Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.93
Gram Altın
3003.69
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ağustos 2017

Savaş çılgınlığı

Barack Obama'nın Kuzey Avrupa, Balkanlar ve Kara Deniz'e kıyısı olan müttefik ülkeleri silah deposu haline getirdiği günden beri, gelen fırtınaya dikkatleri çekmeye çalıştık hep.

Neyse ki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, tehlikenin farkındaydı ve Türkiye'nin silah deposu haline getirilmesine izin vermedi.

8 Temmuz 2016'da Polonya'nın başkenti Varşova'da düzenlenen "NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi"ne katılan Erdoğan, Türkiye'nin Kara Deniz Kıyısı'na yeni NATO üssü kurulmasını teklifini akılcı ve haklı gerekçelerle reddetti. Erdoğan'ın o stratejik diplomasi hareketinden sonra Rusya Federasyonu, Türkiye ile olan siyasi ve diplomatik krize derhal son verdi.

Rus Devlet Başkanı Putin, Erdoğan'ın barış eline karşılık verdi. Putin, Erdoğan'a gönderdiği cevabi mektupta, iki ülke arasında meydana gelen uçak krizinin asıl müsebbibinin başka güçler olduğunu açıkladı. Türkiye ile kestiği tüm ekonomik, siyasi ve stratejik ilişkilerin yeniden ve çok hızlı bir biçimde başlattı.

Rus Devlet Başkanı'nın Erdoğan'ın barış talebine koşulsuz cevap vermesi, karanlık elleri harekete geçirdi. Uluslar arası bir terör örgütü olan FETÖ üyesi bir terörist, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andery Karlov'u kameraların önünde katletti.

Putin ve Rus devlet bürokrasisi bu provokasyona gelmedi.ve kirli oyunu deşifre etti. Yani kanlı provokasyona rağmen, gelişen Türk-Rus ilişkileri rayından sapmadı aynı hızla devam etti.

Türkiye'yi ve Karadeniz'in Türkiye kıyıları silah ve mühimmat yığınağına dönüşmesi işi başarılı olamayınca birden Asya Pasifik'ten Hint okyanusuna kadar denize kıyısı olan birçok ülkede krizler baş gösterdi.

Filipinler'de bir anda DAEŞ terör örgütü ortaya çıktı. Huzurun ve barışın sembolü olan Arakan ve Arakan Boğazı'nda terörist eylemler meydana geldi.

Çin ve Japon denizleri ısındı. Birçok ülke, başka ülkenin karasularını ihlal etmeye başladı. Ancak yaşanan bu süreç krizde taraf olan ülkelerde sosyolojik değişim ve dönüşümlere sebep oldu. Toplumlarda savaşma arzusu adeta zirve yaptı.

Tehditlerin kaynağı olan Kuzey Kore'de işçilerin, parti üyelerinin ve eski askerlerin tekrar orduya katılmak için gönüllü olduğuna dair haberler yayılmaya başladı. Pyongyang'ın propaganda kaynakları, yüz binlerce kişinin ABD Başkanı Donald Trump'ın sert açıklamalarını protesto etmek için sokağa çıktığını, 3.5 milyon vatandaşın da orduya katılmak için gönüllü olduğunu duyurdu.
Kuzey Kore'deki bu çılgınlık Güney Kore'ye de yansıdı. Kendini yüksek risk altında gören Güney Koreliler, ülkede halk hazır gıda stokları yaparak bombalara dayanıklı sığınaklar inşa ettiriyor. Koreliler, savaş tehdidi nedeniyle altın stokuna yöneldi ve dünya altın piyasası bir anda hareketlendi. Güney Kore halkının altın tüketiminin beş katı kadar altın biriktirdiği yine aynı ülkenin gazeteleri tarafından yazıldı.
Kuzey Kore'nin "Ağustos ortasında vururuz" dediği Pasifik'teki ABD toprağı Guam adasında halk, gıda stokluyor.

Kuzey Kore'den atılacak bir füzenin 10 dakikada ulaşabileceği Japonya'da halk sığınak yaptırmaya başladı. Şirketlerin, sığınak siparişlerine cevap veremediği yine Japon medyası tarafından dile getiriliyor.
ABD cephesinde de ciddi hareketlenmeler var. Trump'ın "Silahlarımız ateşe hazır" açıklamasından sonra Ulusal Güvenlik Danışmanı Mc Master "Kuzey Kore'nin nükleer silahlarla tehdit etmesine karşı önleyici bir savaşa hazırız" dedi.

"Nükleer tehdit" lafı bizleri oldukça rahatsız eden tehdit. Dönemin ABD hükümeti, Irak'ın da nükleer tehdit olduğunu ileri sürmüş ve 1991'de ülkeyi ateş altına almış ve 1 milyondan fazla insan öldükten sonra Irak'ın nükleer tehdit olmadığını açkılamışlardı.

ABD ve Batı'daki "ötekileştirme" ve nefret suçunun açık bir şekilde işlenmesi, kendi toplumlarında ters tepmeye başladı. Batı Avrupa'da aşırı milliyetçilik ve ABD'deki Beyaz ırkçılık, bütün dünyayı tehdit eder boyutlara varmak üzere.
Rusya'da da durum aynı. Savaş tehlikesinden dolayı Rus ordusu, Ukrayna'da Çin ve Japon sınırlarına kadar yüzbinlerce askerini teyakkuz haline getirdi. Ülkenin Uzakdoğu'daki birliklerinin 'yüksek askeri hazırlık' uygulamasına başladı. Rus ordusu, Kuzey Kore'den atılıp hedefini şaşıracak bir füzeye karşı tetikte oldukları açıklandı.

Bütün bu sosyolojik ve askeri hareketliliklerin maliyeti onlarca milyar Dolar'ı aşıyor. Bu harcamalar maalesef açlık sorunu ve barış için harcansa dünya daha yaşanabilir hale gelecek. Böylece ne bir damla kan, ne de bir gözyaşı dökülecek. Ne var ki savaş çılgınlığı bizi bir çok uluslu cephe savaşlarına sürükleyecek gibi. Tek umudumuz, Erdoğan ve Çin devlet Başkanı Şi Cinping gibi diğer ülke liderlerinin de barış için büyük çaba sarf etmelerini ummaku2026