Dolar (USD)
34.60
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2985.83
BIST 100
9649.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 May 2018

Satranç Tahtası "Avrasya"

"Avrasya, küresel üstünlük mücadelesinin oynandığı bir satranç tahtasıdır ve mücadele jeopolitik çıkarların stratejik idaresini de içerir. 1940'lı yıllarda Adolf Hitler ve Joseph Stalin'in de üzerinde anlaşmaya vardıkları gibi, Avrasya, dünyanın merkezidir ve onu kontrol eden dünyayı da kontrol eder."

Bu cümleler ABD dış politikasında çok etkili olmuş siyaset bilimci Zbigniew Brzezinski'ye ait. Peki, Avrasya tam olarak neresi? Brzezinski'nin Avrasya tanımına göre; geniş anlamıyla Avrupa ile Asya kıtalarının birleşim noktasını, dar anlamda da Asya'nın batısı ve Avrupa'nın doğusunda kalan bölgeyi ifade ediyor. Genel itibarıyla Doğu Avrupa, Rusya, Kafkaslar, Orta Asya çizgisinde ifade edilen bu bölgeye Türkiye ve Ortadoğu da dahil edilebilir.

Son günlerde yaşanan İran'a dair gelişmeleri bu bilgiler ışığında iyi analiz etmek gerekiyor. İran, bölgede Türkiye ile birlikte önemli bir tarihi geçmişe ve devlet geleneğine sahip en önemli ülkelerden. İran, mezhep temelli bölgesel siyaseti ile bölge ülkeleri için rahatsızlık oluşturmakla beraber nükleer faaliyetleri ile ilgili de genel bir rahatsızlık oluşturuyor. Ancak, ABD'nin son hamlesinin bu rahatsızlıklardan daha fazla anlam içerdiğini bilmek gerekiyor. Zira çok taraflı uluslararası bir nitelik taşıyan söz konusu anlaşmadan çekilmek için ABD'nin anlaşma özelinde çok fazla geçerli argümanı olduğunu söylemek zor. Başta "Atom Enerji Kurumu" olmak üzere birçok kurumun İran'ın sözleşmeye bağlı kaldığına dair onlarca raporu mevcut.

ABD, bu karar ile Brzezinski'nin satranç tahtası olarak nitelediği sahnede yeni bir hamle yapıyor. Bu hamleyi Afganistan, Irak ve son olarak Suriye'de ortaya konulan kaostan, "Arap Baharı" sürecinden, Suudi Arabistan ile kurulan yeni ittifak sürecinden bağımsız olarak düşünmek mümkün değil. Bölgeyi düzensizlik içerisinde tutarak hedefledikleri kontrol noktasına ulaşma gayesindeler. ABD, İran ile sıcak bir savaşa girebilir mi dersek; böyle bir durumdan en çok kendilerinin zarar göreceklerinin kesinlikle farkındadırlar. O halde geriye iki ihtimal kalıyor. Birincisi, ekonomik yaptırımları arttırarak, "ekonomik savaş" ile İran halkının tahammülünü kırımak, kısa süre önce provasını yaptıkları halk ayaklanmalarını destekleyerek yönetimi değiştirmek. İkincisi ise bölgede devşirdiği ve/veya müttefik ülkeler eliyle (Suudi Arabistan, BAE, İsrail vs) İran ile çeşitli noktalarda çatışma ortamları oluşturmak. Yemen üzerinden süregiden çatışma ortamını farklı alanlara taşımak. Bu seçenekte ilk nokta özellikle son seçimlerde İran'ın nüfuzunu arttırdığı Lübnan olacaktır.

ABD, kendisini halen dünyanın tek süper gücü olarak görmektedir ve satranç tahtasında bu düşünce ile hareket ediyor. Fakat o varsaydığı gücüyle istediğini alamayınca farklı stratejiler ile hedefine ulaşma yollarını arıyor. ABD için İran'ın önemi, jeopolitik olarak tıpkı Türkiye gibi satranç tahtasının ortasında bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında; şu anda Suriye özelinde bir ortaklık söz konusu olsa da, birbirinden birçok anlamda farklı iki ülke olan İran ve Türkiye engelini aşamamış bir ABD'nin bölgesel planlarını hayata geçirmesinin ve küresel hegemonyasını tam olarak kabul ettirmesinin imkanı yoktur. İşte tam da bu nedenlerle İran ve Türkiye ABD'nin hem öncelikli hedefi hem de Avrasya stratejisinin en önemli ayağı konumundadıru2026

ABD, her iki ülke ile de sıcak bir savaş ihtimalini en direk göze alamayacağına göre güzergahını, kendi istekleri ve menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyen mevcut yönetimleri değiştirmek üzerine şekillendirecektir. Bu noktada her iki ülkede de olası toplumsal olayları teşvik edeceklerini, devşirilmiş muhalif yapılanmaları desteklediklerini, destekleyeceklerini bilmek gerekiyor.