Sayın Akşener'in yaklaşımı ve Sayın Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması!
İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’i, CHP’ye çok yakın Halk TV’de izledim. CennetMekân Sultan Abdülhamit Han ile Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendi bakış açısıyla “bir kez daha“ eşitlemesi, epeyce tartışıldı.AK Partililer ise, “Osmanlı’yı boğmak isteyen büyük güçlere” 33 yıl boyunca direnebilmesini sağlayan özelliklerini öne çıkartarak, “Bugünün Abdülhamit Han’ı, Recep Tayyip Erdoğan’dır.” diyorlar.
Sayın Erdoğan’ın, “Merhum Abdülhamit Han Ruhu”nu bugünlere taşıdığı yönünde epeyce geniş tabanlı mutabakat var yani, her ne kadar taraflar meseleye farklı açılardan yaklaşıyorlarsa da…
***
Bazıları da, “Tarihi, ders alarak tarihte bırakmaktan başka çare yok” diyor...
Bu da bir görüş.
Bugünün kararlarını tarihten ders alarak vermek elbette çok güzel…
Lâkin…
İş biraz başka.
CNN Türk, sokaktaki gençlere mikrofon uzatmış…
Çok yakın tarihimizin önemli politikacılarından Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Erdal İnönü’yü tanıyan genç yok neredeyse…
Kimileri, “Demirel’i duymuştum, dışişleri bakanlığı mı yapmıştı, ne yapmıştı” yollu lâflar etti.
Kimileri, “İnönü’yü duyduklarını ama Erdal İnönü’yü pek duymadıklarını” mı söyledi, ne yaptı.
Merak ediyorum, “15 Temmuz tarihi size neyi anlatıyor?” diye sorulsa, kaçı doğru cevabı verir?
Dolayısıyla…
Seçimde oy kullanacak olanların büyük bir bölümünü yakın tarihi bilmeyenler, bilme gereği hissetmeyenler oluşturacak.
Onlar; bugüne, bugünkü şartlarına ve büyük ölçüde sosyal medyaya bakarak karar verecek.
Bu, siyasi iktidarın işine yarayan bir durum mu?
“Radikal Muhalefet” öyle olmadığını düşündüğünden, bugünkü sıkıntılardan (biraz da 150 yıl öncesinden kalma algılardan ) hareketle “Biz gelirsek her şey çok güzel olacak” tablosu çiziyor.
Sayın Akşener de, “altılı masanın” belirleyeceği “Tek Adayı” Cumhurbaşkanı yapacaklarını, kendisinin de Başbakan olmasıyla Türkiye’nin aydınlık günlere kavuşacağını iddia ediyor.
İddia eder, etmeli.
Politika iddia işi.
Halk TV’deki konuşmasında, önümüzdeki döneme dair düşüncelerini ve iddiasını açıkça ortaya koydu kendileri.
Önce “Tek Aday.”
Sayın Akşener, bir önceki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni kaybetmelerini, büyük ölçüde “Erdoğan karşıtı adaylar arasındaki çekişmeye” bağladı.
Seçim kampanyası boyunca, her aday kazanmak istediği için ister istemez, “müttefikleri” de yıpratabiliyor.
Bu da, “Ortak hedef”in (Yani bu durumda Sayın Erdoğan’ın) işine yarıyor!..
“Aynı hatayı bu sefer yapmamak lâzım. Altılı masayı oluşturan her partinin, kendi özelliklerini koruyarak üzerine düşeni yapması lâzım. Ak Parti’den kopup parti kuranların da, Saadet’in de, bizim de, CHP’nin de yapması gerekenler var. Farklılıkları muhafaza ederek, bunları zenginliğe dönüştürerek sonuç alabiliriz!” cümlelerinde toparlayabileceğimiz fikirler öne sürdü Sayın Akşener.
Bazı partilerin öncelikli görevi, Ak Parti’den mümkün olduğunca fazla oy çekebilmek.
Üç parti işte;
Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Saadet Partisi.
***
Sayın Akşener, bir önceki seçimde büyük desteğini gördüğü Sayın Kılıçdaroğlu’nu incitmekten özenle kaçınıyor ama…
Önceliğinin Sayın Kılıçdaroğlu’nun “çatı adaylığı” olmadığı açık.
İstanbul ve Ankara belediye başkanlarından biri aday olduğu takdirde de, yerel yönetim Ak Parti’ye bırakılmış olacak.
