Seçimin Anahtarı Gençlikte!..
Malûm, yüzde 1’in hatta yüzde “yarım”ın bile belirleyici olduğu söylenen bir “Büyük Seçim”e doğru ilerliyoruz.
Seçimin ne zaman yapılacağına dair iddialar muhtelif...
Kimileri “erken
seçim”i kaçınılmaz görüyor…
Kimileri de
‘Yönetim’in 2023’e kadar olan
süreyi kullanıp avantaj sağlamak isteyeceği’ görüşünden hareketle,bunun “ihtimal dışı” olduğunu söylüyor.
Her neyse ne, “tahmin farklılıkları” bu yazınının başlığını etkilemez:
“Seçimin
Anahtarı Gençlikte!”
“Büyük
seçimden kimin, nasıl çıkacağını büyük ölçüde ‘gençlerin’ tercihleri
belirleyecek!”
Anadolu Ajansı’nın Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine dayanarak hazırladığı habere göre, 15-24 yaş grubundaki
gençlerimizin sayısı yaklaşık 13 milyon.
Bu nüfusun yüzde 15’ini aşan bir rakam. (*)
“Gençlik
Çağı”nı 30 yaşa kadar
taşıdığınızda “partilerin en büyüğü”
çıkıyor karşınıza:
Gençlik Partisi.
*
Şöyle bir baktım;
“Gençlik Partisi” diye bir parti var mı?,
diye...
Varsa var, bizim işaret ettiğimizin bununla
alâkası yok.
Büyük bir kısmı “oylarının rengini” belirlememiş
çok geniş bir kitleden bahsediyoruz…
En büyük partiden daha büyük olan ve ne
dediğine, ne istediğine, ne düşündüğüne pek de “aldırış” edilmeyen…
“Z Kuşağı” misali,
“sembollere” sıkıştırılmak
istenen...
“Büyük”
zatların,
“Şimdiki gençler dünü bilmezler azizim!” yollu “tepeden bakışlarına” hedef olan…
“Büyüyünce” icra etmeleri “gereken”
mesleklerin bile “işlerini çok iyi bilir
büyükler” tarafından belirlendiği…
Dünyaya adeta her bakımdan “borçlu” bir şekilde gelmiş koca bir
gençlik!..
“Adına ahkâm kesişlerden” bıkmış, usanmış bir gençlik!..
GENÇLİĞİN “ESAS” İLGİ ALANLARI!
Son vakitlerde “sabır” çekişlerimizi iyice arttırdık ama bizim de tepemiz atmaz
değil.
“Z Kuşağı”
meselesinin ele alındığı, “gençliğin çok
kötüye gittiği” görüşünün tekrarlandığı bir ortamda...
Biraz da ses yükselterek…
Dedim
ki;
“Genç dediğiniz ne kardeşim!
Genç dediğiniz siz, biz!..
Bizim evlâtlarımız!..
Ne yapsın gencimiz!
Okulunu düşünüyor, üniversitesini düşünüyor, üniversiteyi
bitirdiğinde ‘ne yapacağını’ düşünüyor.
Aldığı eğitimin ‘hayatta’ neye yarayacağını düşünüyor.
Diplomasının ne işe yarayacağını düşünüyor.
‘Şartları
kötü olmayan bir iş bulabilir miyim, evlenebilmeme yetecek parayı toplayabilir
miyim, evimi geçindirebilir miyim, kirayı ödeyebilir miyim?’
Bunları düşünüyor.
‘Devlete
kapak atabilir miyim?’
Bunu düşünüyor.
‘Özel
sektörde çalışırsam, insan yerine konur muyum?’
Bunu düşünüyor.”
Koca bir gençlik…
Öğrenci olanlar var, öğrenciyken çalışanlar
var…
Bir de “Ne
öğrenci olan, ne de çalışan…”
“Ne
yaşar ne yaşamaz!”lar var!..
*
“Üniversite kapısına dışarıdan getirilerek
bağıran, bağırtılan” ya da “politika
koridorlarında rant kovalayan, kovalattırılan” tipler azınlığında azınlığı…
“Deizm
mi, panteizm mi” fantezileriyle
yaşayanlar da öyle..
Milyonlarca genç…
Ellerinde önümüzdeki sürecin “anahtarlarını” taşıyan milyonlarca
genç…
Büyüklerin her yaptığını, her söylediğini “dikkat çekmez bir dikkatle ” izleyen ve bir yerlere not eden milyonlarca
genç…
*
Bu yazıyı okuyan “büyüklere” hitap etmiş olayım şu son satırlarda:
“Destek verdiğiniz siyasi parti hangisiyse…
Gençlerin sesine yeterince kulak veriyor mu
sizce?..
Önümüzdeki sürecin anahtarının gençlerde
olduğunu biliyor mu?
Destek verdiğiniz parti hangisiyse…
Önümüzdeki sürecin anahtarının gençlerde
olduğunun bilinciyle hareket ediyor mu?..
Gençlerle sağlıklı iletişim kurabilmek için
gerekenleri yapıyor mu?..”
Bu soruların hepinizde cevapları vardır
elbette.
O cevaplara göre de tahminleriniz olur,
haliyle!..
*
Dedim ya,
“Anahtar” gençliğin elinde!..
.............................................................