Sayın İmamoğlu İstanbul sadece İstanbul değil
Ülkemizin deprem kuşağında yer almasından dolayı birkaç yılda bir orta ya da şiddetli depremlerle karşılaşıyoruz. Bu durumda olan bir ülkede gerekli önlemlerin hem de zamanında alınması şarttır.
Öncelikle sorumluluk sahibi herkesin depreme duyarlı olması, bunun gereği olarak deprem tehdidi ve tehlikesini gözeterek konut ve sair inşaatlarını yapması lazım. Zira depremin şakası olmadığı gibi deprem hafife alınacak bir olay da değildir.
Peki, sorumluluk sahibi insanlar gibi depreme duyarlılığımız var mı? Bu duyarlılık gereği bina ve konutlarımızda deprem riskini gözetiyor muyuz?
Hayır!
Maalesef hayır!
Yine “AKP’cilik yapıyor” diyenler olsa da Ak Parti iktidarından önce güçlendirme, depreme dayanıklılık vs gündemimize dahi girmezdi. Bakmayın siz 50 bin vatandaşımızı kaybettiğimiz 17 Ağustos depremi sonrası göstermelik “deprem-önlemleri” retoriğine. Ak Parti ile birlikte konutlar ve diğer yapılar için deprem, dayanıklılık, sağlam yapı gibi tedbir ve ilkeler yürürlüğe girdi.
Tamam, sizi rahatlatacak bir eleştiride bulunayım;
Ak Parti döneminde de kaçak yapılaşma maalesef durmadı ve buna ciddi bir çare de bulunmadı. Aslında bulunmadı dememeliydim, bulundu fakat bu koşula gerekli özen göstermeyenlerin üzerine gerekli caydırıcılıkla gidilmedi.
İşte bugün karşılaştığımız deprem sorunu, geçmişin aymazlıkları yüzünden devasa bir sorun olarak büyüdü ve İstanbul’u tehdit eder duruma geldi.
Bütün bunları unutalım, geçmişi yargılamakla İstanbul’u deprem tehdidinden kurtaramayız. Geçmişi kötülemekle İstanbul’da muhtemel bir depremin yol açacağı felaketi erteleyemeyiz. Dünü karalamakla Allah muhafaza 7 şiddetindeki bir depremin yol açacağı can kaybının sayısını aklımıza dahi getiremezken bu felaketi önleyemeyiz.
O zaman, başta iktidar olmak üzere herkes muhtemel bir felaketten en az hasarla çıkmamızın yollarını bulmalı hem de tek saniye kaybetmeden.
Oy kaybedin, koltuklarınızı kaybedin lakin İstanbul’u kaybetmeyin. Oyun da koltuğun da “sonrası” vardır, lakin felaketin sonrası büyük acılar ve yıkımdır.
Bu sebeple muhalefet İstanbul depreminin yaratacağı ağırdan da beter fatura ile iktidarı yıpratma ve değiştirme hesabı yapıyorsa bu ihanettir. Ne iktidar ne muhalefet birbirine karşı İstanbul depremi üzerinden vurmasın.
Bunu söylemeyecektim, ama geçen gün sosyal medya hesabından tanınan biri “Marmara depremi Ecevit’i götürdü, İstanbul depremi de Erdoğan’ı götürecek” paylaşımını yapacak kadar insanlıktan çıkmıştı. İstanbul depremi dediğimiz felaket birkaç binanın yıkılması ya da birkaç vatandaşın yaralanması, dahası birkaç bin insanın hayatını yitirmesi ile kalmayacak.
Allah muhafaza, beklenen İstanbul depremi en az 7 şiddetinde olacak ve bu da İstanbul için telaffuz etmeye yüreğimizin izin vermediği bir felaket demektir. Hangi vicdan bunun üzerinden Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ı yıpratma hesabı yapma basitliğine düşer ve hangi vicdan bu felaketten Ekrem İmamoğlu’nu yıpratmayı düşünecek kadar basitleşebilir?
Tabi ki bu konu siyaset üstü bir ehemmiyet arz ediyor. Bu yüzden siyasiler de İstanbul’u yönetenler de İktidar da bu öneme göre davranmalı. Yetkili olup İstanbul depremine duyarsız kalanlar ya da yeterli duyarlılık göstermeyenler derhal uyarılmalı.
Bu bağlamda CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun hiç vakit kaybetmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sorması ve kendisini uyarması lazım:
Çağrıldığın halde neden depremle ilgili toplantıya katılmadın?
İstanbul depremi ile ilgili toplantıdan daha önemli ne işin vardı?
Hakikaten merak ediyorum; sel olur tatilden dönmezsin, deprem olur konserden geçmezsin, kıyamet kopuyor İstanbul’da Esed’i kollama işini üstlenirsin… Ne oluyor İmamoğlu neler oluyor?
Sayın İmamoğlu, İstanbul gibi bir dünya şehrinin Belediye Başkanı olarak ne zaman kentine duyarlı olmayı düşünüyorsun?
Bunu İmamoğlu’nu yıpratmak için değil, İstanbul’a hassasiyetim ve beklenen felaketin sebep olacağı endişeden dolayı soruyorum. Gün İmamoğlu’nu yıpratma günü değil, lakin gün İmamoğlu’nu İstanbul hakkında duyarlı olmaya davet etme günüdür. Çünkü Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıdır ve;
İstanbul sadece İstanbul değil…