Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2968.94
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Nisan 2023

​Sapkınlığın trollerine kim dur diyecek?

Sosyal medya denen mecralar, gün geçtikçe azgınlık ve sapkınlıkta çıtayı yükseltmeye devam ediyor. Özellikle Batıda “fikir özgürlüğü” adı altında yaşanan İslami değerlere saldırılar, içerdeki kimi mülhidlerin cür’etini arttırdıkça arttırıyor. Ne ki bu içerdeki hainlerin büyük bir kısmı büyük bir ihtimalle küresel çeteler tarafından fonlanıyor, destekleniyor, teşvik ediliyor. Kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan zavallıların mukaddes değerlere böyle pervasızca saldırıları, sıradan ve öylesine gelişen bir olay değil. Bunun arkasında çok derin, sinsi ve alabildiğince karanlık odaklar vardır.

Küresel çeteler, Pensilvanya hainini “Mehdi Mesih” olarak hazırladılar. Ama 15 Temmuz direnişi onların 60 yıllık rüyalarını kâbusa çevirdi. Şimdi yakın gelecekte aynı planı uygulama şansları görünmediğinden, B, C, D ve daha birçok planlarını karma yapıp saldırıyorlar gibi. Tabi bunu da bizim bilinen değerlerimizi istismar edip kendilerine göre tahrif etmek suretiyle yapmaya çalışıyorlar.

Eskiden beri süregelen mehdilik yarışı, bu işin bir veçhesidir. İslam aleminin tamamında aynı anda mehdilik iddiasında bulunan mebzul miktarda insanlar var. Bunların hangisi meczup bir zavallı, hangisi küresellerin piyonu veya hangisi musallatlı falan belli değil. Ama hepsinin küresel çeteler tarafından istismar ediliyor olması kuvvetle muhtemeldir. Ya da yaptıkları icraatlar, sonuçta karanlık odakların işine yaramaktadır. Bu işin bir başka zararı da bu konuda insanların zihinlerinin bulandırılması ve güvenlerinin sarsılmasıdır. Gün olup gerçek mehdi zuhur ettiği zaman, insanlar bu da önceki meczuplardan birisi zannedebilirler.

Planın bir parçası da “Misyoner İlahiyatçılar” denen güruhtur. Yıllarca bu vatanın ekmeğini yiyen suyunu içen, devletin tüm imkanlarından istifadeyle geldiği yere gelmiş bunan bu zavallılar, kime niçin hizmet ediyorlar? Kendi değerlerine nasıl böyle saldırır hale geldiler? Bunlar özü itibarıyla Ermeni, sebataist veya benzeri bir ilhad damarından mı geliyorlar. Yoksa sonradan mı trolleştiler? Bu vb. soruların cevabı, çok ciddi araştırma konusu olmalı ve gereken tespitler yapıldıktan sonra bunlar hakkında yetkili birimlerce gereken yapılmalıdır.

Şimdi bu trol ordusunun en tehlikeli neferleri, sosyal medyada boy gösteren cühela takımıdır. Bunları bağlayan memuriyet vb. sorumluluk falan da olmadığı için, alabildiğince pervasızlar. Çünkü kaybedecekleri hiçbir şey olmadığı gibi inandıkları herhangi bir değer de yok. Bu mülhitlerden kimi, peygamberlik iddia ediyor, hatta ilah olduğunu iddia edenler var. Kur'an, Sünnet ve İslam’ın her mukaddes değeriyle dalga geçen istihza eden zavallılar artarak devam ediyor.

İnsanlık var olalı hak ve batıl mücadelesi de vardır ve hep var olacaktır.Bu mücadelede İslam’a karşı ordu ve silah gücüyle baş edemeyeceğini bilen küresel zalimler, dine karşı ancak dinle savaşılabileceğini tespit ettiler. İşte “indirilmiş din” iddiası da gerçek dinin, sahte dinle durdurulması projesinin bir parçasıdır. Bu proje uluorta bir proje değildir. Arkasında dünyaya nizamat verme iddiasında olan tüm emperyalist zalimler, İslam ve insanlık düşmanı devlet, kurum ve kuruluşlar vardır.

Daha önceleri düşmanlıkları açık olan dış kaynaklı misyonerlik, masonluk, oryantalizm vs. loca ve klikler, İslam’la savaşlarında başarı sağlayamayınca, bizim mahalleden, yani ümmetin kendi içinden aynı planın sinsi ve kalleşçe yürütülme operasyonudur. Dolayısıyla yeni çıkan iş bu türkü aslında yeni değil. Daha önce defalarca denenmiş bayat bir pilavın yeniden ısıtılarak yutturulmaya çalışılmasıdır.

Son yıllarda “atalar dini” “rivayet dini” vb. hezeyanlarla ehlisünnete yani İslam’ın kendisine karşı cephe açmış ekran hocaları ve sosyal medya şövalyeleri çoğaldı. Kimi ilahiyat çevreleri da bunlar içinde yer alma yarışına girmiş gibi. Ağzı iyi laf yapan ama ağuyu bal içre sunan bu zavallılara karşı uyanık olalım. Bunlar, selefi salihin’in ümmete bıraktıkları bin dört yüz yıllık islim mirasını “uydurulmuş din” kendi hezeyanlarını da “indirilmiş din” olarak lanse ediyorlar.

Daha önceki çağlarda aynı böyle hastalıklı kafalar olmuştu. Ama onlar, “hum ricâlun ve nahnu ricâl / onlar adamsa biz de adamız” demek suretiyle, kendilerini selef âlimleriyle aynı ölçüde görüyorlardı. En azından kendilerini daha üstte görmüyorlardı. Bu günkü şarlatanalar ise daha ileri giderek, kendi hezeyanlarını “indirilmiş din” diye parlatırken, selefi salihin’in içtihatlarını da “uydurulmuş din” olarak karalamaya kalkışıyorlar. Başka bir deyimle; “nahnu ricâlun hum leysu ricâl / biz adamız onlar adam değiller” diyorlar.

Böylesi mülhid İslam ve mukaddesat düşmanı piyonlar, hangi resmi birimin görev alanına girer? Siber suçlarla mücadele birimleri mi, Din işleri yüksek kurulu mu, Adalet Bakanlığı mı, RTÜK mü veya başka bir birim mi? Kısacası kimin piyonu olduğu belli olmayan bu batıl cephe şarlatanlarına karşı bir şeyler yapılması gerekmektedir. Çünkü bunlar sabrın sınırlarını aşmış durumdadırlar.