Dolar (USD)
35.50
Euro (EUR)
36.58
Gram Altın
3052.96
BIST 100
9715.86
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ocak 2025

Sanatın Karanlık Perdesi

Sanat, hayal gücünün ve estetiğin saf bir alanı olarak bilinir. Ancak, perde arkasında dönen karanlık oyunlar, sanatçının emeğini adeta bir pazarlık unsuru haline getiriyor. Son günlerde Türkiye'de sanat dünyasını sarsan skandallar, perde arkasındaki kirli gerçekleri yeniden gözler önüne serdi. Adı önemli olmayan bir menajerin, temsil ettiği sanatçıları sömürü düzenine dahil ettiği, sosyal medyada yayılan bilgilerle ortaya çıktı. Daha kötüsü ise pek çok ismin bu çarkın içinde zorunlu olarak yer alması.

Bu olaylar zinciri, sadece dizi oyuncularını değil, bazı ünlü şarkıcı ve türkücüleri de derinden etkiledi. Özellikle tanınmış sanatçıların sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalar, menajerlerin etik dışı davranışlarına ve bu kirli düzenin boyutlarına dikkat çekti. Oyunculuk alanında faaliyet gösteren bazı menajerler ve cast ajansı sahipleriyle ilgili ‘tekelleşme’ iddiası üzerine harekete geçen Rekabet Kurumu, 21 şirket hakkında soruşturma başlattı.

Kamuoyunun gündemine oturan bu tartışmalar, adı geçen menajer hakkında yeni iddiaları da beraberinde getirdi. Yıllardır pek çok tanınmış ismi temsil ettiği bilinen bu kişi, sanatçıların hem maddi hem de manevi anlamda zor duruma düşmesine neden olan bir sistem kurmakla suçlanıyor.

Şahsen, sanatın temiz ve menajerliğin sanatçının yol arkadaşı olması gerektiğine inanıyorum. Ancak yaşananlar, tam tersini gösteriyor. Bu meslek nasıl oldu da sanatçıyı destekleyen değil, sömüren bir yapıya dönüştü?

Menajerlik, temelinde sanatçının kariyerini planlayan ve onu hak ettiği yere taşımayı hedefleyen bir meslek. Ancak Türkiye'de bu iş, zamanla rayından çıkmış gibi görünüyor. Bazı menajerler, sanatçının başarısına katkıda bulunmaktan çok, onun sırtına yük bindiren birer ‘patron’ haline gelmişler. Yani, sistemin kendisi problemli. Bir sanatçının, menajerine maddi kazancının kontrolünü tamamen bırakması, etik dışı davranışların önünü açıyor. Hesap verilebilirlik yok, denetim mekanizması yok. Sanatçılar, bağımsızlıklarını koruyamayacak kadar sistemin baskısı altında kalıyor.

Elbette bu sorun sadece Türkiye'ye özgü değil. Hollywood gibi dünyanın en önemli sanat merkezlerinde de benzer durumlar yaşandı. 1990 ve 2000’li yıllarda yapımcılığını üstlendiği filmlerle öne çıkan Harvey Weinstein hakkındaki skandallar, sanatçıların ve menajerlerin nasıl bir gücün etkisi altında olduğunu gözler önüne sermişti.

Bu sorunların çözümü için şeffaflık ve denetlenebilirlik ilk adım olmalıdır. Menajerlik mesleği belli standartlara oturtulmalı ve her önüne gelenin 'ben menajerim' diyerek bu sektöre girmesi engellenmelidir.

Yaşanan olumsuzluklar, sanat dünyası için belki de bir uyanış fırsatı olabilir. Sanatçılar, camia ve kamuoyu bir araya gelirse, sanat dünyasını temiz tutmak mümkün olabilir. Ancak bu, ciddi bir toplumsal bilinç ve devletin sorumluluk almasıyla sağlanabilir. Kirlenmemesi gereken alan olan sanatı koruyamazsak, sadece sanatçıları değil, sanatın kendisini de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz.