genel başkanı olmaya
namzettir. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere herkesin 31 Mart sonrası hesaplaşması
var.
Görülen tablo itibarıyla CHP, darmadağın ve
paramparça...CHP, düze çıkayım diye Kılıçdaroğlu'nu, gönderdi. Ama gemi daha
yol almadan battı.İmamoğlu’nun bu seçimi kazanması için öncelikle ,
Kılıçdaroğlu’nun , Kaftancıoğlu’nun ve Gürsel Tekin ‘nin dışardan
müdahalelerinine karşı ataklar yapması
lazım.
İmamoğlu’nun seçim yarışı, partisinin içindeki
engelli, köstekli , ihanetli şekilde ilerliyor. Akibeti pek parlak görünmüyor.
İsyan ve istifa dalgasının önemli bir ismi de Adana
Çukurova’dan geldi. Adana'da yeniden aday gösterilmeyen Çukurova Belediye
Başkanı Soner Çetin, CHP'den istifa ederken şunları söyledi:
" Bu dönem aday adayı olmak için başvuruda
bulunduğumda ön seçim yapılacağı söylendi. Bu bizzat Özgür Özel'in partililere
sözüydü. Daha sonra ise Özel, 'Ön seçim yapamıyoruz ama mevcut başarılı
belediye başkanlarını yeniden aday göstereceğiz. Kurultayda kime oy verdiği
önemli değil' dedi. Ancak sonrasında gördük ki bunların hiçbiri doğru
değilmiş."
Açıklamasının ardından İYİ PARTİ’den aday oldu.
CHP bütün bu olanlardan sonra belini zor
doğrultur.Kazandığı şehirleri şimdiden kaybetmişe benziyor. İstanbul, başta olmak üzere Hatay, Antalya, Adana, İzmir,
Eskişehir,Edirne, Tekirdağ şehirlerinde CHP büyük hayal kırıklığı yaşayabilir.
CHP’de esas 1 Nisan kaygısı ve hesabı başladı. Günlük
parti içi iktidar mücadeleleri ülkeyi yönetme isteğinin fazlasıyla önüne geçmiş görünüyor. Kendi
içindeki Troyka üçlüsü ile bu kaotik ve toksik durumdan kurtulabilmesi mümkün
görünmüyor.
Bu sorun sadece CHP ile sınırlı değil. Bu ülkede
siyaset üreten, iş üreten, çözüm üreten muhalif siyasi parti yok !!! Sanırım
ülkenin en büyük sorunu doğru ve düzgün muhalefetin olmamasıdır.