Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Eylül 2015

'Sarı Altın' zengini Yeşil Malatya

SABRİ GÜLTEKİN

[email protected]

Geçen hafta Eskişehir'deydik, bu hafta ise Malatya'da. İnsanlara "Ne olacak bu memleketin hali?" sorusuna yöneltmeye devam ettik.

Hemen hemen bütün çevreler, 7 Haziran genel seçimlerinden sonra meydana gelen siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıklardan büyük rahatsızlık duyuyor.

Halkın büyük bir kesimi 13 yıldır memleketi yöneten AK Parti'nin son seçimi iyi okuyamadığını; uzun süre iktidarda olmanın avantajlarının, "iktidar zehirlenmesi"ne heba edildiğini düşünüyor. "Çözüm süreci"ni baltalamamak adına Sivas'tan ötesinde sandığın HDP'ye teslim edildiğini söylüyor. Emekliler için CHP, MHP ve HDP'nin iyileştirme söylemleri karşısında AK Parti'nin kulak tıkadığını; istikrarın bozulmasıyla emekliye verilecek olanın kat kat fazlasının kaybedildiğini belirtiyor. Demokrasinin özde değil, sözde kaldığını; millet iradesinin hiçe sayıldığını, yaşanan ekonomik ve terör kaosuna rağmen siyasette hoşgörü kültürünü geliştirmek adına partilerin "elini taşın altına koyma" cesaretini gösteremediğini ifade ediyor.

Diğer taraftan HDP'nin kazandığı siyasi fırsatı "tekrar silahlara sarılan PKK"yla heba ettiğini, 7 Haziran seçimleri öncesinde "devlet adamlığı" davranışlarıyla örnek siyasetçi profili sergileyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, son dönemlerdeki fevri çıkışlarıyla "akıl tutulması" yaşadığının altını çiziyor.

Açıkçası millet kulak kabartmış, kendilerine "Ben nerde yanlış yaptım?" özeleştirisini yaparak istikrarı yeniden tesis edecek gerçekçi söylemler duymak istiyor.

***

Doğu Anadolu'nun Yukarı Fırat Havzası'nda bulunan 800 bine yakın nüfusuyla Türkiye'nin 28'inci büyük şehri olan 965 rakımlı Malatya yolundayız. Bir taraftan eteğinde bulunduğu Beydağları'ndan akan sularıyla, diğer taraftan ise ovasında yetiştirilen kaysılarıyla ünlü olan kent, 2014 yerel seçimlerinin ardından büyük şehir statüsüne kavuşturulmuş.

Hekimhan istikametinden tren yoluna paralel bir şekilde şehir merkezine yaklaştıkça, Malatya Ovası yeşil bir atlas gibi önümüzde seriliyor. Dünyanın yüzde seksenlik ihtiyacını karşılayan kayısı bahçeleri ve Tohma Çayı üzerinde kurulu bulunan Karakaya Barajı buraya neden Yeşil Malatya denildiğinin ipuçlarını veriyor.

"M" harfine geldiğinizde sağa dönün...

Çevre yolunda şehrin merkezini tarif eden bir tabela olmadığından, yol kenarında yürüyenlerden aldığımız genel tarif; "Niyazu00ee Mısru00ee Camii'ni geçtikten sonra 'M' harfine geldiğinizde sağa dönün" oluyor. Meğerse "M" harfi Malatya'yı sembolize eden ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır tarafından çevre yolu üzerine yayaların geçmesi için yapılan üst geçitmiş.

Millu00ee Egemenlik Alt Geçidi'nden şehrin içine kıvrılıp, park yeri aramaya koyuluyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'de her yer İstanbul olmuş; yollar araç kaynıyor. Caddelerden yürürken Özal, İnönü ve Atatürk isimlerine gösterilen vefanın örnekleri göze çarpıyor.

2 Cumhurbaşkanı çıkartan tek vilayet

Malatyalılar 2 Cumhurbaşkanı çıkartan tek vilayet olmanın gururuyla övünüyor. Birisi "Millu00ee Şef"liğiyle vesayeti körükleyen, diğeri özgürlüklerin kapılarını sonuna kadar aralayan. Birisi değerleriyle savaşan, diğeri sevişen. Birisi ceberrutluğuyla millete kök söktüren, diğeri devletin şefkatli yüzünü gösteren. Birisi Hakka ve hakikate kulağını tıkayan, diğeri Hak için halka hizmeti şiar edinen... Bahsettiğimiz kişililerden birisi İsmet İnönü, diğeri merhum Turgut Özal. Hangi sıfat kime ait, artık orasını da siz tamamlayın.

Kültürel doku Kernek'te mayalanıyor

Durmak yok yola devam... İnönü Kapalı Çarşısı'nın yanından geçerek Fuzuli Caddesi'nden bir şehri en iyi tanıma noktası olan şelalenin bulunduğu terasa doğru ilerliyoruz.