Bu da, Sayın Kılıçdaroğlu’nun onlardan birine “razı” olmama gerekçelerinden.
Sayın Abdullah Gül ya da Sayın Ali Babacan’ın “çatı adayı” olması da, eşyanın tabiatına uygun değil gibi.
Bir “Nagehan Alçı”yı hazmedemeyenler, Sayın Erdoğan’la uzun yıllar boyunca yol yürümüş olanları nasıl hazmetsinler?
Geçen gün, Ünlü Kemalistlerden Eski Baro Başkanı Sayın Ümit Kocasakal’ı izledim.
Sayın Ali Babacan ve bağlantıları hakkında öyle şeyler söyledi ki…
Kavgada söylenmez!
HHH
Altılı masadaki partilerin işlerinin çok zor olduğu ortada.
Sayın Akşener’in “Şimdi, yüzde 18 görünüyoruz, birkaç ay sonra yüzde 20 ve yakında birinci parti” söylemi bile, altılı masadaki beş partinin tabanlarında sıkıntıya yol açabilir.
“Biz birinci parti olacağız, Ak Parti ise ikinci parti” mi diyor?
Yoksa ikinciliği masadaki ortağı CHP’ye mi veriyor?
Bu durumda HDP kaçıncı parti oluyor?
Politikada böyle, ayak ayak üstüne basar.
İttifak varsa da, her parti kendisidir sonuçta.
Sayın Akşener’in son vakitlerdeki açılımı daha ziyade “CHP tabanına açılma” şeklinde.
Oradaki Elitist-Ulusalcılara doğru bir söylem…
CHP’nin alanına bu kadar girmeniz, masada sıkıntıya yol açar mı açmaz mı?
Politika ayrı bir dünyadır.
Aynı parti içinde birlikte mücadele verenler arasında bile çok büyük, çok yıpratıcı çekişmeler, çatışmalar vuku bulur.
Altı benzemez parti, hiçbirinin zarar görmeyeceği bir “ortak nokta”yı nasıl bulacak?
Ya da, her birinin makul miktarlarda zarar göreceği bir noktayı?
***
Altılı masanın en büyük partisinin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun“Çatı Adayı” olması, işin tabiatına uygun.
Atatürk’ün kurduğu partinin başında Sayın Kılıçdaroğlu var.
Yerel Seçim başarısında aslan payı Sayın Genel Başkan’ın.
Kitlesi, ve aslında 6’lı masanın diğer partilerinin tabanları, O’nun çatı adayı olmasına, beş altı ay öncesinden çok daha sıcak bakıyor.
Bunu gördüğü için de, gittikçe daha fazla bastırıyor Sayın Kılıçdaroğlu.
***
Sayın Akşener, söyleminden dolayı büyük tepki çeken bir “Radikal Sol Milletvekili” gibi düşünmüyordur zannımca.
Yani…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Alevi” olmasının “adaylığının önündeki büyük bir engel olduğu” fikrini benimsemiyordur.
‘Kılıçdaroğlu, Alevî ve Tuncelili, dolayısıyla bu milletten fazla oy olamaz!’ söylemi, “kimlikler üzerinden politika”ya işaret eder.
Ben, bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu hakkında nice eleştiri cümlesi işittim.
Amma velâkin, “Alevi ve Tuncelili olmasından dolayı” karşı çıkıldığını gösterir bir cümle işitmedim.
İçinde, “HDP, PYD, YPG”nin, “Beka Meselesi”nin, “Milli Hassasiyetler”in, “Bölücülük” kavramının, “projesizliğin” geçtiği itiraz cümlelerini bol bol duyuyoruz.
Ama Alevilik, Tuncelilik...
Yok.
Sayın Akşener, Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Alevi ve Tuncelili olmasından dolayı” aday olmaması gerektiği yönünde değerlendirmelerde bulunanlara…
-Bir önceki seçimden kalan “Vefa borcu”nu da göz önünde tutarak…
“Adayımız Sayın Kılıçdaroğlu” çıkışıyla karşılık verir mi?
“Birinci parti olacaklarını haykıran” bir Genel Başkan, “ikinciliğe ya da üçüncülüğe” düşüreceğini ilân ettiği bir Genel Başkan’ın “Çatı Adayı” olmasını teklif ederse, büyüklük yapmış olur.
Alevilerden önemli miktarda oy alacak olması da, işin ayrıntısı.