Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2913.72
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ocak 2020

Sayın Cumhurbaşkanımıza arz

“İslam’ın şartı kaçtır?” sorusuna “Beş” karşılığını verip de, bu “5”i “saymayı” başardığımızda koskoca aferinleri almışızdır büyüklerimizden.

Soru, “İslam’ın 5 ‘temel’ şartı” diye de sorulmaz…

Sadece “İslâm’ın şartı kaç?” denir

Akla da…

Mesela… “Kul hakkı yememek de İslâm’ın şartlarından değil mi?” sorusu pek gelmez.

“Din” algımız, “şekle” indirgenmiştir, ibadetlerin “ruhu”nu ıskalamamız yüzyıllar öncesinden plânlanmıştır.

İslâm’ın “devrimci” ruhundan uzaklaşıp, kapitalizmin “rıza üretim” aracı olarak tasarlanan “konservatif” anlayışa “evrilmemiz” sağlanmıştır.

Bu hâli anlatan “özdeyişimiz” de çoktur.

Misal mi?

“Kıl beşini, bil işini!”

Hârika!..

Efendim…

Ben, İslâm’ın şartlarından biri olan “tebliğ” vazifesini elimden geldiğince ifa etmeye çalışacağım bugün.

Bir soruyla başlayayım:

Sizce memleketimizin en önemli meselesi nedir?

Siz bu sorunun cevabını düşünürken, ben görüşümü ifade edeyim:

Bu memleketin en önemli meselesi, ‘AİLE’ meselesidir.

Hiç şüphe etmiyorum bundan; neresinden bakarsanız bakın öyle.

Bir bebek, sonra çocuk, o sevgiye, şefkate en fazla ihtiyaç duyduğu vakitlerde anne-baba sevgisinden, şefkatinden yeterince nasiplenememişse, hayata “22-0” geriden başlamış demektir!..

Aile, anne, baba, sıcak bir yuva, uyandığınızda sizi saracak şefkatli ana kucağı…

Bundan mahrum oldunuz mu, “yuvalara”, “bakıcılara” düştünüz mü…

O yuvalar ve bakıcılar ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, kanadı kırık kuş gibi olursunuz.

Sonra sonra…

Ruhunuzdaki izlerini taşırsınız ilgi, sevgi, şefkat eksikliğinin: müvesvis, agresif bir tip olup çıkarsınız.

Sığınağınız güzel olursa ne âlâ…

Olmazsa, Allah muhafaza.

Boşanmış ailelerdeki dramları hiç sormayın; “Olan çocuklara oluyor!” çok doğru.

Çocuklara olunca da, ümmete, millete, ülkeye oluyor.

“Beka” meselesine saplanıp kalıyorsunuz!

Boşanmalar hızla artıyor dostlar, bu gidiş gidiş değil.

Resmi rakamlar önümde; 2016’daki evliliklerin sayısı 591 bin 872 imiş, 2017’de 567 bine inmiş, sonra, 552, 2019’da ise 539 bine…

Boşanmalar ise, evlenmelerdeki düşüşten de hızlı bir yükseliş seyri izlemiş:

136 bin, 151 bin, 162 bin.

Çift taraflı tükeniyoruz yani;

İstanbul Sözleşmesi, 6284, sürekli nafaka vesaire, “ailemizi” hızla aşındırıyor…

Ne kadar “Bitsin bu çile, son bulsun bu yıkım” deseniz de

“Az sonra, az sonra” vaatlerinin “gerisi” gelmiyor.

Sokak röportajlarındaki “yalnız yaşamayı tercih ederim ayol, neymiş öyle” lâkırdıları takılıyor kulağınıza.

“Hocaya da kocaya da hayır!”

Beyler de bu moda girmiş, “Hayatını yaşa” ruhu her tarafta.

Bir de evlenmek isteyip de evlenemeyenler var.

Yaşı otuza varmışlar var, olmuyor, yaş geçtim mi, kılı kırk değil kırk milyon yarıyor insan.

Yıllar geçtikçe de “seçenekler” azalıyor!..

Para, pul meseleleri;

Üniversite sınavını kazanamadın, bir sonraki yıl kazanabildin…

Fakülteyi dört yılda bitiremedin, beş yılda bitirebildin…

Hemen iş bulamadın, geç bulabildin…

Evlenebilmek için gerekli olan parayı kısa sürede biriktiremedin, epeyce vakit sonra biriktirebildin…

Filan derken…

Otuzun ya biraz altı, ya biraz üstü.

Bir de “el-âlem ne der” kafasıyla “İstedikçe isteyen” aileler var…

Sıkıntı azizim, sıkıntı.

Şimdi…

Mesele çok.

Lâkin, bu meseleleri çözeceğiz başka da yolu yok!..

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde “Aile” meselesine yine girmiş ve bu meselenin ne kadar önemli, ne kadar hayatî bir mesele olduğunun altını çizmiş idi.

Şimdi…

Boşanma sayılarının hızla arttığı ve evlenme sayılarının hızla düştüğü bu süreçte…

Ailemizi kurtarmak için…

Bir Acil Eylem Plânı lâzım.

Her yönüyle ele alınsın mesele ve “bir an evvel” çözüm yoluna gidilsin.

Hep birlikte, merkezi idare, belediyeler, sivil toplum örgütleri, para babaları…

Vesaire vesaire…

Evlenmekte güçlük çeken gençlerimizi evlendirelim.

Yuva yıkan düzenlemeleri ortadan kaldıralım.

İşte size “İslâm”ın şartlarından biri daha:

“Aileye sahip çıkmak!”

“Evlenmelerin artması, boşanmaların azalması için gayret sarf etmek.”

Elden geleni arda koymamak.

Bu işin peşini hiç bırakmamak.