Savaşa hayır! Emperyalizme hayır! Militarizme hayır!
Rusya, hukuku ve ahlakı çiğneyerek bağımsız bir ülke olan Ukrayna’yı işgal etti. Rusya’yı Ukrayna’yı işgale sürükleyen ana dinamik, Rus emperyalizmidir. Putin ve ekibi, artık dünyaya hükmetmek istiyor. Putin ve ekibinin kafasında Rusya, sınırları olmayan dünyadır. Sınırsız büyük güç Rusya hayalini gerçekleştirmek için sahip oldukları savaş ve vahşet makinesini harekete geçiren Rusya, Ukrayna’yı işgal etmiştir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, dünya kamuoyunda savaşa, emperyalizme ve militarizme olan karşıtlığı harekete geçirmiştir. Dünyanın dört bir tarafından savaşa hayır çığlıkları yükselmektedir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline gösterilen tepkiler Rusya’nin kirli, karanlık ve kanlı yüzünü deşifre etmiştir. Arundhati Roy’un şu sözleri, savaşa hayır çığlıklarının Rusya’yı düşürdüğü durumu çok iyi anlatmaktadır: “Biz, İmparatorluk’u kendi av sahası içinde durduramayabiliriz. Ancak, yine de şunu başarmış olduğumuzu söyleyebiliriz: Onu “soyduk”, maskesini düşürdük! Onu sahneye çırıl çıplak çıkmak durumunda bıraktık. O, şimdi dünya sahnesinin tam ortasında tüm şaşkın, günahkar çıplaklığıyla karşımızda duruyor. O, savaşa girebilir; ancak, bu çıplaklıktan kurtulamaz.”
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonucu her an medyaya düşen
çocukların, kadınların, yaşlıların ve sivillerin görüntülerini izliyoruz. Ukrayna’dan
gelen savaş görüntülerini izledikçe Nükhet Duru’nun Harp ve Sulh isimli
olağanüstü eserini hatırlıyorum: “Bir
tarafta bombalar / Bir tarafta çocuklar / Şaşıran, ağlayan çocuklar /
Yangınların ardından / Titreşen ihtiyarlar / Enkazların altından / Seslenen
insancıklar / Bir tarafta tüfekler / Bir tarafta çiçekler / Ezilen, çürüyen
çiçekler / Acı çeken insanlar / Açlıktan kıvrananlar / Gözü yaşlı analar /
Vedalaşan aşıklar / Ayırmayın bizi, şu ellerimizi / Umut verin bize, şu
kalplerimize / Güzelliğe hasret o gözlerimize / Cehennem harbini göstermeyin
gene / Bombalar düşmesin gül bahçelerine / Nefreti sokmayın insan sevgimize,
içimize / Şu tarafta insanlar / Bu tarafta insanlar / Her iki tarafta da
insanlar / Kollarında ölüler / Kollarında bebekler / Kimler için savaşır /
Birbirini sevenler / Haydi insanlar sarılın birbirinize / Haydi insanlar kin
tutmayın birbirinize.”
Dünya savaşlardan, şiddetten, silahlardan, güç mücadelelerinden
ve militarizmden bıkmış yorulmuş durumdadır. İnsanlık, her açıdan savaş
yorgunudur. İnsanlığı tüketen savaşa karşı insanlar arasında güçlü bir savaş
karşıtlığı fikri geliştirilmelidir. Betrizasyon, silahsızlanma ve şiddet
karşıtlığı ve pasifizm gibi kavramlar savaş karşıtlığını ifade etmek için
kullanılmaktadır. Savaşı ortadan kaldırmak ve savaş karşıtı olmak için bütün
orduların ve devletlerin savaşlarına ve silahlarına karşı olmak lazımdır. Bir
ülkenin ve ordunun silahlarına, şiddetine ve savaşına karşı çıkarken kendi savaşını
ve silahını yüceltmek savaş karşıtlığı değil, kendi zafer ve hegemonyasını
istemek anlamına gelmektedir. Savaş ve militarizm karşıtlığı, dünyadaki bütün
devletlerin ve orduların sonu gelmeyen vahşetlerine ve şiddetlerine karşı ilkeli
ve ahlaklı bir şekilde karşı çıklıması durumunda ancak gerçek anlamda bir savaş
ve şiddet karşıtlığı anlamına gelebilir.
Albert Einstein, savaşın, şiddetin ve militarizmin her
türlüsüne karşı çıkan ilkeli bir savaş karşıtıdır. Einstein, savaş ve
militarizm karşıtlığını çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir: “Eğer bir adam
marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine
yalnızca bir omurilik yeterli olabileceği halde her nasılsa yanlışlıkla bir
beyni olmuştur onun. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir.
Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçli ve bilinçsiz şiddetten, aptalca
yurtseverlikten, tüm bunlardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk silahları
öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme
katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi... Benim anlayışıma göre sıradan bir
cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir.” Einstein, her türlü
şiddete, herkesin savaşına ve bütün militarizmlere karşı çıkmaktadır. Tarih,
kültür, kutsal, gelenek ve eğitim kullanılarak savaş, şiddet ve militarizm
yüceltilmekte meşrulaştırılmaktadır. Einstein, savaşa, şiddete ve militarizme
sıcak ve manevi duygularla ve düşüncelerle yaklaşmanın insanı vahşiliğe götüren
bir yolu açtığını söylemektedir.
Savaşa, militarizme, faşizme ve emperyalizme karşı çıkmak, insan
olmanın olmazsa olmazıdır. Büyük bir savaş karşıtı ve barış yanlısı olan Cahit
Irgat’ın İthaf şiiriyle içimizi insanlıkla dolduralım: “Niçin yaşadığını, öldüğünü bilmeyen / Dert çeken dost / Çürüyen dost /
Sizin için söylüyorum / Milyonlarda harp ölüsü adına / İyiliğin, kardeşliğin,
ümiden / Aynı hakkın, hürriyetin / insanlığın şarkısını…Biz insanlar / Bir
avucun / Beş parmağı kacar kardeş / Boyun eğmiş, razı olmuş / Gömülmüşüz çamuruna
alın terinin / Mayasına hamuruna kara ekmeğin / Anne girmem bu oyuncak
dükkanına / Orda toplar, tayyareler, tanklar var / Seviyorum söğüt dalı atımı /
Tekme atmaz, ısırmaz / Ben yaşamak istiyorum / Ağaç gibi sessiz sessiz ve rahat
/ Karınca kararınca değil / serile serpile boylu boyumca / Anne girmem bu
oyuncak dükkanına / Orda toplar, tayyareler, tanklar var / İnsan insan
paylaşalım / Yaşamayı, komşuluğu, dostluğu / Bağdaş kurup yan yana / Bir
sahandan yiyelim / Dünyamızın sofrasında.”