Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Eylül 2022

Şanghay ile ikinci NATO mümkün mü

Çeşitli saiklerle Orta Asya’daki menfaatlerinin bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmekten geçtiğini gören Rusya ve Çin bölgede oluşumuna önderlik ettikleri Şanghay İşbirliği Örgütü ile bölge dışı güçlerin Orta Asya’da etkin olmalarının önüne geçmeyi hedeflemişlerdir.

Bölgenin dünya toplam petrol ve doğalgaz rezervlerindeki önemli konumu, önemli yeraltı zenginlik kaynaklarının bu coğrafyada bulunuyor olması, Rusya’nın bölgede SSCB’den miras kalan rolünü ve arka bahçe söylemlerini devam ettirmekteki kararlılığı; ABD, Avrupa Birliği (AB) ve yakın dönemde de Çin’in bölgedeki petrol başta olmak üzere enerji kaynaklarına olan ihtiyacı dikkate alındığında Orta Asya önümüzdeki yıllarda da önemini kaybetmeyecek bir rekabet alanı olacaktır.

Değişen dünya konjonktüründe, Orta Asya’ya Batı’nın ve özellikle Amerika’nın ilgisinin artmasıyla, ABD’nin yeni dünya düzeni konsepti bölge ülkeleriyle askerî, ekonomik ve siyasî ilişkiler geliştirmesi ve bu bağlamda Kafkaslar ve Orta Asya ile ilgilenmesi, Rusya'nın yeni yeni oluşturmaya çalıştığı yakın çevre politikasını olumsuz etkilerken, ABD’nin artan askerî müdahaleciliği ile dünya egemenliğini tek elden yürütme çabası, Moskova ve Pekin’in giderek gelişen bir işbirliğine doğru ilerlemelerinin önünü açmıştır.

Netice itibariyle, Rusya ile Çin arasında gerçekleşen bu çok yönlü yakınlaşma Eylül 1994’te “Yapıcı Ortaklığa”(constructivepartnership), Nisan 1996’da da “Stratejik Ortaklığa” (strategicpartnership) dönüşmüştür.

Sınırdaş bölge ülkelerinin güvenlik kaygılarının zirvede olduğu bir dönemde Rusya’nın Çeçenistan, Çin’in Doğu Türkistan ve Orta Asya devletlerinin ise radikal İslamcı örgütlere ilişkin sıkıntıları ülkeler arasındaki güvenlik işbirliği çalışmalarının önemli dinamikleri olarak göze çarpmaktadır.

Rusya ve Çin ekonomik çıkarları için birbirleriyle daha da yakınlaşırken diğer Orta Asya ülkeleri de sahip oldukları yeraltı kaynaklarını korumak, geliştirmek ve bunların üretimini yaparak dünya pazarlarına güvenli bir biçimde ulaştırılmasını sağlamak amacındadırlar.

Rusya’nın beklentisi, eski SSCB hinterlandına yeniden Hegemon güç olabilmektir. Orta Asya’nın zengin kaynaklarından istifade edip de facto denetimini ele geçirme isteği, Rusya nazarında Şanghay işbirliğini oldukça önemli kılmaktadır. Özellikle Orta Asya ile Rusya'nın müşterek tarihi, Orta Asya egemenliği için Rusya'ya avantaj ve haklılık sağlamaktadır.

Çin'e gelince, Ekonomisinde yaşadığı muazzam büyüme oranlarına paralel olarak enerji kaynaklarına olan ihtiyacının gün geçtikçe artması ve Orta Asya’nın tam anlamıyla bir enerji merkezi olması Çin’inde bu coğrafyada hegemon güç olma amacını pekiştirmektedir.

Şanghay işbirliğinin geleceğinde özellikle Çin ile Rusya’nın ilişkilerinin belirleyici olacağı aşikârdır. kuruluşunun ve örgütsel yapısının henüz yeni olması, örgütün geleceğine ilişkin en büyük dezavantajdır.

Şanghay Afganistan, Keşmir, Kore yarımadası gibi uluslararası kriz bölgelerinin çevrelediği, Fergana Vadisi ve Doğu Türkistan gibi iç sorunların yaşandığı, ayrıca İran, Pakistan ve Hindistan gibi sorunlu alanlarla çevrili bir coğrafyada faaliyet göstermektedir. Afganistan, İran, Pakistan ve Hindistan’ın Şanghay’ın beş gözlemci devletinden dördü olduğu düşünüldüğünde, elde edilecek bir barış ortamının, Asya’nın büyük bölümünü kapsar nitelikte olacağı ortadadır.

Gözlemci üyeleri olan Afganistan, İran, Moğolistan, Hindistan ve Pakistan ile birlikte dünya nüfusunun yarısını, 38 milyon km2 yüzölçümü ile de Avrasya’nın yüzde yetmiş beşini kapsamaktadır.

Birlik, dünyada nükleer silaha sahip ülkelerin de neredeyse yarısını (RF, Çin, Hindistan, Pakistan) bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca üyeler ve gözlemci üyeler göz önünde bulundurulduğunda dünyanın en büyük ordusu da yine birliğin bünyesinde yer almakta ve örgüt zengin yer altı/üstü kaynakları, belirli düzeyde teknoloji ve nitelikli insan gücü gibi unsurlarıyla üye ve gözlemci üyelerin birbirlerini tamamladığı bir yapı arz etmektedir.

Sonuç olarak; Birliğin küresel anlamda savunma ve güvenlik hesapları, ileride İkinci NATO olmaya yönelik bir alternatif olduğunu açık ve net gösterse de, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı bu olasılığı kısa ve orta vadede durdurmuş gibi gözüküyor.