Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Diyanet İşleri Başkanı’na ''Arz'' ederim!..
Hac kuraları çekildi, hacı adaylarına hayırlı olsun.
Bize yıllar önce nâsip olmuştu.
Gittik, ifâ etmeye çalıştık.
Kabulü için dualarınızı bekleriz.
Efendim, bugün hayli “çetrefilli” bir konuya gireceğiz.
Çok sıkıntılı bir konu, birçok boyutu var, yazacaklarımızı kaleme alırken çok daha dikkatli olmak durumundayız zira ortadaki “Hac İbadeti” gibi hassas bir konu.
Geçtiğimiz günlerde, bir köylü amca aradı.
Bizi uzun yıllardır takip ettiğini söyledikten sonra “Bu konuya ancak sen girersin!” dedi.
Hadi bakalım, sıkıntılı bir iş daha.
Niceleri rantında, rahatında; bize sıkıntılı işler, şükür.
Köylü amca, kurada isimleri çıkarsa, “yenge”mizle birlikte Hacca gideceğini söyledi.
“Lâkin” dedi…
Ve ekledi:
“Türsab yöneticisi mi, neymiş, ‘Bu seneki en düşük bedel 26 bin lira deyince, beni bir sıkıntı aldı.”
En düşük bedel, 26 bin lira.
En düşük dediğimiz, 4 kişi bir odada kalıyor..
Karı koca, dört kişilik odada kalmayacağınıza göre, iki kişilik tarifeden gideceksiniz, o da kişi başı 30 bin liraya çok yakın bir bedel.
Karı -koca 60 bin lira; şusu, busu 70 bin lâzım.
Türkiye şartlarında çok para.
Hattaki amca, “Evlât” dedi;
“Benim emekli maaşı işte, İstanbul’un kenar semtlerinden bir evin kirasını karşılamaya ancak yeter. Bir de yengenin maaşı.
İçinden biriktir, biriktir hac için… Bu kadar oldu. Bu bedel bize ağır geliyor. Bu konuda bir şeyler yapılamaz mı? Muhterem Cumhurbaşkanımız araya girse, Muhterem Diyanet İşleri Başkanımız bastırsa, uçaktı, şuydu, buydu, biraz kırpılsa, hiç olmazsa yüzde 25’lik bir indirim olsa, olmaz mı?”
Olur mu, olmaz mı?
Birçok uzmanla konuştuk, “Pekâlâ mümkün” diyorlar.
Elimizde, üzerlerinde çokça durulmaya muhtaç nice rakam, nice iddia var.
“Hac”, durumu müsait olanlar için farz.
Emekli amcanın durumu da, müsait işte.
“Efendim, hacca zengin olanlar gider!”
Zenginliğin ölçüsü ne?
Garip, bir miktar para biriktirebilmiş işte.
Gitmesin mi, kuradan çıkarsa?
Ben oturdum hesapladım, olmadı hesaplattım.
Ayrıntıya girip de, “sektörü” rahatsız etmek var ama maksat bağcı dövmek değil üzüm yemek.
Uçak bileti meselesi önemli, Diyanet İşleri Başkanlığı Hacca gidecek olan 85 bin Müslüman’ın kurasını çeken Kurum, hacıların ekseriyetini o götürüyor, pazarın hâkimi.
Hac fiyatını belirleyen de Diyanet.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hangi kaleme ne kadar para ödendiği konusunda çok ayrıntılı açıklamalar yapması lâzım.
Bu konunun, havayolu, transfer, oteller, yemek, rehberlik gibi birçok boyutu var.
Umre üzerinde de ayrıca durulmalı ama şimdi gündemdeki “Hac” konusu var.
Hacı adayı ne yapsın, kota var, “Farz” ibadet ve bedeli ne olursa olsun, imkânlarını zorlayıp kutsal topraklara gitmek istiyor.
Bu kardeşlerimize mümkün olduğunca yardımcı olmak inancımızın gereği.
Devletimizin de görevi!..
Hacı adayına, yanlış anlaşılmasın, imkânları çok sınırlı olan hacı adayına, mümkün olan en az bedelin yansıtılması için neler yapılıyor?
Hava yolu şirketlerinden sağlanan indirimler ne düzeyde, bu indirimlerin mümkün olduğunca fazla olması için ne gibi çalışmalar yürütülüyor?
Bu konularda kamuoyunun çok açık bir şekilde bilgilendirilmesinde büyük faydalar var.
Bunları konuştuğumuz çok sayıda “uzman”, çok dikkatli bir çalışma yapıldığı takdirde, “En Düşük” kategorilere giren hac bedellerinde ciddi indirimler sağlanabileceğini ifade ediyorlar.
Kutsal Topraklara mesafesi çok daha uzak olan bazı ülkelerin, mesela “Endonezya”nın taban hac bedelinin çok daha düşük olduğunun altını çiziyorlar.
Hac ibadetini yerine getirmek isteyen “sınırlı bütçeli” vatandaşlara destek vermekte fayda var.
Devlet, bazı alanlara “zarar etse” bile teşvik uyguluyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı her sene, “Hacca ne kadar genç yaşta gidilse o kadar iyi!” diyor.
Diyelim ki, bir öğrenci, bir yandan okuyup bir yandan çalışarak “ hac parası” biriktirdi.
Ona destek olmak gerekmez mi?
Evlâtlarını genç yaşta Hacca götürmek isteyen imkânları sınırlı babalara, analara destek olmak gerekmez mi?
Efendim;
Dar gelirli vatandaş arayıp da “Allah aşkına” deyince ilgisiz kalamıyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Diyanet İşleri Başkanımız Prof.Dr. Sayın Ali Erbaş’ın da ilgisiz kalmayacaklarına inanıyoruz.
Hepinize selâm ve saygılarımla.
