Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.19
Gram Altın
2983.35
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Haziran 2022

Savaş gerginliği seçim stratejisi mi?

Yaklaşan seçimin getirdiği baskıyla ekonomide yaşanan sorunların iktidar tarafından Suriye ve Ege denizinde yükseltilen gerginlikle örtmeye çalışıldığı iddiaları iyiden iyiye ağızlarda dolaşır oldu.

Suriye’de ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalarda iki tarafın da sözünü tutmadığı ve Türkiye’nin çekincelerine cevap vermediği ortada olan bir gerçek.

Ukrayna işgalinin getirdiği odaklanmanın Rusya’yı yorması, Türkiye’nin Suriye’de denklem değiştirici bir fırsat yakalamasına imkân verdi.

Buna rağmen Tel Rıfat ve Münbiç’te hava koridorunun Ruslar ve Amerikalılar tarafından kontrol edilmesi, Türkiye’nin olası operasyonlarının önünde en büyük engel olmaya devam ediyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un Türkiye’nin Suriye’de olanlara kayıtsız kalamayacağını söylemesi, Suriye’de çözümsüzlüğün nedeninin ABD olarak işaret edilmesi anlamına geliyor.

Buna rağmen ABD eski Suriye Özel Temsilcisi ve ABD eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ise tam aksi yönde bir açıklamayla Suriye’de Rusların anlaşmalara bağlı kalmadığını dile getirmesi restleşmenin sürdürüldüğünü gösteriyor.

Dünyada güç savaşı veren ve her kulvarda birbirine üstünlük sağlamaya çalışan iki devletin ne hikmetse Suriye’de PYD-PKK kontrolünde otonom bir yapı kurulması için neredeyse "ortak" olacakları bir iş birliği içinde olması tuhaf!

Görünen köy kılavuz istemiyor.

Türkiye’nin güneyde güçlenmesi ve bir etki alanı elde etmesi ne ABD’nin ne Rusya’nın ne de bölgeye çöreklenmeye çalışan Çin’in işine gelmiyor.

Türkiye, Balkanlardaki etkinliğini doğal seviyenin altına indirerek AB'ye alan açması politikası bu dostların AB'ye dâhil olması sürecini getirmedi.

Karadeniz'de sessiz kalınması, kuzeyde yaşanan çatışmayı görece Türkiye'den uzak tutarken Türk Dünyasına ortak adım noktasında yol verilmesi Batılıların Türkiye için biçtiği birinci misyonun doğuda olduğunu gösteriyor.

Yunanistan ile başlayan bu gerilim silsilesi de işte bu kapsamda görülmeli.

Bir anda ABD'nin askeri üssü hâline getirilen koca ülkenin, siyasetçiler ve medya ağzından Türkiye korkusu ile siyasetin her türlüsünü meşrulaştırma politikasını sürdürmesine dur durak demeden devam ediliyor.

Bunu aşacak vizyonu kendinde görmeyen Yunanlı siyasetçilerin tavrı, Türkiye’deki toplumsal dönüşümü sağlamak yerine oy kaygılarını önceleyerek tabanlarını domine etme stratejisi güden Türk mevkidaşlarından çok da farklı değil.

Avrupa’nın tatil bölgesi olmasının dışında farklı bir çalışma misyonunu da kendisine biçmek istemeyen Yunanistan’ın ekonomi zora girince rakamlarla nasıl da pervasızca oynadığına geçmişten gelen bilgilerimizle aşinayız.

Bir de içeriden bana gelen haberlere göre, enflasyon konusunda Yunanistan’da rakamlarla oyun oynama havası yine çalınmaya başlamış.

Yunanistan'da şu anda yüzde 100 oranında bir gıda enflasyonu olduğu yerel kaynaklardan sağladığım önemli bir bilgi...

Küreselleşme ile seviye atlayan kapitalist dünya düzenine koftiden adımlarla angaje olamayan Yunan hükümetlerinin, sosyolojiyi domine edememesinin sonucu, siyasetçilerin kendilerine yakın olan medyalar üzerinden Türkiye korkusu ile bolca milliyetçilik satması oluyor.

Jeffrey’in Ege denizinde 6 mil olan karasularına rağmen 10 mil hava sahası talep eden Yunanistan’ı, Türkiye’nin kontrolünde kalan 4 mildeki uçuşları şikayet etmesi nedeniyle "genel teamüle aykırı olmadığı" açıklamasıyla ters köşe yapması aslında Yunanların hükümet üyelerinin ortaya koyduğu milliyetçilik kılıfının da sağlam olmadığını gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Efes 2022 tatbikatında "Şaka yapmıyoruz!" diyerek Yunanistan’ı bir kez daha uyarması, dikkate alınması gereken bir durumun devamını gösterirken "Neden şimdi?" sorularının cevapsız kaldığı başka bir durum hâlâ varlık gösteriyor?

Yunanistan'ı sıkıştırmanın anahtarının Balkanlardaatılacak adımlara bağlı olduğunu görmezden gelmemek gerekiyor.

Suriye konusunda Erdoğan'ın, hava sahasının kontrol edilmemesi durumuna rağmen tehdit söylemini yükselterek devam etmesi Rusya ile ortak bir adım atılması konusunda beklenti doğuruyor.

EFES 2022 tatbikatını "37 devletin katılımcı olarak izlemesi" ise çok daha büyük bir şeyi gösteriyor.

Sadede gelirsek...

Türkiye savaşa girer mi?

Belli değil...

Savaş, seçim sürecini gölgelemek için kullanılan bir bahane mi?

Şu ana kadar bunu gösteren bir emare yok!