Şark: "Ne İlim Girer Ne Ahlak"
Doğuda üç önemli ismin doğu ve batı ile ilgili şu düşüncelerini bu yazıda siz okuyucularımla paylaşacağım. Önce doğu (şark) kavramını yerli yerine oturtalım.
Doğu
(İng. east; esk. şark) herhangi bir yerde gün-gece eşitliğinin olduğu günlerde
güneşin doğduğu yön anlamındadır. Bu tanım yanında DOĞU (İng. Orient) için Batı
kültür alanının dışında kalan, coğrafi bakımdan da doğuda olduğu için bu adla
anılan ve zamanla Müslümanların yaşadığı bölgeyi anlatan kültür alanı için de
kullanılmaktadır. Bende Şarkı batı kültür alanı dışında kalan kültürler için kullanacağım.
Nitekim bu düşünce şarkiyat (doğubilim;
İng. orientalism) Doğu uluslarının coğrafya, tarih, budunbilim, dil, din ve
kültürlerini inceleyen, yorumlayan, Batı'da gelişmiş bilim alanı olarak
tanımlanması ile uyumludur.
Akif
Merhum
Akif 1918 tarihli “ŞARK” şiirinde şunları söylemekte:
«Ne gördün, Şark’ı
çok gezdin?» diyorlar. Gördüğüm: Yer yer,
Harâb iller;
serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler;
Yıkılmış köprüler;
çökmüş kanallar, yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler;
tersiz alınlar, işlemez kollar;
Bükülmüş beller;
incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar;
Düşünmez başlar;
aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar;
Tegallübler,
esâretler; tehakkümler, mezelletler;
Riyâlar; türlü
iğrenç ibtilâlar; türlü illetler;
Örümcek bağlamış,
tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar;
ot basmış evler; küflü harmanlar;
Cemâ’atsiz
imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
«Gazâ» nâmıyle
dindaş öldüren bîçâre dindaşlar;
Ipıssız âşiyanlar;
kimsesiz köyler; çökük damlar;
Emek mahrûmu
günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar! .....
Geçerken, ağladım
geçtim; dururken, ağladım durdum;
Duyan yok, ses
veren yok, bin perîşan yurda başvurdum.
Mezarlar,
âhiretler, yükselen karşında dûrâdûr;
Ne topraktan güler
bir yüz, ne göklerden güler bir nûr!
Derinlerden gelir
feryâdı yüz binlerce âlâmın;
Topçu
Şark’dan
şikâyetçi olanlarda biri de Nurettin Topçu’dur. Anadolu irfanı ve ahlâk
denince, Sorgulamama uysallığına, gözü kapalı uymacılığa karşı yazdıklarıyla;
"İsyan Ahlâkı" kitabıyla. akla Nurettin Topçu gelir.
Topçu'nun,
öğrencisi Orhan Okay’a mektupları, 2015'te "Anadolu’dan Hatıralarla
Nurettin Topçu’nun Mektupları" adı altında basılmıştı. Kitaptan birkaç
cümle:
Ahlâksızlığın
ummanı olan bu “Şark´ı”, yaşadıkça tanıyorum. Burada insanı fenerle
arayanlar, yanılmamışlar. Yaşanan şekliyle Müslümanlık, ŞARK´I BİTİRMİŞ. Buraya
artık ne ilim girer, ne ahlak… İlahî ahlâk, İslam
diyarında çoktan gömülmüş. Bunların önce her şeyi bırakıp insanlık devrine
girmeleri lazım. İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin
bu kadar karanlığını görmemiştim."
Izzetbegoviç
Aliya
İzzetbegoviç, 11 Aralık 1997'de Tahran'da düzenlenen İslam Konferansı
Örgütü'nün (İKÖ) zirvesinde dünya çapında bilinen konuşmasında şunları
söylemiş:
"Güzel
yalanlar bize yardımcı olmuyor ama, acı gerçekler iyileştirici olabilir. Batı
ne bozulmuş ne de dejenere olmuştur.
Çürümüş
Batı; Bu yalan (kendini kandırma), komünist sistem tarafından pahalıya ödendi.
Batı çürük değil. Güçlü, eğitimli ve düzenlidir. Okulları bizimkinden daha iyi
ve şehirleri bizimkinden daha temiz. Batı'da insan hakları düzeyi daha
yüksektir ve yoksullar ve daha az yetenekli olanlara yönelik sosyal bakım daha
iyi organize edilmiştir. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik insanlardır.
Onlarla yaşadığım deneyimler böyle. Ben de ilerlemelerinin karanlık taraflarını
biliyorum ve bunu gözden kaçırmıyorum.
İslam
en iyisidir; bu doğru ama, biz (Müslümanlar) en iyisi değiliz. Bunlar
genellikle karıştırdığımız iki farklı şeydir.
Batı'dan
nefret etmek yerine onunla rekabet edelim! Kur'an bize şunu emretmedi mi:
'Hayır için yarışın...İnanç ve bilim ile ihtiyacımız olan gücü yaratabiliriz.
Doğrudur, uzun ve meşakkatli bir yol."
Yukarda
üç önemli ismi doğu ve batı ile ilgili görüşlerini özetledik. Ne dersiniz
eksikliklerimizle/gerçeklerimizle yüzleşmemiz gerekmez mi?
Son
söz:
Hamaset bilimsel kitaplarda değil destanlarda güzeldir.