Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan 'Ailemiz çökerse biz de çökeriz!' mesajı
“Milli Uyanış ve Yükseliş Ahdi”.
Diyerek
başlayalım yazıya.
Haydi
bakalım.
Hayırlı
olsun.
Hayırlısı
olsun.
*
Sayın
Cumhurbaşkanımızın uzun “Büyük
Kongre” konuşmasındaki “en önemli bölümü” ele alacağız bugün…
Yeni Anayasa, döviz, altın…
Bunlar
üzerinde duranlar durabilir.
Benim
meselem, “Medeniyet” meselesi!
*
“Anadolu Ailesine ve aslında
Anadolu’nun kadim değerlerine dinamit” niteliğindeki “İstanbul
Sözleşmesi”nin iptal edilmesinden kısa bir süre sonra yapılan konuşmanın“Aile, kültür ve eğitim alanına” ayrılan
bölümünü çerçeveletip duvara asmak gerek.
“İstanbul Sözleşmesi” taraftarlarının duvarlarında da
pek güzel durur bu bölüm!..
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının
o kısmını “kopyala yapıştır”
yapmaktansa, notlarımdan aktarayım:
“Kalbimizi aile, aklımızı eğitim
geliştirir şekillendirir.
Aile değerleri zayıflamış,
ortadan kaldırmış toplumların varlıklarını idame ettirmeleri mümkün değildir.
Batı toplumları aile müessesinde
yaşanan çöküşten dolayı büyük bir varlık endişesi içindedir.
(Bilinen sebeplerle) Geniş
aileden çekirdek aileye doğru geçiş yaşadık.
Buna rağmen ailemizi korumayı
başardık.
(Ancak);
Evlilik yaşları 30’lara dayanan
gençlerimiz arasında evlenmeyenlerin sayısı gittikçe artıyor.
Ebeveynlerin her ikisinin de
çalıştığı ailelerde, çocuklarımızın çoğu bakıcılar tarafından yetiştiriliyor.
Sadece aile içinde yaşanacak
güzelliklerin, (dışarıdan) alınan hizmetlerle karşılanamayacağı açıktır.
Okullarımızdaki eğitimde de
büyük eksiklikler olduğu görüyoruz.”
Özetle
bunları söyledi Sayın Cumhurbaşkanımız, “İstanbul
Sözleşmesi’nin iptal edilmesinden”
birkaç gün sonra gerçekleştirilen 7. Ak Parti Olağan Büyük
Kongresi’nde..
Şu
andaki eğitim sistemine ilişkin değerlendirmeleri, bizim yıllar boyunca altını
çizdiklerimizle uyumluydu.
“Bizi haktan, hakkaniyetten,
irfandan, hikmetten uzaklaştırmaktan başka işlevi olmayan mevcut eğitim
sistemi”ne
işaret etti.
“Yeni nesillerin binlerce yıllık
varlığımızın teminatı olan aile ortamından ve bu güzel aile ortamından tevarüs
eden değerlerden mahrum bir şekilde yetiştiğine” vurgu yaptı.
“İşe önce buradan başlamamız
gerekiyor.” dedi.
Bu
bölümde söylediklerini “Ailemiz çökerse biz de çökeriz, taklitçi
eğitim sisteminden vazgeçmezsek biteriz!” cümlesiyle özetledik.
“Mâziden âtiye köprüler kuran
nesiller yetiştirmek için önce aileyi sağlama alacağız.” cümlesinin altını çizdik.
“Aileyi, eğitim ve kültür ile
yoğuracağız.”
cümlesi de çok mühimdi.
Sayın
Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının bu bölümünü çok beğendik elbette.
Aslında,
buna benzer ifadeler Sayın Cumhurbaşkanı tarafından defalarca dile
getirilmişti.
Biz de
her seferinde demiştik ki, “Bunları
gündeme taşımak güzel ama Sayın Cumhurbaşkanımız ve ekibinden beklenen
bundan ötesine geçip, bu işlere çözüm üretmek. Ailemiz,kadim değerlerimiz, bazı
sivil toplum örgütleri ve bazı medya
grupları tarafından bilinçli bir şekilde hedefe yerleştiriliyorsa bu bir milli
güvenlik sorunudur. Eğitim ve kültür alanlarında iktidarın 19. Yılında bu
haldeyseniz ve daha fazla gecikmeye tahammülünüz yoksa, bir an evvel sağlam
adımlar atmalısınız. Yoksa, veciz bir şekilde ifade ettiğiniz üzere,
geleceğimize güvenle bakmamız mümkün olmaz!”
Biz
bunları söyledik söyledik, yazdık yazdık ne oldu?..
Hiçbir
şey olmadı değil.
İşte
gündem, işte gelişmeler…
Devamı
gelir İnşAllah.
Sayın
Cumhurbaşkanı’nın “aile, kültür ve
eğitim” alanındaki sözlerini bir “S.O.S.”
mesajı olarak gördük.
Dediğimiz
gibi, bunun benzerleri daha önce de söylenmişti.
