Savlarında haklı olabilmek
Dünyanın çivisinin çıktığı bir döneminde yaşamanın elbette çeşitli zorlukları var. Mesela şu İsrail, kurduruluşundan günümüze kronolojik olarak bakıldığında içler acısı ibret alınması gereken çok ama çok dersler vermeli ümmete.
Osmanlı milleti ki, içinde yok yok. Dünya jandarmalığı yaptığı dönemlerde Yahudilere gösterdiği korumacı müşfik tutumunu, bugünkü jandarmanın Müslümanlara karşı tutumu ile bir karşılaştıralım.
Mazlum Müslümanların hamiliğine soyunmak durumunda olan devletimize dünya zindelerinin reva gördüğü haksızlıkları başlıklar halinde hatırlayalım.
Her şeye rağmen haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında onurlu ve kararlı duruş sergileyerek zalimler koalisyonuna geri adım attırabilmeliyiz. Bunun olmaza olmaz şartlarından önemli bir tanesi sabır ve sebattır.
Müslüman feraseti, gavurların en çok korktuğu ve çekindiği bir silahımız. Bu silahı sabır ve sebat mermileri ile doldurarak yerinde ve zamanında hedefe doğrulttuğumuzda, teknoloji vs vız gelir, tırıs gider.
Gün içinde yaşanılan gece
Son 10 günde iki kez tekrarlayarak ezberlerimizi bozan iklim değişikliğine ve sonuçlarına alışmamız gerekiyor. Özellikle Perşembe günü ikindi üzeri İstanbul semalarını karartarak gündüzü geceye çeviren yüce kudret karşısında pes etmemek mümkün mü?
Bu olayı ne kadarı ile doğa olayı ile yorumlayabiliriz. Yüce Rabbimiz NUR-44 de geceyi gündüze gündüzü geceye çevirerek ibret almamızı öğütler. Akledenlere hitap ederek zayıf ve acizliklerini hatırlatır.
Perşembe günü sadece 20 dakika süren afetin bir saat ya da daha fazla sürmesi halinde yaşanılacakları tahayyül edenler beri gelsin.
Güzel İstanbul'umuz bundan sonra yaşanılacak benzer afetlere gerçekten hazırlıklı değil. Bir anda her şey elimizin altından kayıvererek naçar hale düşebiliyoruz.
Bu acizliği 99 depreminde de yaşadığımı hatırlattı evvelki gün yaşadıklarım. Yollar var sel suları, devrilen ağaçlar ve yolda kalan araçlarla kapanmış. Toplu taşıma şöyle dursun hiçbir ulaşım aracını kullanma şansın ve tabana kuvvet deme imkanında yok.
İtfaiye 112 acil gibi olmazsa olmaz hizmetler tamamen durmuş. Hayat adeta her yönü ile felç olmuş. Böyle bir günde bile durumdan vazife çıkarıcılar sosyal medya üzerinden algı operasyonu çekerek meselenin ciddiyetine gölge düşürmekten geri kalmıyor.
Ne zaman adam olacağız. Her doğrunun her yerde söylenmesi ne kadar doğru ,doğrusu tartışmaya değer bir konu gibime geliyor.
Hak hukuk tanımazların densizliği
Doğal afetlerle sık yüzleşmeye başladığımız bu günlerde birde feministlerin kuru gürültüsü başımıza iş açıyor. Neymiş efendim; Müftü nikah kıyarsa kadın hakları çiğnenirmiş.
Belediye memuru, muhtar, gemi kaptanı hatta papaz kıyarsa bir sorun yok. Müftü kıyarsa Türkiyemiz bölünür parçalanırmış. Yıllardır bölüp parça parça etmek isteyen siz yobazlar geçti Bor'un pazarı. Yetti artık çiğnediğiniz sakız bu aziz milleti rahatsız ediyor. Hiç olmazsa susun ki sizi adam sansın.
Eski Türkiye özlemcileri böyle eften püften bahanelerle arz-ı endam edeceğinize dünya zindelerinin şımarık veled-i zinası İsrail'e karşı bir duruş sergileyin de milletimiz had tanımaz hadsizliğinizi affetsin.
Bu ülke hepimizin. Dostluk ve kardeşlik hamurunu muhabbet mayası ile kabartarak farklılıklarımızı ortak zenginliğimiz olarak kabul edelim. Ülke düşmanlarına karşı birlik ve bütünlüğümüzün arasına ayrık otu dikenlere fırsat vermeyelim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.