SANAYİDE ÇARKLAR HIZLANDI
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi Aralık ayında Kasım 2015'e göre yüzde 0,8 büyüdü.
Sanayinin alt sektörlerinden madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3,1, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,5 ve elektrik, gaz, buhar üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 2,4 arttı.
Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,5 artış gösterdi.
Büyümenin en önemli öncü göstergesi kabul edilen sanayi üretimindeki bu hızlı büyüme, Orta Vadeli Program'da(OVP) 2015 yılı için öngörülen yüzde 4'lük büyüme hedefinin yakalanabileceğine dair umutları güçlendirdi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da, arındırılmamış verilerle üretim artışının son çeyrekte yüzde 7,6 olduğunu belirterek, "Büyümeye arındırılmamış rakamların yön verdiğini düşünürsek bu rakam 2015'in son çeyreğinde güçlü bir büyümeye işaret ediyor" dedi, böylece 2015 büyüme hedefinin tutacağını zımnen de olsa teyit etti.
Üretim artışını ifade eden büyüme en temel makro ekonomik göstergelerden biridir.
Küresel ekonomide yaşanan zor şartlara ve jeopolitik risklere rağmen Türkiye'nin yüzde 4 büyümesi başarılı görülebilir ise de potansiyelimizin altındadır.
Geçtiğimiz Ekim ayında açıklanan OVP'de 2016 için yüzde 4,5, 2017 ve 2018 için yüzde 5 olarak öngörülen büyüme rakamları da son derece mütevazıdır.
Açık gizli 5 milyon işsizler ordusunu eritebilmek ve 2023 hedeflerine ulaşmak için en az yüzde 6 seviyesine çıkmak gerekir.
2010 ve 2011 yıllarında yüzde 9,2 ve yüzde 8,8 büyüme gerçekleştiren ülkemiz yeniden atağa kalkmalıdır.
2011 yılında milli gelirin yüzde 10'una yaklaşan cari açığı küçültmek için frene basılarak yavaşlatılan büyüme, eğitim, hukuk, bürokrasi gibi alanlarda yapısal reformların hayata geçirilmesiyle hızlandırılabilir.
Büyümeyi destekleyecek olan kalemlerin başında ihracat gelmektedir.
Ne var ki bir yıldır düşen ihracatın büyümeye pozitif etkisi olmamaktadır.
Ocak 2016'da da ihracatın yüzde 14 oranında azalması düşündürücü.
Yıllık ihracat da 157 milyar dolardan 143 milyar 635 milyon dolara geriledi.
OVP'de 2016 hedefi 155,5 milyar dolar.
2014'ün bile gerisinde olan bu hedefin tutması için bütün imkanlar seferber edilmelidir.
İç tüketime dayalı büyüme sağlıklı değildir.
Hele dışa bağımlı bir üretim modelinde cari açığı tetikler.
O yüzden ihracata odaklanılmalıdır.
Bu arada enflasyon için de bir parantez açalım.
Enflasyonun yüksek olduğu bir ülkede rekabet gücü zayıfladığından ihracat zorlaşır.
Ülkemiz dünyada enflasyonu en yüksek ülkelerin başında gelmektedir.
Bu durum bütün makro dengeleri bozduğu gibi ihracatımızı da olumsuz etkilemektedir.
TL'nin son dönemde değer kaybetmesi ihracat için bir avantaj ise de enflasyon bu avantajı ortadan kaldırmaktadır
Toparlarsak, Türkiye yüzde 4 büyüme hedefi ile yetinmemeli, ihracat destekli daha yüksek büyüme hızlarına ulaşmak için yapısal reformları harekete geçirmelidir.