Bizi birçok tarihu00ee ve kültürel dokuyu içinde barındıran Kernek Meydanı karşılıyor. Şehrin en enteresan parklarından Şelale Park'ta bir tarafta gürül gürül sular akıyor, diğer tarafta ağaç gölgesinde oturanlar geçmişten geleceğe yeni köprüler kuruyor. Bir tarafta Değirmen Cafe'de oturanlar çaylarını yudumluyor, diğer tarafta Malatya Müzesi'de tarihe ışık tutan figürlerini görmenin heyecanı yaşanıyor. Bir tarafta Kernek Camii'nden öğle ezanı yükseliyor, diğer tarafta ezanda kulağı olanlar camiye doğru ilerliyor.

Malatya'nın terası: "Esenlik Cafe"

Dik yamaçlardan akan su yolunu takip ederek, Çağlayan Sokak'tan zirveye doğru ilerliyoruz. Yapay mağara ve serinleten su fıskiyelerinin arasından geçerek, Malatya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Esenlik Teras Cafe'ye ulaşıyoruz.

Akan buz gibi suyun üzerine kurulu Teras Cafe'de, tavşan kanı kıvamındaki çaylarımızı yudumluyoruz. Hem şehri tanımaya çalışıyor, hem de kendimizi altımızdaki cam zeminin altından şırıl şırıl akan suyun huzur veren sesine bırakıyoruz.

Biraz önce nefes nefese kalarak çıktığımız merdivenlerden rahatça inip, biraz önce es geçtiğimiz Malatya Müzesi'nin derin tarihe ait kalıntıların arasında gezinmeye başlıyoruz. Hitit, Asur, Med, Pers, Roma, Arap, Bizans ve Türk uygarlıklarına ait bir çok parçanın geçmişten günümüze taşıdığı varoluş hikayeleri arasında kayboluyoruz. Bu anlamda Karakaya baraj suları altında kalan Pirot, Köşkerbaba, İmamoğlu, Cafer, Değirmentepe Höyük gibi alanlardan kurtarılan ve Arslantepe Höyük'ten çıkarılan eserler birer tarih laboratuvarı özelliği taşıyormuş.

Hamido'nun kemikleri sızlıyor!

Medeniyetlerin geçit merasimi yaptığı müzeden çıktıktan sonra yolumuzu Malatya'nın efsane isimlerinden Şehit Hamit Fendoğlu(1919-1978) kesiyor. Dimağlarımızı derin tarihten alıp, yakın tarihe taşıyor.

Namı diğer Hamido, politik kimliğiyle bir döneme damgasını vuran isimlerdendi. 27 Mayıs Darbesi'nden sonra Demokrat Parti'yi savunduğu için hakkında dava açıldı, ardından da Mahmut Celaleddin Bayar ve Ali Adnan Ertekin Menderes'i savunduğundan idamla yargılandı.

Sonrasında Malatya Milletvekili seçildi, fakat Meclis içi kavgalar nedeniyle partisinden ihraç edildi. 1977 yerel seçimlerinde Malatya'nın ilk sağcı siyasetçisi olarak belediye başkanı oldu. 17 Nisan 1978'de kendisine posta yoluyla gönderilen bombalı bir paketin elinde patlaması sonucu, gelini ve iki torunuyla birlikte hayatını kaybetti.

Hamido, 1980 öncesi ihtilal şartlarının olgunlaştırılması için öldürülen siyasi şahsiyetlerden biri olarak tarihe geçti. Bu olayla birlikte Türkiye'nin "faili meçhul" listesine bir isim daha eklendi. Allah rahmet eylesin.

Hamido'yu anmışken, yan sokaktan bize bakan kahraman Battal Gazi'ye de dokunmazsak, Malatya'yı eksik anlatmış oluruz.

"Savulun bre gafiller Battal Gazi geliyor"

Battal Gazi, destansı hayatıyla çocukluğumuzdan beri gönlümüzde taht kuran bir kahraman. Beyaz perdede kahpe Bizans'a karşı cenk edip, "Savulun Battal Gazi geliyor" naralarıyla cihanı titreten, İslam sancağını yücelten, "Bir Türk Dünyaya Bedeldir"i iliklerimize kadar hissettiren bir efsane.

Hakkında kesin bilgi bulunmamasına rağmen 8. yüzyılda Malatya'da doğduğu tahmin ediliyor. Battal Gazi Destanı'nda ve halk hikayelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte İstanbul'u kuşattığı anlatılıyor. Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle 740 yılında şehit oluyor. Seyyid Battal Gazi'nin neslinden gelenler hala Amasya Merzifon'da, Eskişehir Seyitgazi'de ve Malatya civarında yaşıyor.

Malatya'nın ortasından Kanalboyu'nca serin serin akan suyun kenarından ilerleyerek tekrar Atatürk Caddesi'ne çıkıyoruz. Bu yürüyüş esnasında bir şeyi daha keşfediyoruz; Malatya'nın özünde muhafazakar bir vilayet olduğunu bizzat sahada görüyoruz. Öyle açık saçık giyinen veya hippi kılığıyla dikkat çekmeye çalışan hemen hemen bir tane bile insana rastlamıyoruz. Bu şehir sağlam, gerçekten de Battal Gazi'nin izinden giden torunlar yaşıyor bu topraklarda.

Yarın devam edelim inşallah.