Sayın Cumhurbaşkanım;
Önce bir hakikati ifade etmek isterim: Bu memlekete yapmış olduğunuz hizmetleri görebilmeyi bizlere nasip eden yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun... Göz göre göre görmemek, gözün Sahibine bile ihanettir! Göz nimetine teşekkür; hakikatlere bakabilmektir… Kör vicdanlılar, kör olmayı moda haline getirmek istiyorlar... Cumhurbaşkanım; Bu vatana ve milletimize sevdanız o kadar büyük ki; 17 senelik icraatlarınız ortada ve sizi yürek dolusu muhabbetle alkışlıyoruz… Allah başarılarınızın ve sağlığınızın devamını nasip etsin.
Sayın Cumhurbaşkanım: Sancıları bol bir coğrafyada yaşıyoruz… Bizim şuurlu ve imanlı gençliğe ihtiyacımız her geçen gün artmaktadır... Öyle bir eğitim sistemimiz olmalı ki çocuklarımız, çocukluktan gençliğe geçerken, algıları yalanlara, yürekleri çirkin şeylerin peşinde koşmağa mühürlü olsun... Öğle bir eğitim sistemimiz olmalı ki bir inançsız insan bile çocuğundaki müspet değişiklikten, saygıdan, edepten dolayı devleti alkışlar hale gelsin. Hatta öyle bir eğitim sistemi olmalı ki Avrupa’nın ve dünyanın ebeveynleri ancak bu çocuğu Türkiye adam eder diye okutmak için bize göndersin. Bu memlekette, adeta yer altı zenginliği gibi, eğitimli şerefli haysiyetli gençlik fışkırsın. 80 yıl bizim çocuklarımızı zehirlediler; yalanlar anlattılar, milli ve manevi değerlere düşman ettiler. Bir artisti, futbolcuyu ve ciğeri beş para etmez insanları sevmeği Allah’ı sevmekten üstün hale getirdiler… Eğitim sistemimiz, bilimi, sanatı, edebiyatı, değerli şeyleri ve hakikati öğrenmeyi gençlik hevesleri peşinde koşturmaktan çok daha değerli hale getirmeli. Çocuklara öğrenme aşkı öyle bir verilmeli ki; lüzumsuz münakaşalar yerine, Allah’ın kudret elini, kâinatın her köşesinde tecelli eden sıfatlarını, kara delikleri, mutlak sıfırı, atomlardaki harika kulluğu düşünsünler… Ay’ın ayinedarlığını, Güneş’in emre itaat eden bir asker gibi vazife yaptığını, hiçbir şeyin başıboş ve gayesiz olmadığını, her şeyin bir emir tahtında hareket ettiğini ve gayesiz olunamayacağı, ahlaklı bir genç olmanın büyük bir zenginlik olduğu, onun bunun namusuna zarar vermemek en büyük delikanlılık olduğunu bilsinler… Bize verilen akıl ve iradenin, insanlığın faydasına olacak şeylere kullanarak ancak borcumuzu böyle ödeyeceğimizi öğretilmeli. Matematik, fizik, astronomi insan duygularını geliştirecek asıl eğlence olduğu, rakamlarla, denklemlerle çocuğun oyuncağı ile oynadığı gibi oynatılmalı. Öğrenmenin en büyük yetenek, öğrendiklerini ise vatan hizmetinde kullanmanın büyük bir şeref olduğu öyle bir öğretilmeli ki... Bunları öğretecek olan öğretmenin ve hocanın bu yeteneği yoksa eğer, acilen eğitime alıp, öğretecek donanım sahibi olmasını sağlamalı. Konular sohbet edasında eğlenceli bir hale getirilerek öğretilmeli...
Avrupa’nın, Amerika’nın hakiki manada hürriyet demokrasi aşığı olmadıkları yıllarca öyle gösterildiği ve hakikatte zalim oldukları ve asla Müslüman’dan hoşlanmadıkları öğretilmeli. Vahşi batının soykırımla dünyanın kendilerine ait olmayan zenginliklerini sömürdükleri anlatılmalı. En azından Afrika’yı talan ettikleri susuz ve ekmeksiz bıraktıkları, buna rağmen; insancıl, her türlü haklara saygılı olduklarını gösteren bir vitrine sahip oldukları, çok iyi reklam yaptıkları ama hakikatte çirkin bir ruha ve kendilerinden olmayanlara düşmanca davrandıklarını öğretmeli… Bütün ilimleri Kur’an’dan ve ecdadımızdan çalarak yine bize sattıklarını öyle bir öğretilmeli ki; yeniden ecdadımızın adil ve kahraman ruhu görünsün. Bazı basının ve bozuk medyanın özellikle reklam ve sinemanın kadını meta gibi kullandığını, aile yapısını ve ahlaki değerleri ayaklar altına aldıkları öğretmeli… Aslında eşitliğin olmadığını; kadın ve erkeğin birbirinden üstün yönleri bulunduğunu ve birbirlerini tamamladıklarını öğretilmeli. Okullarda gençlerin şuuruna adeta bıçaklı saldırı olan ve kışın kızlarımızı buz gibi yapan ve ergenlerin dikkatini dağıtan miniler, edepli bir boya getirilmeli ve gençlere kendi ailelerine saygılı ve ahlaklı davrandığı gibi başkalarına ve kızlara öyle davranılması gereği beyinlerine kazınmalı... Ve okulların bir ilim – irfan yuvası olduğunu asla akıllarından çıkarmamaları gereğini, kötü alışkanlıkların başta kendisine ve vatana zarar verdiğini unutmayacakları şekilde öğretilmeli...
Son söz: Eyvah gençlik demenin vakti geçmeden tez elden önlem almalı… Gençliğimizin şuurlu yetişmesine yardımcı olanlara ise sahip çıkmalı ve destek vermeli… Gençleri yoldan çıkaracak reklam, dizi ve sinema yazarlarını çağırıp, eğer bu ülkeyi seviyorsanız, kendi evlatlarınıza yazar gibi, adam gibi, biz gibi yazın diye rica etmeli…
Ziller çalıyor; gençlik alarm veriyor!.. Gençlik çölde serap görmüşçesine sosyal medyada koşturuyor... Gençlerimize ve çocuklarımıza tez elden sosyal medya aşısı yapılması lazım! Gerçi bu aşı kocaman büyük çocuklara da lazım!
Saygılarımla Sayın Cumhurbaşkanım…