SAVCIGATE
"Türkiye çözüm süreci olarak adlandırdığı terör sorununu çözmek için adımlar attı, buna yönelik eleştiriler saldırılar da beklenmedik işler değil. Türkiye ne zaman kendiliğinden harekete geçerek bir sorunu çözmeye çalışsa başka odaklar harekete geçerek bunu engellemeye kalkıştı kalkışıyor kalkışacak."Bu satırlar yeni içişleri bakanımız Sayın Efkan u00c2la'ya ait.
Efkan Bey çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden biri. Aynı zamanda sayın bakan donanımlı, basiretli, medeniyet vizyonuna sahip bir şahsiyet. Uzun yıllardır tanıdığım Sayın bakanın ülkeye çok değerli hizmetleri olacağından kuşkum yok. MİT'i uluslararası güçlerden arındırmayı başarmak üzere olan Müsteşarı Hakan Fidan'ın geçmişte Efkan u00c2la'nın müsteşar yardımcısı olduğunu unutmayalım.
Efkan Bey'in söyledikler tartılmış, ölçülmüş, hesabı yapılmış tespitlerdir ve Sayın bakan öyle aklına estiğini söyleyen biri değil. Bunu iyi bildiğim için söylüyorum.
Evet,
Gerçekten de Türkiye ne zaman önemli bir sorununu, özellikle dindarlık/laiklik ve Kürt Sorununu çözmek istemiş ise mutlaka bir musibetle karşılaşmış. Rahmetli Özal ve Erbakan Hoca zamanında olduğu gibi bu süreçte de çözüm istemeyen güçler en etkili yöntem ve piyonlarıyla "kontr"atağa geçtiler.
Bunu yadırgamıyorum, düşman düşmanlığını yapıyor ahlaksızca olsa da. Her ne kadar oyuncu değişse de oyun aynı hiç değişmedi. Peki, bunu nasıl fark etmiyoruz?
Ne biçim soru bu?
Elbette fark ediyoruz ve ülkeye kastedenlere, çözüm sürecini sabote etmek isteyenlere karşı dimdik duruyoruz.
Millet olarak inancımız gereği hassas olduğumuz konudur hak-hukuk. Ve bağımsız yargının hukuk içinde verdiği kararlara saygıdır vazgeçilme özelliğimiz. Ama gelin görün ki son dönemlerde yine "bir kısım yargı" verdiği su götürür kararlarla milletin tepkisini çekmiştir. Hal böyleyken hala devletin geleceğine kast eden "bir kısım yargıya" güvenin diyenlere sözümüz var.
Dedim ya, millet bilinçli, darbeye teşebbüs eden "paralel yargıya" güvenecek halk yok artık.
Bakın, millet hala tarafsız yargı diyenlere soruyor:
Bu tarafsız yargı değil miydi şimdi ülkenin başbakanı olan Tayyip Erdoğan'ı okuduğu bir şiirden dolayı hapse atan?
Bu tarafsız yargı değil miydi 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz'ın katillerine dokundurtmayan?
Bu tarafsız yargınız değil miydi daha yeni ceza alan Haberal'i salıverip, 15 yıldır Mirzabeyoğlu'yu içerde tutan?
Bu tarafsız yargı değil mi Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasını sulandıran?
Bu tarafsız yargı değil mi Hrant Dink'in katlini bir türlü adam akıllı sorgulamayan?
Bu yargınız değil mi "telefonuna Kürtçe şarkı kaydettiği tespit edilmiştir"in dışında hiçbir gerekçe bulmadan adamı KCK suçlusu yapan?
Bu yargınız değil mi Google'dan topladığı bilgileri delil göstererek bu ülkenin en büyük partisini kapatmak için göbeğini çatlatan?
Bu paralel yargınız değil mi "Mustafa Sarıgül ile ilgili 30 yolsuzluk dosyasını sümenaltı eden?"
Bu tarafsız ve paralel yargınız değil mi yasalara ve anayasaya değil de "imam abisi"ne uyarak bu ülkenin gelmiş geçmiş en dürüst, en çalışkan, en özgürlükçü, en insani, en demokrat hükümetine kalkışmada bulunan?
Bu tarafsız dediğiniz yargı değil mi belgeleri saklayarak polisten tutuklanma talebinde bulununca "arama ve gözaltıyla ilgili belgeler nerede" diye soran Emniyet yetkilisine "siz gidin bu adamları getirin belgeyi sonra hazırlarız" diye hukuktan yoksun teklifte bulunan?
Bu paralel yargınız değil mi İHH ile El Kaide arasında bağ kurmak için İHH çalışanını gözaltına alıp İsrail'in eline malzeme verdikten sonra yanlışlıkoldu deyip serbest bırakan?
Bu tarafsız yargınız değil mi 14 yaşındayken Yakup Köse'yi dört duvar arasına hapseden?
Bu tarafsız yargınız değil mi "vereceği kararı belirlemesi için dava dosyalarını Pensilvanya'ya" gönderen?
Bana "vallah billah yargı tarafsızdır güvenin" diyorsunuz öyle mi?
Aslau2026 diyor bu millet, ve diyor ki;
Hadi biz yargıya güvendik, size nasıl güveneceğiz?
Türkiye ile hesabı olan İsrail'le, Neo-Conlarla Tayyip Erdoğan gitsin şarkısını söyleyen kim? Gezi eylemleri sürecinde "başbakan hasta, hastaneye yatırılmalı" şerefsizliğiyle başbakanı Ecevit gibi görev yapamaz raporuyla safdışı bırakmak isteyen ve şimdi de "Tayyip Erdoğan'ın amacı atom bombası yapmak" diye Batı'ya ülkesini jurnalleyen Mao'cu yazarı hala gazetelerinde tutan kim?
Son bir soru:
Sayın Cumhurbaşkanımız gazeteci Fehmi Koru'yu Pensilvanya'ya gönderiyor, orada Hocaefendi memnuniyetini bildiriyor, bunu bir mektupla sayın başbakanın okumasını isteyerek gönderiyor. Buna "sayın başbakanın sevindiğini" cemaat de kabul ediyor. Bunlar yaşanırken tarih 21-22-23-24 Aralık 2013'tü.
Peki, bu "barış havası" eserken 25 Aralık 2013 günü sabaha karşı sayın başbakanı presleyecek olan Türkiye tarihinin en komik ve en kapsamlı "yolsuzluk operasyonunu" üstelik hukuk ve insanlık adına utanç verici bir yöntemle yapmak isteyen "bir kısım yargı"yı destekleyen kim?
Değerli dostum yazar Hamit Yaz Haberx'teki köşesinde operasyon için "17 Aralık'taki operasyonun, yapılış şekli, kullanılan yöntem, zamanlama ve operasyona karşı safını belli eden kesimlerin hüviyetleri değerlendirildiğinde üç boyutlu ve tek hedefli"demişti. Aynen öyle, tek hedef, o da başbakan Tayyip Erdoğan.
Millet çok bilinçli çoook, vallahi yedirmezler başbakanlarını.