Şeb-i Yelda'yı sorarlar
Cevabını bilmediğim bir soru değil bu. Ne yirmi aralık diyeceğim ne de yirmi bir aralık.
Yıkılmışsa
bütün kutsallarım, türbelerim ve sığınmışsam bir mescit köşesine. Susma hakkımı
kullanmak istiyorum. Artık çekmeliyim
diyorum, kendi kendime, çekmeliyim hakikat perdesini. Bütün karanlıklar
aydınlığa kalbetmeli ve ifşa etmeliyim bütün günahkârları bu Yeldâ gecesinde…
Şeb-i Yeldâ'da uzasın diyordu şair. Uzasın fecre
kadar aşk hikâyesi. Binbir gece masalı olsun. Tâ ki Şehriyar Şehrazat'a el
kaldırmasın. Aşkının en ulvi makamında… Öldürdüğü bütün kadınların günahında
kavrulsun. El açsın Allah'a. Duaların kabul olduğu makam sahibine.
Yeldâ gecesinde
Cihanın Öte Yakasından mektuplar geliyor bana. "Daha önce geldiğin gibi
umarız bir başka Yelda gecesinde yabancılık çekmeden, aşina duygularla, Yelda
gecesine alışık bir şekilde gelesin."
Geldim işte
yürek açıcı bir yolculukla geldi. Önce Hoy'a, sonra Tebriz'e geldim. Şems'i
sora sora geldim. Mevlana'nın intizarlarını
(inkisarlarını) duya duya geldim. Mahdumum Muhammed Yusuf'u Tebriz'e
tahsil için bırakarak aşağılara inmek istedim. Tam o vakit bir Şeb-i Yelda idi.
Ben ararım baba, ararım Şems'i, demişti. Şah gölüne iyice bak, demiştim. Belki
oraya Şems'in attığı kitaplar var diye. Ona Şems ve Mevlana'nın ilk
karşılaşmasını anlatmıştım.
Cihanın Öte Yakasına
ikinci dönüşüm böyle olmuştu. Fakat burada iki hüznü birlikte yaşadım. İlk
hüzün evlattan ayrılma hüznü idi. Bir vakitler ben ondan ayrı düştüm. Şimdi o,
benden ayrı düştü. İkinci hüzün çok acı. Tebriz'den sonra aşağılara inmek
isteyişimi acı haberler yumağı bozmuştu. Yürek burkan bu haberlerle
sarsılmıştım. Tahran, İsfahan, Hemedan… Sokaklarında gül topladığım Kaşân… Masal
zamanlarında tanıdığım Horasan ve Şiraz şimdi kan ağlıyor. Aşina duygularla
geldiğim edebiyat diyarına, tarihin kol gezdiği Selçuklu coğrafyasında ağıtlar
yakarak, feryatlar kopararak geri dönüyorum.
Şimdi kendi
ülkemde Yelda gecesi arefesinde tek tesellim Hafız’ın divanına sığınmak oldu.
Şöyle tahayyül etmiştim. Belki bu bir rüyadır, biraz sonra uyanırım uyanmakta
olanlarla birlikte. Ama nafile, nafile… Dostlarım, arkadaşlarım sürekli ölüm
haberleri veriyor bana. Yeldâ gecesi nedir diye sormuş muydum, bilmiyorum. Ama
son gelen bir mektupta "Yılın en uzun gecesinde Shahriar Mohammadi'nin
sabaha kadar arkadaşının cesedinin yanında kaldığı geceydi."
Ayrılık ah
ayrılık! Yılın en uzun gecesinde ayrılık. Ve ayrılıkların en acısı, ölüm
ayrılığı.
Ah Şehrazat! Şehriyar'a yeni bir
masal anlat. Binbir gece olsun yeniden. Sabır yüklü bulutlar taşısın kalbinde.
İsyan bayrağını indir, indirebilirsen. Olur belki kalplerde inşirah inşirah.