Sandıktan yansıyan
Mahalli İdareler Seçimlerini geride bıraktık. Bu süreçte bir sıkıntı yaşamadan, halk iradesinin sandığa yansıması çok önemli. Bu vesileyle evvela kazanan adayları tebrik ediyorum. Tabi sandıktan çıkan sonuçların, KENDİ KERAMETLERİ olmadığını da hatırlatmak istiyorum. Öyle ki hiçbir pazarlık içerisine girmeyen ve ekonomik duruşunu bozmayan iktidara, seçmenin “SARI KART” gösterdiği ayan beyan ortada. En basitinden düşünürsek iktidar şayet diğerleri gibi bir pazarlık masası kursaydı, bu tablodan bir tık daha yukarıda olabilirdi. Yine emeklilere yapılacak zamlarla, mevcut durumun ortaya çıkması da imkansızdı. Yani özetle, iktidarın; Orta Vadeli Ekonomik Planın, önümüzdeki bir sene içerisinde enflasyonu düşüreceği ve alım gücünü KALICI ŞEKİLDE arttıracağı için, “KAYBETMEYİ GÖZE ALDIĞINI” söylemek mümkün. Bunun için de iktidarı ayrıca tebrik etmek lazımdır aslında. Yoksa sadece kazanmak arzusuyla hareket etselerdi, ülkenin yarınlarını tehlikeye atmaları işten bile olmayacaktı.
Bildiğiniz üzere bizlerde yazılarımızda, bu hususa dikkat çekmeye çalıştık bazı zamanlarda. Hatta Türkiye’nin Savunma Sanayi ve ekonomik oluşumunu tamamlaması için BİRAZ ZAMAN gerektiği, bu sağlandığında da “KÜRESEL BİR GÜÇ” olma yolunda hiçbir engelimizin kalmayacağından da defalarca bahsettik. Zaten “TAM BAĞIMSIZLIK” dediğimiz olgu da, yalnız bu biçimde elde edilebilirdi. Anlayacağınız yapılan güçlü ekonomik planın SEKTEYE UĞRAMASI halinde, bizlerin dönüşü çok zor badirelerle karşı karşıya kalabileceğini açıkça görmekteydik. Nitekim iktidar da popülist yaklaşımlar sergileyerek seçimini kazanmak yerine, yine bizlerin geleceğini düşünerek, KAYBETMEK PAHASINA bu maceraya atılmadı.
Fakat vatandaşın canına tak etmiş olacak ki, bunların ikinci plana itildiğini izledik bu dönem. Keza sandığa gitmeyen milyonlarca iktidar yanlısı seçmen, kısaca bu demektir. Elbette bunda yanlış aday tercihleri ve Sn. Erdoğan’ın verdiği rahatlıkla, hoyratça davranan bazı kişilerin de katkısı yok değil. Ama öyle ya da böyle, artık mahalli idarelerde yeni bir dönem var önümüzde. Muhalefet üstündeki yükü kaldırabilecek mi, hep birlikte göreceğiz. İşte tamda o yüzden muhalefet KAZANMIŞLIK SENDROMUNA girerek, bilindik tavırları olan hizmeti savsaklama ve millete tepeden bakma gafletine düşerse, DİBİ GÖRMELERİ şüphe kaldırmaz. Neticede iktidarın oyunun 2009’daki seçimlerde yüzde 38.5’e kadar düştüğü, 2011’de ki seçimlerdeyse yüzde 47’lere kadar çıktığı bir geçmiş olduğunu da unutmamak elzem.
Hülasa iktidarın önce içindeki “DADANMIŞLARDAN” kurtulup, “ADANMIŞLARLA” yola devam etmesi şart görünüyor. PARASI OLMASA dahi toplumla iç içe, Milli/Manevi davaya inanmış, Helal/Haram kavramını bilen ve gecesini gündüzüne katarak çabalayan SERDEN GEÇTİLERİ içinde çoğaltması da muhakkak. Bunun yanı sıra sandıkta verilen mesaj özelinde hayat pahalılığı, uçuk kiralar, enflasyon ve fahiş fiyat artışları noktasında, daha sert ve yoğun tedbirler alması gerektiği de aşikâr. Bu açıdan iktidarın vatandaşa hizmet götüreceğim diye metrolardan kentsel dönüşüme, arıtma tesislerinden yol çalışmalarına yatırım yapmak yerine, bunu asıl sorumlusu olan BELEDİYELERE BIRAKMASI düşünülebilir. Böylece Milletin kimin çalışıp, kimin çalışmadığı hususunda kanaat sahibi olacağı yadsınmamalıdır. Hem de iktidarın bu yatırımlara harcayacağı sermayeyi, halka yansıtmasının önünde de bir set kalmayacaktır. Gelinen aşamada “31 Mart’a dair dikkatimi başka neyin çektiğini” sorarsanız? K.Suriye’deki PKK/YPG’ lilerin sevinçlerini havai fişek gösterileriyle ispatlamasını ve içimizdeki sempatizanlarının APO posterleriyle sokağa dökülmesini söylenilirim elbette. Tabi İşgalci İsrail Dışişleri Bakanı’nın ve İslâm düşmanı Hollandalı siyasetçi Wilders'in, hemen kazanan iki Büyük Şehir Adayını kutlamasını da buna ilave edebilirim. Kaldı ki şahsen beni tebrik etseler, aynaya dönüp tekrar kendime bakacağımdan emin olabilirsiniz.