Seçim Sonuçları Adi Bir Hilebazlık mı Planlanmış Bir Tuzak mı?
Geçtiğimiz Pazar günü Türkiye yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gitti. Seçimler mevcut alternatifler arasında halkın özgür iradesiyle ortaya çıkan sonuçtur. Ortaya çıkan sonuca herkesin saygı göstermesi hem demokratik sistemin bir gereğidir, hem de ilkeli ve adaletli bir siyasetin gereğidir.
Bilinen iki gerçeği burada tekrar hatırlatmak isterim. Birincisi, seçmen iradesinin doğru bir şekilde sonuca yansıması için seçim sürecinin uygun bir şekilde tamamlanması gerekir. İstanbul ve Ankara’da ortaya çıkan bazı video ve görüntülere göre oy sayımından sonra tutulan tutanaklarla ortaya çıkan sonuç arasında ciddi çelişkiler görülüyor. Bu çelişkilerin giderilmesi ve seçmen iradesinin doğru temsil edilmesi için yetkililerin şeffaf ve adil bir şekilde bu iddiaları araştırıp gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamalıdır. Bu bir zarurettir. Bu zaruret hem vicdanları rahatlatmak hem de o koltuğa oturacak başkanın hizmet verimliliğini ve saygınlığı artırmak için de gereklidir.
Hatırlatmak istediğim ikinci husus ise, farklı siyasi kimliklerimiz olsa da hepimiz Türkiye ailesinin üyeleriyiz. Siyasi partiler de birbirinin düşmanı değil o aileye daha iyi hizmet etmek için birbiriyle yarışan kurumlar olduğu hatırlanmalıdır. Vicdanlı bir insan kendi menfaati için ne kardeşine haksızlık yapar ne de haksızlık yapılmasına razı olur. Dolaysıyla temiz ve ilkeli siyaset yapmak isteyen tüm siyasi partilerin zihinleri bulandıran bu iddiaların şeffaf bir şekilde araştırılıp gerçeğin ortaya çıkarılmasına yardımcı olması beklenir.
Ayrıca, yapılacak araştırmada bu iddiaların aslı yok ise, iddia sahiplerini, değilse bu usulsüzlüğü yapan kimseler tespit edilip ve uluslararası bağlantıları araştırılmalıdır.
Çünkü ilginç bir şekilde Suriye toprakları olan Golan Tepelerinin ABD tarafında İsrail’e vermeye çalıştığı tarihle Pazar günü yapılan seçim öncesine denk gelmesi tesadüf mü? Boş komplo teorilerini sevmem ama seçim tarihiyle Golan Tepelerinin İsrail’e verilmeye çalışılması ‘’hesaplanmış bir strateji mi?’’ Sorusu zihnimi meşgul ediyor.
Uluslararası ilişkiler disiplinin işleyişini bilen herkes bilir ki, oyun kuramı oyuncuların stratejik etkisi hesaplanarak kurgulanır. Oyunu kuran kendi planına engel olabilecek oyuncunun gücünü sınırlandırmak için çeşitli tuzaklar kurar. Bu açıdan baktığımızda Ortadoğu’da İsrail’in planlarına engel olabilecek tek bir ülke Türkiye’dir.
Arap dünyasının ekonomik gücü olan Suudi yönetimiyle askeri gücü olan Mısır’ın İsrail’e olan bağımlılıkları işgalci İsrail’i cesaretlendiriyor. Mazlum milletlerin umudu olan Türkiye’nin kendi içinde seçim sonuçlarını tartışırken İsrail, Filistin’de işgalin sınırlarını genişletip Golan tepelerini oldu bitiyle sonuçlandırmak istiyor.
Dolaysıyla Türkiye’deki tüm siyasi partilerden beklentimiz, bir an önce kısır politik tartışmaların dışına çıkıp ufuk ötesini görmeleridir. Biz kendi içimizde birbirimizle uğraşırken, İsrail tüm bölgeyi ateşe verecek oyunlar kurgulamaktadır. Bana öyle geliyor ki, seçim sonuçları adi bir hilebazlığın ötesinde sonuçları hesaplanmış stratejik bir tuzaktır. Bu tuzağı bozmak başta iktidar olmak üzere tüm siyasi partilerimizin görevidir.