Seçime giderken
Seçime çok az bir süre kaldı. Partiler heyecansız. Kamuoyu heyecansız. Genel bir kabul var. Ak parti yine iktidar olacak. Tek heyecan HDP de. HDP üzerinden de diğer iki muhalefet partisinde. Eğer HDP barajı geçerde Ak Parti koalisyona gitmek zorunda kalır mı?
Tüm heyecan bu noktada kilitleniyor. CHP büyük ölçüde gerçekleştirdiği ön seçimler sayesinde bir önceki seçimde aldığı oyu garantilemiş gibi gözüküyor. MHP ise çözüm sürecine ya da usulüne karşı olanların oylarını alarak oy oranını artırabileceğini düşünüyor. HDP de ise barajı aşma çabası ve bu çabaya dönük bir telaş var. Zira her bölgeden oy istiyorlar. 2011 seçimlerinde aldıkları %6 oyun büyük bir kısmını güneydoğu Anadolu bölgesinden almışlardı. Şimdi ise tüm bölgelerde oy istiyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sn. Selahaddin Demirtaşın aldığı %9,75 düzeyindeki oyu %10 yapmak istiyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimi aslında bu seçimin provasıydı onlar için. Bu prova onları ciddi şekilde heyecanlandırdı. Bu noktada barajı aşıp aşamayacaklarını göreceğiz.
SP ve BBP ittifakı ise diğer bir merak konusu. Zira bu ortaklık oy oranını artıracak mı yoksa her iki parti için yeni konuların konuşulmasına neden olacak bir sonuç mu çıkacak. Zira beklenen oy artışı gelmez ise hem ittifakı oluşturan liderler hem de üst yönetim bu partilerde tartışılır hale gelecektir.
13 yılın vermiş olduğu alışkanlık ile Ak Parti en rahat parti olmakla birlikte ilk defa bir seçime Sn. Recep Tayyip Erdoğan olmadan giriyorlar. Bu süreçte bir parti olmamakla birlikte seçimi etkileyecek en önemli iç faktör cemaat ve ilişkileri olacak. Zira çözüm sürecinin katkısı partilere belli oldu. Karşısında yada yanında olmaları neticesinde etki belirlenmiş oldu. Ancak cemaatin kimlerle işbirliği yapacağı çok önemli. Zira tek partiye mi çalışacakları yoksa her bölgede Ak Parti karşısındaki güçlü olan partiyi mi destekleyecekleri belli değil. İstanbul'da Hakan Şükür'ün aday olması da ayrı bir soru işareti. zira bu bölgede cemaat Hakan Şükür'ü mü meclise sokmaya çalışacak yoksa diğer partiler mi desteklenecek?
Bu kadar soru işaretinin olduğu yerde bu seçim çok önemli gibi klişe bir söz söyleyerek devam edelim. Zira önümüzdeki 4 yıl boyunca planlanan bir seçim yok. Türkiye için kazanç yılları olma ihtimalinin olduğu bir dönem olabilir. Bundan dolayı tek partili bir iktidarın Türkiye için kazanç olacağını düşünüyorum.
Zira paralel yapı ile kaybedilen yargıya emniyete ve ara kurumlara olan güven bunalımının aşılması, önü seçim olmayan bir süreçte daha kolay sağlanabilir. Yeni bir meclis yeni simalar yeni aktörler ve çözüm sürecinin alacağı ivme ile Türkiye ekonomik anlamda da bir sıçrama yaşayabilir. Eğer Ak Parti tek başına anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğu yada uzlaşma sağlayabileceği bir anlayışla anayasa değişikliğini gerçekleştirebilirse o zaman bu Türkiye açısından yeni başka şeyleri konuşma fırsatı sunacaktır bizlere.
Devam etmekte olan projelerle Türkiye yeni fırsatları da hem bireylere hem şirketlere hem de kurumlara sunma potansiyeli bulunan bir dönem yaşayabilecektir.
Ak parti iktidarının devamı durumunda tek sorun olarak görülen konu ise sosyal/manevi konularda yaşanan sorunlar. Bu konular bir iktidar partisinin sorunumudur? Evet sorunudur. 13 yıldır ekonomik olarak refah noktasında adımlar atan birçok büyük proje gerçekleştiren Ak Partinin sosyal/manevi konularda daha fazla kafa yoran kişileri dinlemesi bu konuda bir yol haritası oluşturması gerekmektedir.
CHP dahil diğer partilerin asgari ücret üzerinden oy devşirme girişimleri önceki seçimlerde Ak Parti seçmenine hakaret için geliştirilen "makarnacı, kömürcü vs." sloganları hatırlatıyor. Muhalefet sosyal sorumluluk konusunda ya iktidarı taklit ediyor ya da saldırıyor. Özgün fikirler üretme konusunda sadece anlaşılan seçim ajanslarına bu konular bırakılırsa başörtülüler tarlaya mahkum edilir ki bu bile neden bu ülkede iktidardan bu kadar uzakta olduğunuzu gösterir. Sanılmasın ki bu ülkenin alt gelir grubu sadece kendilerine kömür verildiği için oy veriyorlar.@Cavit Tatli