Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Haziran 2016

Sanatçı ve müsveddesi

Bir duygunun, tasarının ya da güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü ya da bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün beceridir sanat. Sanat belli bir uygarlığın anlayış ve beğeni ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatımdır.

Sanatı da sanatçıyı da doğuran toplumdur. Toplum olmasaydı sanatta sanatçı da olmazdı. Hal böyle iken toplumun bir parçası olan sanatçı kendini var eden toplum için sanat üretmelidir. Sanat, toplum için olmalıdır. Nasıl ki, "bilim için bilim", "felsefe için felsefe" olmazsa, "sanat için sanat" da olmaz. Dünyada her şey insanlar için vardır. Sanat, topluma ve insanlığa faydalı olursa bir değeri olur. Topluma hizmet etmeyen, insanlara faydası olmayan bir sanatın ne değeri olabilir ki? İçinde yaşadığı toplumun değer yargılarını hiçe sayan ve onlara hakaret eden sanat ve sanatçının kendisi ve ortaya koyduğu ancak müsvedde olur.

Ülkemizde her alanda oluşan halktan kopuk yapılanmalar gibi sanatçıların bazıları da şahıslarını fildişi kulelerde görüp, kendilerini belirli seviyelere çıkaran vatandaşı aşağılama densizliğine düşmüştür. Devletin ve milletin maddi ve manevi imkanlarını kullanıp kendilerine imtiyazlı alanlar kurmuş ve o alanları milletin değerlerine hakaret için kullanmışlardır. Haksız olarak elde ettikleri imtiyazları ellerinden gitmeye başlayınca da bütün saldırı unsurlarını devreye sokmuş akabinde tahkire başlamışlardır.

Seçimlerin ardından elli yıl öncesinde kalmış, günümüzde halkın itibar etmediği siyasi görüşleri iktidar olamadı diye ekranlardan millete aptal diyen sözde sanatçılar gördük.

Vücudundan çıkan ifrazatın resmini yaparak bunu sanat diye topluma yutturmaya çalışan zavallılar gördük.

Devletin ve milletin vergileriyle yurt dışında eğitim görüp, ülkesine döndüğünde milletinin bütün değerleriyle dalga geçen ve ürettiği şeyin ne anlam taşıdığını kendisi bile kavrayamayan ve savunamayan aklı evvel sözde ressamlar gördük.

Oluşturduğu kast sisteminin içine kendi gibi düşünmeyen hiç kimseyi sokmayan ve al gülüm ver gülüm anlayışıyla milletin paralarını çarçur eden yobazlar gördük.

Kendi medeniyetinden bihaber dünyaya emperyalist anlayışla kan kusturan haçlı zihniyetini ekranlarda ve sahnelerde sergilemeyi maharet sanan halk düşmanı sözde halkçılar gördük.

Seçilmiş hükümetleri darbelerle alaşağı etmek için hainlerin ipine sarılarak ortalığı savaş alanlarına çevirenlerin önünde boy gösteren ve sıkışınca dönekler misali güya dönen geri kafalı geziciler gördük.

Kendi dar çerçevesini aşamayıp dünyaya örnek olacak eserler üretemezken, küçük küçük dağları ben yarattım havasıyla ortalıklarda dolaşan, taklitçilik ruhundan kurtulamamış ufku dar insanları gördük.

Dini ve devleti uğruna göz kırpmadan canını feda eden asil insanları yetiştiren anneleri, babaları, inancından dolayı başını örten bacıları cahil diye nitelendirip, kendi oyunu onların oyundan üstün gören ve hatta onları oy kullanmaya bile ehliyetli görmeyen ruh fukarası sahtekarlar gördük

Hulasa her iki sözünden birisi küfür ve hakaret olan, midesini doldurmaktan beynini doldurmaya zamanı olmayan, yeniliklere ve gelişmelere gözü ve beyni kapalı gericiler gördük.

En mahrem yerlerini göstermenin dışında hiçbir becerisi olmayan ve bunu sanat zanneden zavallılar gibi sanatçı diye ekranlarda boy gösteren daha nice hayasızlar, kalleşler, hainler, dinsizler, terör destekçileri gördükte gördük.

Millet adına güzel şeyler ortaya koyan sanatçılarımız baş tacıdır tabi ki. Şiirden resme, spordan tiyatroya yüzlerce sanatçımız maharetlerini vatanı ve milleti adına ortaya koymaktadır elbette. Sözüyle ve sazıyla, kalemiyle ve kelamıyla, ruhuyla ve onuruyla, inancıyla ve saygısıyla sevilen ve takdir edilen üretici birçok sanatçımızı takdir etmemek mümkün mü? Kastettiklerim işiyle değil de çişiyle sanatçı olmaya çalışanlardır. Bu tiplere değer veren idarecilerimiz de ayrı bir yazı konusudur.

"Beni sizler yarattınız" diyerek alkış aldığı halkı televizyon ekranlarında hor gören zevat, ülkeye ve sanata ihanetten başka ne getirebilir ki? Bu halkın içinden, bu halkın teveccühleriyle doğmuş ve kısa zamanda yine bu halkın destekleriyle belli bir yere gelmiş, adına sanatçı denenlerin o konuma geldikten sonra bu milletin kendine ve değerlerine hakaret etmesi nasıl bir tezattır acaba.

Üretmeden tüketen sözde sanatçıların, reyting uğruna her türlü taklayı atan programcıların programlarında boy gösterip, sanatlarıyla ulaşamadıkları zirveye zırvalamalarıyla çıkacaklarını zannediyorlar. Çabaları sanat değil, devam ettiremedikleri statükolarının yıkılmasıdır tek korkuları.