Savaşın gölgesinde
Geçtiğimiz yıllarda Covid-19 belasının burukluğu içerisinde
geçirdiğimiz ramazan ayını bu sene de savaşın gölgesinde, yokluk ve kaosun
insanlık üzerinde oluşturduğu karabulutların kasvetli havasında geçirmenin
buruk sevinci içerisindeyiz.
Her türlü olumsuzluğa rağmen manevi dinamiklerimizi çelik
gibi kuvvetlendirecek olan sayılı günler başladı ve hızlı bir şekilde devam
ediyor.
Rahmeti, mağfireti ve bereketi ile geldiğinden olsa gerek
uzun süre açlığa, susuzluğa rağmen içimizde tarifinde zorlandığımız güzel
duyguları bir kez daha doya doya bir ay boyunca yaşayacağız inşallah.
Tok insan açlık
duygusunu bu ayda tadıyor. Bedenini zararlı alışkanlıklarla kirletmiş bir insan,
gün boyu, hatta bazen bir ay boyu sigara, alkol hatta uyuşturucu almadan rahat
yaşayabiliyor. Biz hekimler hala bunun sırrına vakıf değiliz.
Bir yıl boyunca
kirlettiğimiz doku ve organlarımızı sayılı günlerde yıkayarak maddi ve manevi
olarak temizlemenin etkisini oruç tutanların yüzünden okumak mümkün. Yüz
kaslarımızdaki gerilim ve stres azaldığı için daha mütebessim daha güven veren
bir beden diline sahip oluyoruz.
Tüm bu olumlu etkiler
aciz ve iradesi zayıf insanın bu aya mahsus olarak kazandığı sabır silahından
kaynaklı.
Sabır silahı sanki bu aya mahsus olarak fonksiyon icra eden
manevi bir kalkan.
Çünkü başka zamanlarda bu aya mahsus olan kazanımları kadar
bir kazanç sağlaması pek olası değil.
Ramazan ayına mahsus
sağlığımızla ilgili sırları anlamak ve anlatmak kolay değil.
Oruç kalkanı ile sadece maddi bedenimiz temizlenmez.
Manevi olarak üzerimizde bulunan kirlerde arınır.
Hoşgörü, tevekkül, diğerkâmlık, işar, acizlik, sabretme, verme
hazzı gibi birçok temizlik malzemesi ile bir ay oyunca temizlenir ve
kirlerimizden arınmanın hazzını ve hafifliğini yaşadıkça da mutluluktan uçar ne
açlığımızı ne de susuzluğumuzu hatırlarız.
Açlık, susuzluk, yeme
içme gibi dürtülerimiz sabır silahı ile tedavi edilir.
Normal günlerde stres ve gerilim üreten hücrelerimiz kulvar
değiştirerek bu günlerde muhabbet hoşgörü ve fedakarlık üretmeye başlar.
Midemiz karaciğerimiz istirahat etme fırsatını bulur.
Ramazan ikliminde
kilo almamak için yeme dürtülerimizin dizginini elimizde tutmamız gerekiyor.
Yoksa insan farkında olmadan bayrama 3-5 kilo fazlalık ile girebilir. Yeme
alışkanlığındaki değişime hücrelerimiz alışana kadar yemede içmede ölçülü
olmalıyız.
Tembellik, uyku
düzensizliği ve hareketsizlik gibi bu aya mahsus yapılan yanlışlarda kilo
almanın fitilini ateşleyebilir. Beyaz undan yapılmış pideler yağlı beyaz
şekerli tatlılar ve açlığın uyardığı iştah ile oturulan zengin ramazan
sofraları biz farkına varana kadar bizi şişmanlatabilir.
Aman dikkat dimyata
pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım. Bu güzel günleri maddi ve manevi
kazanç için birer fırsat olarak değerlendirmeye çalışalım.
Nerede ise sade bu mübarek aya mahsus sosyal medyalardan
zehir zemberek paylaşımlar yaparak,
manevi hazzımızı iğfal etmeye çalışan soyu sopu bozukların dırıltılarına
kulaklarımızı kapatalım ve manevi yolculuk kervanımızı akamete uğratmaya
çalışan insansı şeytanların heveslerini kursaklarında bırakarak kinlerinde
boğulmalarına vesile olalım.
Rahmet, mağfiret ve cehennemden azad günleri olan bu mübarek
ay ümmete ve insanlığa hayırlar getirsin diyor sağlık ve mutluluklar diliyorum.