Sanatçılarımız
Nasipsizlerden oluşan küçük bir grup, Afrin'de destan yazan kahraman Mehmetçiklerimiz için Hatay sınırında düzenlenen moral seyahatine bozuldu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar ve Genelkurmay Başkanımızla birlikte geziye katılan sanatçılara terbiyesizce saldırdılar, ancak büyük tepki gördüler. Halbuki oraya gitmek isteyip de gidemeyen binlerce sanatçımız daha var. Aziz milletimizin toplu yüreği, o yiğit Mehmetçiklerle beraber attı. Ama bir güruh var ki, zaferlerimize ve destanlarımıza bile düşman! Türkiye'nin gelişmesine tahammül edemiyorlar. Başta Esat Kabaklı olmak üzere, askerimizi yalnız bırakmayan cesur sanatçılarımızı seviyoruz. Bundan sonra da onları alkışlayacağız. Bu devlet-millet bütünlüğünü, bu bayrak-ezan sevgisini hiç kimse gölgeleyemeyecek. Madem ki söze 'sanatçılar'dan girdik, öyleyse sanat dünyasındaki yeni müspet gelişmeleri de hatırlayalım:
Son zamanlarda kültür sanat alanında büyük ilerlemeler var. Başta Ayasofya'da olmak üzere bir çok mekanda büyük sergiler açıldı. Fetih yıldönümünü şimdiden karşılayan güzellikler sergileniyor. Geleneğe yaslanan klasik Türk İslam sanatlarımıza alaka çok. İnşallah bu hayırlı rüzgar hep esecek. Geçmişte yok edilmek istenen sanatlarımız şükürler olsun ki altın çağını yaşıyor.
Yeni vakıflar, dernekler kuruluyor. Bir çoğu vatanperver ve dinamik kadrolar tarafından hayata geçiriliyor. İhtiyaç duyulan ve beklenen hizmetler yapılıyor, topluma dinamizm kazandırılıyor. Medeniyet odaklı, kültür sanat ağırlıklı bu vakıflar, geleceğe dair ümidimizi artırıyor. Bazı eski vakıflardaki 'metal yorgunluk', bu yeni kuruluşların sahaya çıkmasıyla sona eriyor. Kültürde ve sanatta tatlı, anlamlı ve gerekli bir yarış var. Herkes üzerine düşeni yapıyor.
Önceki akşam Sultanahmet Sultan Köşesi'nde fikir ziyafetine davetliydik. Konuşmacımız, dava ve ideal adamı Yaşar Karayel Beyefendiydi. TBMM'de, MTTB'de ve bir çok kurumda cansiperane hizmet etmiş bir 'vakıf adam'. Bize ecdadımızı, vakıflarımızı, mazinin günümüze yansıyan güzelliklerini anlattı. Seçkin bir davetli topluluğu büyük bir dikkatle "Babıali Enderun Sohbeti"ni takip etti. Duygulandık, hüzünlendik, zaman zaman tebessüm ettik. Ama herkes bu toplantıdan istifade ederek ayrıldı. "Vakıf Medeniyeti"mizin bizi nasıl asırlarca ayakta tuttuğunu dinleyip hoşnut olduk. Bu tarihin, toprağın, bayrağın ve mübarek ülkemizin sevdalısı olan insanlarla bir arada olmak çok güzeldi.
İçlerindeki karanlığı ve karamsarlığı güzel yurdumuza yaymaya çalışanlara inat iyilikleri ve güzellikleri paylaşmak zorundayız. İçerideki ihanet örgütleri ve dışarıdaki düşmanlar saldırdıkça Türkiye büyüyor. PKK, DAEŞ ve FETÖ'yü çökerten şanlı ordumuz, Suriye ve Irak sınırında büyük zaferler elde ediyor. Bu arada kültürel gelişmeler artarak devam ediyor. Gün geçmiyor ki Türkiye'mizin herhangi bir köşesinde bir kitap fuarı açılmasın. Bu şölenleri gençlik görüyor, halk yaşıyor. Fuarlardan bahsederken kitaplardan da söz etmeli. İşte Ötüken Neşriyatı'ndan son çıkan bazı kitaplar: Mitolojiden Tarihe Seçme Hikayeler (Hüseyin Özdemir), Çarşamba Karısı Cinayetleri (Metin Savaş), Nerrantsula (Panait Istrati, çeviri: Belma Aksun), Hikayeler (Atsız), Rus Çarlığı ve Türkler (İlyas Topsakal). Ve Prof. Dr. H. Ömer Özden'in eseri, Yahya Kemal Tarihin Estetik Yankısı. Kitap üç bölümden oluşuyor: "Kendini Arayan Adam", "Estetiğin Şiire Aksedişi" ve "Malazgirt'ten Vatana Tarihin İzinde". Başlıklar, muhtevayı aksettiriyor. Dikkatle okunması gereken, Yahya Kemal'in dünyasına yeni, orijinal bakış açısı getiren, emek mahsulü kıymettar bir eser. İthaf yazısını çok sevdim. Yazarımız şöyle diyor: "Türk tarihinin her döneminde Devletimizin bekası için çalışan devlet adamlarımızın, geçmişten bugüne bu eşsiz güzellik ve değerldeki vatanımızı bizlere emanet etmek için gazi olan ve canlarını seve seve feda eden bütün şehitlerimizin aziz hatıralarına ithaf olunur."