Hatta…
“Cumhurbaşkanlığı Yüksek
İstişare Kurulu” toplantılarının
birinden de, Anadolu Ailesi üzerine “oyunlar oynandığı”, bunu bilhassa “medya”nın yaptığı, berbat tiplerin “rol model” olarak gençlere sunulduğu
yönündeki tespitlerin yer aldığı bir “açıklama” çıkmıştı.
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun
tarafından yapılan açıklamada, Devletimizin bu konudaki “farkındalığına” vurgu yapılmıştı. Aslında bu yöndeki vurgular
birçok kere yapılmıştı.
E,
yapılmıştı da ne olmuştu?
Görebildiğimiz
kadarıyla bu alanda çok da bir şey yapılmadı bugüne kadar.
Yapılmış
olsaydı, Sayın Cumhurbaşkanı, Ak Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’nde “Kapımızdaki Büyük Tehlikeye” dikkat
çekme ihtiyacını hissetmezdi.
Bugüne
kadar hep böyle oldu.
Yapan yapacağını yaptı, olan da bizim gibi
Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylediklerine katıldıklarını söyleyenlere oldu!..
Bir
yandan “sözde” iktidar destekçileri, diğer yandan da yıkıcı muhalefet
oluşumları bizi hedefe yerleştirdi.
İstanbul
Sözleşmesi sürecinde de böyle olmadı mı?..
O
tuzaklarla dolu metni alenen savunanlar,
ya da “ortada kuyu var yandan geç”
taktiğini uygulayanlar muteber oldu..
Bizim
gibi “Anadolu’nun feryâdını” dile
getirenler…
“Ailemiz bitiyor!”
“Gençlerimiz evlenemiyor ya da
evlenmiyor!”
“Boşanma sayıları gittikçe
artıyor.”
“Eğitim sistemimiz ya da
sistemsizliğimiz, Anadolu Ruhu’yla çatışmalı insanlar yetiştirmek için adeta
elinden geleni yapıyor..”
“Medyadaki tahrip edici
yayınları yakın tâkibe almak, gerekli uyarılarda bulunmak şart!”
diyenler
“topyekün” hedefe yerleştirildi…
Varsın
böyle olsun, sağlık olsun.
Biz
alışığız bu işlere!..
Varsın
yine böyle olsun…
Yeter
ki…
Vatan
sağ olsun!
Bugün
yeni bir gün.
Böyle
diyelim…
Ve
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Aile, Eğitim ve Kültür hayatımızda “Anadolu’nun kadim değerlerini öne çıkartacak” hamlelerini
bekleyelim.
İktidarın
19. Yılındayız.
Ortada,
Sayın Mahir Ünal’ın ifade ettiği
durum yok.
Yani, “Yeni başlıyoruz!” durumu yok.
AK
Parti iktidara geldiğinde doğan insanımız, 2023’te oy kullanacak.
Nesiller
geçti nesiller!..
Gençlerimizin
çoğu artık evlenmek istemiyor, Sayın Cumhurbaşkanı çok haklı.
Boşananlar
da bir daha evlenmek istemiyor genellikle.
Bu
duruma bir son vermek gerek.
Bunun
için de, “Süresiz Nafaka”, “Çocuk Haczi” gibi akla ziyan
uygulamalara bir an evvel son vermeye ne dersiniz?
“Psikolojik şiddet”ten kastın ne olduğunu, somut
bir şekilde ortaya koymaya, büyük krizlere ve haksızlıklara sebep olan “belirsizliklere” son vermeye ne
dersiniz?
“Kadın
beyanı esastır” meselesini iyice tartışmaya açmaya ve bu işi “Anadolu Ruhu”na uygun bir çözüme
kavuşturmaya ne dersiniz?
İstanbul
Sözleşmesi’ne yaslanan 6284 Sayılı Kanunu etraflıca tartışmaya açmaya, bunun
için de özellikle “yerli ve milli
etiketli” medya organlarından bazılarının “6284 Sayı Kanuna karşı çıkan aydınlara da açılması için gerekenleri
yapmaya” ne dersiniz?
Bunlar
çok güzel olur.
Hep
birlikte tartışalım.
Yanlışları,
doğruları “ilmî oturumlarda” ortaya koyalım.
Sayın
Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettikleri üzerine “taklitçi zihniyeti” elimizin tersiyle bir kenara itelim!..
Bunlar
çok çok mühim.
Bir de…
“Her
şeye rağmen” evlenmek istedikleri halde evlenmekte güçlük çeken gençlerimiz
var.
İş
bulmak çok zor.
Ev kurmaya, doğru dürüst geçindirmeye yetecek
kadar maaşı olan işi bulmak çok çok zor.
Zorluk
çeken gençlerimize de hep birlikte destek olalım.
“Aile meselesi” çok çok mühim, evet.
Sayın
Cumhurbaşkanımız da çok çok haklı:
“Ailemiz çökerse biz de
çökeriz!”
Daha
fazla gecikirsek…
Evet…
Geleceğimize
güvenle bakamayız!..
Allah muhafaza…
Biteriz!..