Sarı öküzü vermeyecektik
Masallar kıssadan hissedir. Evvel zaman içindedir ama geniş zamanı anlatır. Demem o ki masal idrak edebilene bir büyük derstir. Sarı öküz masalı da onlardan biridir:
Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
"SUÇ HEP O SARI ÖKÜZ''DE"
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
"AFERİN SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı…"
Gelelim masalın geniş zamanlardaki sonuna; hepimizin bir zaman aralığında verdiği bir Sarı Öküz var. Hepimizin Sarı Öküz'ü vermekte bir ‘gerekçesi’ de. Ama gelin görün ki aslanlar hâlâ parçalıyor bizi. Tek başına bıraktığımız için birbirimizi yani kendimizi. Aslanların yalanlarına kulak tıkayıp kendi yolumuzu birlikte yürümenin zamanı artık gelmedi mi?
Azgın bir güruhun gönlünü yapmak için ne gönül adamlarımızı, koca çınarlarımızı feda ve idam ettik. Lakin onlar hiçbir zaman doymadılar ve hep kelle istediler. Acı da olsa hakkı konuşanları, mahallemizin delikanlılarını elimizle bu sırtlanlara yem ettik. Sosyal medyanın, sanal fitnenin yakıcı, yıkıcı, ruhen ve bedenen de yorucu kimi dillerine ne öncü kadrolarımızı ne kendimizi ne de bu davaya yıllarca emek ve gönül vermiş samimi dava adamlarımızı asla ama asla teslim etmeyelim. FETÖ taktiklerini kullanan “Metodik Fetö’cülerin” de Fetö’cüler kadar tehlikeli olduğunu es geçememek gerekir.
“Dindardır sesi çıkmaz, açlık grevine yatmaz, acısını bağrına basar ülkesini dünyaya şikâyet etmez, sokaklara dökülüp anarşi uygulamaz. Allah’a iman eder, devlete başkaldırmaz, vatana ihanet etmez” şeklindeki ön kabuller de maalesef mahallenin delikanlılarını hep öteye itiyor.