Seçim sonuçlarını değerlendirelim-1
Türkiye'nin en kritik seçimi 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı Sistemi için yapılan referandum idi. 94 yıllık parlamenter sistemden, tam olarak nasıl olacağı bilinmeyen sisteme geçilecekti. Dolayısıyla asırlık alışkanlıklardan kurtulmanın zorluğu o seçimde de kendini göstermişti.
Türkiye, 2017'de yüzde 51,4 oy oranı ile parlamenter sisteme veda ederek Başkanlık Sistemine evet demişti. 24 Haziran'da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekilliği Seçimlerinde bu yeni sistemi hangi lider ve parti ile sürdüreceğine dair karar verilecekti.
Bu önemli seçim için ittifaklar yapıldı, pazarlıklara gidildi, CHP'nin yaptığı gibi milletvekilleri peşkeş çekildi. MHP'yi bölme işini Meral Akşener ve partisi İP'e, AK Parti'den çoğunluğu alma işini de Temel Karamollaoğlu'nun SP'sine ihale etmişlerdi. Yoksa bu dört benzemezin sırf vatan-millet için bir araya geldiklerini söylemek analiz fukaralığıdır.
24 Haziran seçimleri geride kaldı,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan rakiplerine büyük fark atarak % 52,5 oranında oyla YENİ TÜRKİYE'nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Lideri olduğu AK Parti de %42,5 oy oranı ile 295 milletvekili kazanarak TBMM'de en büyük parti oldu.
AK Parti'nin kazandığı milletvekilleri ile mecliste tek başına çoğunluk sağlama da, Cumhur İttifakı'nın diğer partisi olan ve 49 milletvekili çıkaran MHP ile birlikte TBMM'nde 344 sayısına ulaşıyorlar ki yasamada büyük avantaj demektir.
Seçim sonuçlarına gelince;
Türkiye genelinde AK Parti'nin %7 oy kaybettiği görülüyor. Bunun sebebini yapacağı çalışma ile AK Parti ortaya çıkarabilir, lakin ilk akla gelen sebep AK Parti'de bulunan milliyetçi oyların MHP'ye kaymasıdır. Çünkü anketlerin büyük bir kısmı İP'in MHP'den önemli kopuşlara sebebiyet verdiği ve MHP'nin ancak %5-6 civarında oy alabileceğini buluyordu. Tek başına iktidar olsun diye önceki seçimlerde AK Parti'ye oy veren Milliyetçi Blok partilerine geri dönerek MHP'nin prestijini korudu.
Diğer bir husus,
AK Parti ülke genelinde ilk kez bir seçim sürecinde adaylardan dolayı bu kadar eleştirildi. Bunun da hatırı sayılır oy kaybına yol açtığını söyleyebiliriz. AK Parti'ye kırgınlığı olanlardan bazıları nasıl olsa R. Tayyip Erdoğan'a oy veriyorum, AK Parti'ye oy vermesem de olur demiş olabilirler ki sonuçlar bunu gösteriyor.
Peki bölgede ve Diyarbakır'da alınan sonuçları nasıl okumalıyız? Bu konuda ezber bozan bir yazı dizisi hazırlıyorum. Bu yazı dizisinde "Nasıl oluyor da bütün olan bitene rağmen HDP bu kadar oy alıyor? sorusuna cevap da arayacağım.
Ancak, öncelikle Diyarbakır AK Parti İl Başkan ve teşkilatlarının göreve geldikleri günden itibaren olduğu gibi son 30 günde de 7/24 mesailerinin şahidiyiz. Öyle ki teşkilatta fiziki hastalıkları kronikleştiği halde ilaçlarla ayakta duranlar, birinci derece yakınlarının hastalarıyla ilgilenemeyenler bilirim. Keza çocuğunu ihmal eden anneler, taziyelerini ihmal eden ablalar, işini çoktan bırakan üyeler biliyoruz.
Hal böyle iken Sur'da açılan çukurlardan sonra alınan %21,5'lik sonuç başarı olarak görülmeyebilir. Diyarbakır'da AK Parti 1 Kasım seçimlerinde aldığı oranın 1 puan gerisine düşmüştür. Lakin burada 1 Kasım'dan farklı bir seçim olduğunu unutmamamız gerekiyor.
24 Haziran seçimlerinde Hüda-Par'a giden 40 bin oyun tamamı AK Parti'den giden oylardır. Önceki seçimlerde Hüda-Par'dan AK Parti'ye gelen bu oylar bu seçimde Bağımsız adayı olan Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'na gitmiştir ki gayet makuldür de.
Teşkilat ve adayların çalışmalarında aranmalıdır. Zira seçimleri halkla olan ilişkiler önemli ölçüde belirler. Kimse, "halk bizi anlamıyor" deme hakkına sahip değildir. Daha on beş ay önce "Referandumda %50 oranında oy alan ilçelerde ne değişti de oylar %20-30'lara düştü" sorusunun cevaplandırılması gerekir.
Tamam, bu düşüşün bir sebebi mesela taşra ilçe kayyumları olabilir ki öyledir de. Büyük oy deposu olan ilçe belde temsilcilerini odasına almayan, ilçenin siyasi temsilcileri ile kavgalı, "Sahte Karadeniz müteahhitçiliği" ayyuka çıktığı halde dokunulmayan bu kayyumlar o ilçe(ler)de ciddi oy kaybına yol açmışlardır. Bu da üçüncü sebep.
Ama mesela, Büyükşehir ile birlikte Yenişehir, Kayapınar, Sur gibi merkez ilçe ve Kocaköy, Ergani gibi taşra ilçe kayyumlarının canla, başla çalışmalarına rağmen o ilçelerdeki oy oranının başka bir izahı, sebebi olmalıdır.
Çukur siyasetine rağmen alınan oylardaki büyük tezat izaha muhtaçtır. İşin üzücü yanı vatandaş, "AK Parti geçmişte de bunun muhasebesini yapmamıştır, yine de yapmayacaktır. Yok eğer yapmış ise de gereğini yerine getirmemiştir ve yine getirmeyecektir" diyorsa sorun derin.
Ne, neden ve niçin?
Yazacağız inşaallah.