Sapkınlıkta zirve!..
CHP’de sular
durulmuyor!.. Ne kadar alışıldık bir ifade değil mi?..
AK Parti
iktidarı son aylarda ana muhalefet partisi CHP’de vukû bulan yolsuzluk, taciz
ve tecavüz olaylarını gündeme taşıyarak kamuoyu ile paylaşıyor. Ana muhalefet
partisi CHP’den “tık” yok. Üstüne
üstlük yeni skandallar patlak vermeye devam ediyor.
Şimdi de
ikinci “kaset skandalı” patlak
verdi. Unutanlar için hatırlatalım; CHP lideri Deniz Baykal’ın gayrimeşru
ilişki içinde olduğu iddiasıyla yayınlanan ilk kasetin ardından, Baykal 10
Mayıs 2010’ta istifa ederek genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Skandalın arkasından CHP’nin tartışmasız lideri Baykal genel başkanlık koltuğunu
Kemal Kılıçdaroğlu’na devretmek zorunda kalmıştı.
CHP şimdi
yeni bir “kaset skandalı” ile
çalkalanıyor. CHP Denizli Milletvekili Teoman
Sancar’ın istifasına neden olan bu kasetteki iddia sapıklığın zirve
yaptığını gösteriyor. O kadar sapkın ki, şantajcılar olayı örtbas etmek için karşılığında
1 milyon dolar istiyor. Menfur olay adli makamlara yansıdı, artık bu saatten
sonra sır olarak kalması mümkün değil.
*
Sayın
Kılıçdaroğlu dünkü CHP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada iktidarı
kastederek, “19 yıl geçmiş, hâlâ insan haklarını düşünüyorlar. Allah bunlara
akıl fikir versin... Sevgili
Peygamberimizin Veda Hutbesi’ne bakın görürsünüz insan haklarını. Ama
bunların dünyadan haberleri yok...” ifadeleriyle bir kez daha “ele verir talkını, kendi yutar salkımı”
dedirtti.
Sayın
Kılıçdaroğlu siz de bu Peygamberin ümmeti değil misiniz?..
Neden bu ilk İnsan Hakları Beyannamesi’ni söylemden, eyleme geçirmiyorsunuz?..
Neden
yaşananlara sessiz kalıyorsunuz?..
Neden çığlıklara
kulak tıkıyorsunuz?..
Neden
teşkilâtlarınızdaki bazı kişilerin “Her
Şey Güzel Olacak” diyerek tuzaklarına düşürdükleri kurbanlarına yaşattığı
iğrençliklerin önünü almıyorsunuz?..
Bir kez daha
uyaralım!.. Böyle giderse, yaptırımlar devreye sokulmazsa, adalet tecelli
ettirilmezse teşkilâtın “azgınları”
başınızı yiyecek!.. Lütfen susmayın; sustukça sıra size gelecek!..
*
Ve nerede “kadın hakları savunucuları”!?..
Neden kadın
cinayetleri, taciz, tecavüz ve istismarlara karşı “Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemleri yapmıyorlar?..
Neden
tencere, tava ve düdükleriyle bu menfur olayları protesto etmiyorlar?..
Acaba “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü mü
bekliyorlar?..
Provokatörler
ve bazı marjinal gruplar “8 Mart Dünya
Kadınlar Günü”nü bahane ederek sokağa inip kadın hakları adına sokakları
terörize etmek için düğmeye bastı bile.
“İsyanımız özgürlüğümüz için” diyerek
sokağa indirdikleri insanları Taksim Gezi Parkı ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki
eylemlerinde olduğu gibi koltuk değneği gibi kullanacaklar. Aman dikkat!.. Bu
eylemlerde kadının adı yok; obje olarak kullanıp dertleriyle baş başa bırakmak
var!..
***
AK Parti iktidarlarının “kadın hakları”na gösterdiği hassasiyet ortada. Fakat kadına pozitif ayrımcılık ve İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen ters giden bir şeyler var. Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve gayri meşru ilişkiler kartopu gibi büyüyor. Demek ki, aile birliğini korumak ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair yapılan düzenlemelerde bir problem var. Yeni Anayasa bu problemlerin ortak akılla giderilmesi için önemli bir fırsat.