Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.81
Gram Altın
2976.80
BIST 100
9756.04
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Temmuz 2015

Savaş amaçlı baraj, yol, köprü, havalimanı!

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı ateşkesin sona erdiğini açıkladı. Haklı olarak gerekçe soracaksınız değil mi? Ateşkesi sona erdiren gerekçeler neymiş bakalım. Türk devleti onlarca karakol, askeri amaçlı yol, kültürel soykırım ve askeri amaçlı barajlar yaparak ateşkes koşullarını demokratik siyasal çözüm için değil, yeni bir savaş için ciddi bir hazırlık yapmak ve gerçekleşecek savaşta avantajlı konuma gelmek için kullanmış! Oysa KCK, devlete askeri amaçlı yol ve barajlar yapmaması konusunda sürekli uyarmış, bunların ateşkesi bozmak ve savaşı başlatmak anlamına geldiğini vurgulamış! Tayyip Erdoğan silah kullanma gerekçelerini ellerinden alınca işte böyle komik bahanelerle ateşkesi bitirme kararı alıyorlar. Önceden gerekçe çoktu. Başta Kürt kimliğini dışlayan asimilasyon politikaları, köy yakmalar, faali meçhuller, asit kuyuları, JİTEM, OHAL, Kürtçe yasakları vs. Tüm bu gerekçeler ortadan kalkınca üstelik çözüm süreciyle birlikte PKK liderinin muhatap alındığı, birçok adımın atıldığı, Kürt kimliğini dışlayan Kemalist/ulusalcı yapının ve vesayetin mümkün mertebe kırıldığı en önemlisi de Türklerle Kürtlerin hiç olmadığı kadar yakınlaştığı üstelik Kürt partisinin %13'lük bir oy oranıyla meclise dahil olduğu yeni bir dönemde -Öcalan'ın tüm silah bırakma çağrılarına aldırmadan- sudan sebeplerle ateşkesi bozma kararı alınıyor. Savaş amaçlı yol ve baraj gibi örneğin! Hani sıkılmasalar işi savaş amaçlı havalimanları, hastaneneler, köprü ve çevre düzenlemesine kadar götürecekler!

"AK Parti'yi devirelim barış" gelsin diyen HDP'ye karşın Yalçın Akdoğan; "HDP barajı geçerse çözüm süreci biter" uyarılarında bulunmuştu da herkes Yalçın Akdoğan'ı eleştirmişti. Öcalan'ın 2013'ten beri yaptığı silah bırakın uyarılarına misilleme yapacağız şeklinde cevap veren KCK'nın ve HDP'nin gelinen nokta itibariyle Türk Kürt barışına ağır darbe indirmek gibi bir gaye taşıdıkları ortadadır. Sudan sebeplerle alınan bu savaş kararının barışa sunacağı bir katkı olabilir mi? Bazı HDP'liler bu tür bir kararı eleştireceğine filmi 90'lı yıllara sarmak gibi bir kolaycılığa kaçıyor. Tamam, o lanet olası 90'lı yıllarda size karşı işlenen tüm suçları biliyoruz. Acılarınızı yürekten paylaşıyoruz. Bir daha olmasın diye tüm dünyayı karşımıza aldık biz. Ne tür badirelerden geçtiğimizi bilen bilir. Biz hayatımızın riskini alırken zengin, konforlu hayat yaşayan, ömründe silah görmemiş, dağ, bayıra çıkmamış, elinde viskisiyle yazılar döşeyen yazarlar tekrar 90'lı yılların çatışmalı ortamına dönülsün diye sizlere silah bırakmayın çağrısı yapıyorlardı. Ne yani şimdi onlar mı haklıydı?

