Savaş lobisi kana doymuyor
Ukrayna ile Rusya arasında savaş devam ediyor. İsrail, Filistin’de bütün dünyanın gözü önünde soykırım yapıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Savaş lobisi şimdi de Kosova ve Sırplar üzerinden Balkanları karıştırmak istiyor. Umarım Sırbistan ve Kosova bu oyuna gelmez. Zira böyle bir savaş, Balkanların ötesine yayılma riski taşıyor.
ABD’li bazı yazarlara göre, ‘’Çinliler Filipinler'in sınırlarına
izinsiz giriyor.’’ Japonlar,
Filipin savunmasını güçlendirmek için çalışacaklarını kamuoyuna açıkladı. Çin
ve Hindistan arasındaki sınır sorunu devam ederken Japonya, Hindistan’a destek sunmaya hazır olduğunu söyledi.
Ancak Çin, şu sıralar ciddi
bir ekonomik sıkıntı yaşasa da hâlâ büyük bir güçtür. Buna rağmen Japonya’nın Çin’e meydan okuması dikkat
çekicidir. Öyle anlaşılıyor ki ABD, Batı Pasifik’te Japonya’ya yeni bir rol vermiş. Aksi hâlde Çin’e rağmen, Japonya bu şekilde meydan okuyamaz diye
düşünüyorum. Tabi bir de Çin’in yavaşlayan ekonomisi, yönetiminin elini
zayıflattığını da unutmamak gerekir.
Dünyada bütün bunlar olup
biterken Türkiye, Türk Cumhuriyetlerle ilişkilerini geliştirmesi, sonuçları iyi
hesaplanmış son derece doğru stratejik adımlardı. Erdoğan, Ekonomik İşbirliği
zirvesine katılmak üzere önce Özbekistan’a, ardından Türk Devletleri
Teşkilatı’nın 10. yıl zirvesine katılmak için Kazakistan’a gitti. Bu
Türkiye’nin bölge ülkeleriyle devam eden çok yönlü ilişkilerini geliştirmesinin
bir parçasıydı.
Türkiye’nin bu önemli
ziyaretlerine dikkat çektikten sonra, yazımızın asıl konusuna dönemlim..
***
Dünyaya çok yukardan bakarsak,
Güneydoğu Asya, Balkanlar, ‘’Ortadoğu’’ ve Orta Asya’daki gerilimler arasında hayati bir bağ bulunmuyor. Her bir bölgenin
kendisine ait bir hikâyesi bulunuyor. Örneğin Almanya ile İtalya ya da
İngiltere ile ABD gibi batılı ulusların birbirine bağlandığı, İkinci Dünya
Savaşı gibi bir durum mevcut değildir. Zira o dönemde savaşın yayılması ortak
çıkarlarla destekleniyordu. Mevcut küresel sistemde ise, devam eden ve potansiyel
savaşlar arasında şimdilik böyle bir bağ görünmüyor.
Dolayısıyla ‘’acaba üçüncü dünya savaşına mı gidiyoruz?’’
sorusu zihnimizde geçse de yakın bir zamanda böyle bir savaş görünmüyor. Ancak
bazı sorular zihnimizi meşgul ediyor. Örneğin, yukarıda belirttiğimiz gibi
İkinci Dünya Savaşına benzer ortak çıkarlar olmadığı hâlde, neden çatışmalar
hızla artıyor? Ukrayna-Rusya arasında savaş devam ederken, İsrail vahşeti
Filistin’de sürerken, Balkanlar çatışma riskiyle karşı karşıyayken, Japonlar
neden Çin’e meydan okuyor? Görüldüğü gibi, bütün bu olaylar aynı zamanda
gerçekleşiyor.
Peki,
bütün bunları ABD’deki Savaş lobisinden bağımsız düşünebilir miyiz?
Elbette düşünemeyiz. Zira ABD,
hâlâ dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücüne sahiptir. ABD’deki Savaş Lobisi, farklı bölgelerde yaşanan
olayların birçok yönden derinden müdahil olduğu herkesin malumudur.
Ancak dünya tamamen çaresiz de
değildir. Sadece, Savaş Lobisiyle baş
edecek stratejik bir akla ihtiyaç vardır. Bunun için, bakışlarımızı kısa
vadeli, önemsiz konulardan ayırıp, uzun vadeye, esaslı konulara odaklanmak
gerekecektir. Demem o ki ya insanlık ailesi olarak Savaş Lobisini yok edecek stratejik bir akıl geliştirecek, ya da Savaş Lobisi insanlığı yok etmeye devam
edecektir. Zira Savaş lobisi, bir türlü
kana doymuyor. Her zaman vurguladığımız gibi ‘’mesele ciddi ve derindir’’