Savaş Partisi
Yazının başlığı, Irak'ta Nisan 2004'te öldürülen 24 yaşındaki Amerikan askeri Casey'in annesi Cindy Sheehan'a ait. Sheehan, oğlunun cenaze töreninin arkasından verdiği bir mülakatta aynen bu cümleyi kullanıyordu.
"ABD'de tek bir parti vardır; Savaş Partisi"
Amerika Birleşik Devletleri dünyada en büyük savaş-savunma bütçesine sahip ülke konumunda. Hatta bu bütçe o kadar büyük ki, ilgili bütçe büyüklüğünde hemen arkasından sıralanan toplam 10 ülkenin bütçesine hemen hemen eşit durumda. ABD'nin yaklaşık 2 milyon askeri var ve bu askerler dünyanın çeşitli noktalarında 900'den fazla üsse dağılmış durumda. Bu üslere her geçen gün yenisi ekleniyor. ABD adeta geleneksel deyimle kendisine biçtiği "dünyanın jandarması" rolünden vazgeçmiyor ve bunu pekiştirmek adına her geçen gün yeni adımlar atıyor.
Kendi adına böyle devasa bir bütçe ve askeri sayıya sahip olan ABD'nin bir diğer özelliği ise dünyanın silah, mühimmat ve askeri ekipman satışında dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olmasıdır. Bu alanda 2017 yılı itibariyle ortalama yıllık 30 milyar dolar ciro yapan ABD'nin en büyük müşterisi ise özellikle son dönem artan körfez ülkeleri ilişkileri ile birlikte Ortadoğu coğrafyasıu2026
Buraya kadar olan bilgiler ABD'nin kendileri açısından belki de "gurur duyacağı" bilgiler. Ancak madalyonun birde diğer yüzü var. Yaklaşık 18 trilyon dolar ile dünyanın en büyük gayrisafi hasılasına sahip olan ABD'nin 325 milyonluk nüfusunun resmi rakamlara göre yaklaşık 50 milyonu yoksulluk sınırının çok altında sefalet içerisinde yaşıyor. Sokakta yaşayanların oranı batı ülkelerinde nüfusa oranlandığında açık ara en öndeu2026 Suç oranları önlenemez şekilde yükseliyor ve 2017 rakamlarına göre 2 milyon 300 bin kişi cezaevlerindeu2026 20 trilyon doların üzerindeki dış borçları ise her geçen gün artmaya devam ediyor.
Yani; ABD'nin görünen, makyajlı yüzünün arkasında henüz gün yüzüne çıkmamış, çıkışı ötelenmeye çalışılan maddi ve insani bir enkaz mevcut ki, bu enkazın er yada geç ortaya çıkması kaçınılmaz. ABD açısından mevcut düzenin devam etmesi çok zor. ABD askeri olarak gelişiyor olsa da siyasi ve ekonomik olarak geriliyor ve bu durum çok fazla sürdürülebilir gözükmüyor. ABD halkının "büyük ABD" rüyası çerçevesinde gelişen psikolojik durumunu da denklemin içerisine sokmak gerekiyor. Zira, örneğin şu anda ABD'nin en büyük rakibi olarak görülebilecek Çin'de halk ekonomik krizlerle birlikte ülkelerinin gelişimi için bir çok özgürlüklerinin kısıtlanmasına katlanabiliyor ama ABD halkı için bunu söylemek imkansız. Şayet birden fazla başlıkta (siyasi istikrarsızlığın kapısını açacak hamleler, ekonomik gerilemenin halka daha fazla yansıması) durgunluk, gerileme artarsa ABD halkı her türlü aşırı ve uçuk tavra savrulabilir.
Trump, Körfez ülkeleri ile yaptığı ittifakla silah satışlarını arttırdı ve belki de özellikle ilk 10 aylık dönemde bir "iş adamı" olarak çok büyük bir iş başardı. Aynı şekilde ABD'nin Suriye giderlerini de başta Suudi Arabistan olmak üzere körfez ülkelerine ihale etti. PKK/PYD'ye verilen tırlar dolusu silahın finansmanını bölge ülkelerine yıkmış oldu. Ancak; ABD içerisinde devam eden güç mücadelesi Trump'ın da güçlü bir manevra yapamazsa sonunu getirecek gibi gözüküyor. Daha önce defalarca incelediğimiz için Evanjelizm ve diğer unsurların mücadelesine değinmeyeceğim ancak söz konusu iç güç mücadelesi ABD'yi halk nezdinde de karşılık bulacak bir siyasi, toplumsal kargaşa ortamına sürükleyebilir.
Böyle bir durumda veya fitil ateşlenmeden hemen önce ABD aslında daima iktidarda olan partinin, kendi iç kamuoyuna "dünya liderliği", dünya kamuoyuna ise "demokrasi götürme" yalanı ile sunduğu keskin politikalarına vekalet verdiği ülkelerinde yardımı ile dönmek zorunda kalabilir. Zaten daima sahnede olan "Savaş Partisi" en direk olarak yeniden sahne alabilir. İlk hedefin kim olacağı ise sanırım herkesin malumuu2026