Son 10 yıldır 90'lı yıllar mı kaldı? Hapishanelerde sırf Kürtçe konuştu diye işkence çeken kardeşlerimiz mi var? Diliniz mi yasak? Köy isimleriniz hala iade edilmedi mi? OHAL gibi bir sıkıyönetim rejiminin altında inim inim inleyen masum sivil Kürt halkı mı kaldı? Kürt partileri mi kapatılıyor? Mecliste size yer yok mu? Sevgili Kürt kardeşlerim nedir mesele? Bana artık savaşmamız için tek bir sebep söyleyebilir misiniz? Liderleriniz bunun nedenini baraj, yol, karakol gibi nedenler olduğunu ifade ediyorlar. Sahi siz buna inanıyor musunuz? Bu apaçık tarihi Kürt Türk birlikteliğini temelli bitirme yolunda planlanan bir proje değil midir? Neden sağduyulu bir tepki ortaya koyamıyorsunuz? Biz ehl-i vicdan sahibi Türk ve Kürt halkı bu savaşa ne zaman dur diyeceğiz? Bu savaşın bu vakitten sonra bedeli çok ağır olur. Hepimiz ağır bedeller öderiz Kürt kardeşlerimiz. Neden bir araya gelemiyoruz? Ve neden Kürt kelimesini ağızlarına almaktan tiksinen, barış nedir bilmeyen, tek dertleri kaostan, kandan ve çatışmadan beslenen, sırf bundan rant devşiren, güçlerine güç katan, biz savaşırken nüfuz elde eden bir kesimin ağzıyla hareket edelim. Bu vakitten sonra silaha sarılanın akıbeti hayr olmaz. Fakat biz inadına barış ve Türk Kürt birlikteliği demeye devam edeceğiz. Bu da böyle biline!

Tekne Orucu

Takvim Gazetesi HDP ambleminden PKK harflerini türeterek taçlandırdığı başarılı haber anlayışını geçenlerde "Tekne Orucu" manşetiyle pekiştirdi! Teknede kimlerin olduğu ne iş çevirdikleri umurumda değil. Meseleye bir an kişiler üzerinden değil de yayın anlayışı ve ahlak üzerinden bakmayı deneyelim. Hatırlar mısınız? Bir zamanlar 28 Şubat'ın ulusalcı, laik, Kemalist, pozitivist medyası ülkede namaz kılanların, oruç tutanların, zekat verenlerin, hacca gidenlerin kısacası dini vecibelerini yerine getirenlerin avına çıkardı. Nerede namaz kılan birini görseler ertesi günü görüntüler eşliğinde ballandıra ballandıra "irtica" çığırtkanlığı yaparlardı. Bu haberler karşısında sinirimizden sıka sıka ağızlarımızda diş kalmamıştı. Keza aynı medya organları diğer taraftan da Atatürk heykellerinden tutun da nerede Atatürk'e bir laf edilmiş, ne tür hakaretler(eleştiri) yapılmış yine ballandıra ballandıra aktarırlar tahmin ettiğiniz gibi bunu da Atatürk düşmanlığı şeklinde lanse ederlerdi. Bunun Tekne Orucu haberiyle arasında bir fark görebiliyor musunuz?

Muhafazakar medyada epeydir ilginç haberler okuyorum. Bunlardan bazıları; Demirtaş'ın domuz eti yediği şeklinde haberiydi Netice itibariyle pek faydası olmadı ne yediğinin! Diğeri "HDP'den bir skandal daha!" haberi ( Kürtçe eğitim veren bir okulda nedendir bilinmez çocukların karnesinde Atatürk resmi yokmuş) bir diğeri de "HDP'lilerden bir saygısızlık daha!" haberi(Küçük bir çocuk elinde HDP bayrağı Atatürk heykelinin üstünde poz veriyor) PYD IŞİD'ten daha tehlikelidir haberi de var ama benim için şimdilik bu örnek haberler önemli. Ne yani bu tür haberlerle ne denli Atatürkçü hassasiyete sahip olduğumuzu mu ispat etmeye çalışıyoruz yoksa sırf HDP'ye giydirmek için Atatürkçülüğü mü kullanıyoruz. Ya da oruç tutmayan imansızları deşifre ederek oyumuza oy, kalitemize kalite mi katmaya çalışıyoruz. Bunu birisi izah edebilir mi lütfen? Peki, ya diğer medya organları mı? Tek kelimeyle mide bulandırıcı!

@sivildemokrat

[email protected]