Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 May 2018

Sandık, seçim, sendika

Demokrasinin büyülü kutusu sandık. Sandık yalan söylemez. Seçim vaatleri havada uçuşuyor. Çiftçinin, esnafın, memurun gözü vaatlerde. Her şey sandıkta gizli.

Sendikalar zafer kazandığını ilan ediyor. Haklılar. Meydanlardan beri gelmeyen sendikacılar sonunda istediklerini seçime giderken almış durumdalar. Eylem üstüne eylem yapıyorlardı. Atamaları, adam kayırmaları, haksızlıkları sürekli gündemde tuttular. Eksik olmasın sendikacılarımız.

Bir sendika, her kurumun müdürünü kendi üyeleri arasından seçtirmeli. Bunu yapamıyorsa adaleti sağlamış olmaz. Öyle ya üyenizin biri müdür, diğerinin makamı yok. Bu adaletsizliktir. Bunu iyi bilen sendikacılar haklı olarak şöyle övünebilir: Kurum müdürlerinin, müdür yardımcılarının yüzde yüze yakını bizden! Harika bir sendikal başarıdır bu. Sendikacılık böyle bir şey!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3600 ek gösterge müjdesini verir vermez sendikal başarı olarak sunuldu bu açıklama. Kimse de bugün verilebilen müjde, neden yıllar önce verilmedi, diye sormuyor. Sendika mı aldı, hükümet mi verdi? Peki, 3600 ek gösterge ne zaman yürürlüğe girecek, kesin bir tarih verilebilir mi? Bu konuda da açıklama yapmak gerek.

Bizim ülkemizde sık sık sandığa gitmek lazım. Her şey, biz istemeden veriliyor. Hem sendikalar da yorulmaz. Sendikacılar emek sarf ediyor. Yedikleri gaz, yağmur, soğuk, uykusuz geceler var. Hem bu iş niye yapılır, anlamış değilim. İl il gece gündüz gez. Sendikanın kasasında para pul desen, tamtakır kuru bakır bir durum var. Hal böyle olunca gönlü yüce sendikacılarımız cebinden harcıyor. Yol, yemek, ulaşım, konaklama derken bir hayli fedakarlık yapılıyor. Kim bilir, çay simit ile idare ediyorlar belki de. Otelde bile kalamıyorlar. Bulunabilirse misafirhaneler var. Allah razı olsun bu güzel insanlardan.

Seçim, demokrasi ne güzel şey Allah'ım! İnsan havaya giriyor. Mutlu oluyorsunuz. Ankara'dan kalkan koca koca adamlar dağ bayır geziyor. Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere gidiyorlar. Halkın ayağına yani. İyi bir şey bu. Bağdaş kurup yer sofrasında ayran içmek. "Keşke ayran içirmesek de kahve içirsek. Kırk yıl hatrı kalır. Ayran içiyoruz, ayrı düşüyoruz." diyor köylü amcam. Haklı da aslında.

Seçim çalışmaları devam ediyor. Her kesimi ilgilendiren farklı konularda müjdeli haberler de basında yer alıyor. Af konusu bile gündemde. Kader mahku00fbmlarına af istiyoruz! Yargılamalarda adaletsizlik varmış. Bunu Bahçeli gündeme getirdi. Özellikle FETÖ'cü hakimlerin yargılamaları yeniden değerlendirilmeli, diyor Bahçeli. Haklı olabilir mi, olabilir bence. Gerçekten de böyle acı bir durum var. Dün hüküm veren hakim, bugün ihraç veya kendisi de tutuklu durumda. En çok da 15 Temmuz yargılamalarında bu durum var.

15 Temmuz ihanetinin hemen ardından yapılan tutuklama ve yargılamalar ile meslekten ihraç edilen, açıkta bekleyen, tutuklanan, mahku00fbmiyet alan, takipsizlik bekleyen o kadar çok insan var ki. Bu hızlı yargılama işlerinde görev almış ama sonrasında kendisi de FETÖ'den tutuklanan, ihraç edilen yargı mensuplarının kararlarını bir daha düşünmek gerekmez mi? Adamın kendisi FETÖ'cü ise verdiği hükmü nasıl okuyacağız? İlginç uygulamalar var. İhraç edilmiş ama hakkında hiçbir karar yok. Ne gözaltı ne tutuklamaya maruz kalmış. Madem gözaltı, tutuklama yok, neden ihraç edildi? Öyle ya ihraçsa suçu var demek olmuyor mu?

Bahçeli'yi dinlemek lazım sanki. Yargıdaki bu işleri açıklığa kavuşturmak lazım. Seçime giden Türkiye'de adaletsizlik, huzursuzluk olmasın! İşleri düzene koymak lazım. Yoksa hakkımızı söke söke alırız! Nasıl derseniz, sendikal eylemlerimize bakın derim. Çok yaşasın sendikalar, iyi varsınız! İyi ki sandık var!