Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2959.07
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Sanat zihniyeti nerede gelişmez?

Sanat, insanın kendisinde ve doğada güzelliği keşfetmesi yaşaması ve yaratması faaliyetidir. Güzelliğin kaynağı doğa ve insandır. Doğayı ve insanlığı kirleten, karartan ve katılaştıran insanların ve toplulukların sanatla, güzellikle ve gerçeklikle bir ilgileri yoktur. Kendi kimliklerinin, kültürlerinin ve kalıplarının kerameti menkul bir şekilde doğru, iyi ve güzel olduğunu sanan insanların, en güzel sanat tecrübesine sahip oldukları şeklinde bir vehim içinde olmaları, aslında kendilerinde sanata dair bir duygu, düşünce, tecrübe ve zihniyet yokluğunu göstermektedir.

İnsanı aşan insanüstü kalıblar, kaynaklar ve kabuller, gerçeklik olmadıkları gibi, güzellik de değillerdir. İnsanüstü nitelikte kurgulanan kalıblar, kurgular ve kabuller, aslında dünyada sayısız çirkinliğin, kirliliğin ve karanlığın oluşumuna kaynaklık etmektedirler. Sanat, insani ve doğal gerçekliğin ve güzelliğin insan tarafından insan eliyle yaratılması ve yaşanması tecrübesidir. Sanat, insani ve doğal gerçekliğin yeniden yapılması, yaşanması ve yaşatılmasıdır. İnsanın duyusal, duygusal, düşünsel ve düşsel boyutları dahilinde insanın ve doğanın derinliğinin tecrübe edilmesinin önemli imkanlarından biri sanattır.

Gerçekliği ve güzelliği konuşma ve söz olarak ifade etme gereği duymadan, felsefeyi ve bilimi gereksiz görerek sadece kendini dinletmenin yeterli bir güzellik olduğunu sanan doğmatik, otoriter ve kapalı anlayışlar ve kuruntular, sanat değildir. Doğmalar, düşünceleri geliştirmediği gibi düşleri de geliştirmezler. Kuru, katı ve kaba doğmaların asıl amacı, hayat ağacını kurutmaktır. Doğmalar, aslında duyguların, düşüncelerin ve düşlerin mezarlığıdır. Sanat, her türlü doğmadan, dayatmadan, kalıbtan kendini özgürleştirdikçe gelişir, çeşitlenir ve bireyin bir ürünü olarak ortaya çıkar.

Sanatın yapıcısı, özgür ve duyarlı bireydir. İnsanlık ve doğa karşısında duyarlı, duygulu ve düşünen bireyler, bir güzel tasavvuruna ve stiline sahip olurlar. Birey olmadan ve olunmadan kolektif olarak sanatı yaşamak ve yapmak değildir. Sanat, felsefe ve bilim, sürü, güruh ve kalabalık işi değildir. Kendisine ait bir güzellik stiline sahip olabilenler ve güzellik konusunda kendilerinin belirleyici ve yapıcı olduğunu idrak eden bireyler, sanatı tecrübe edebilirler ve yapabilirler. Birey olarak insanın ve doğanın güzel olduğunu ve güzeli sevdiğini idrak eden bireyler, sanatın yapıcısı, yaşatıcısı ve yaşayıcısıdırlar. Sanat, güzelliği yapmaya cüret ve cesaret edenlerin tecrübesidir.

Duyguların, düşüncelerin ve düşlerin susturulduğu, silikleştirildiği ve silindiği yerlerde sanat gelişmez. Sanat, suskunluk, siliklik ve silinme değildir. Susmanın ve kabul etmenin dayatıldığı, sadece dinlenileni körü körüne benimsemenin öğretildiği yerlerde sanat olmadığı gibi, birey de yoktur. Bir eseri müziksel tonda okumak, o eseri doğru, güzel, iyi, üstün ve yeterli hale getirmemektedir. Sanat, insana ve doğaya ait her şeyin sahici bir duygu, düşünce ve düş faaliyetiyle ve emeğiyle anlaşılması, düşünülmesi, tartışılması, sorgulanması ve ifade edilmesidir. İnsanı ve doğayı sahiden görebilenler, sanat yapabilirler. İnsanın ve doğanın dışındaki yanılsamaları görmüş gibi yaparak sanat yapmak mümkün değildir. Bilim, felsefe ve ahlak alanında insanlığa hiçbir katkısı olmamış kültürler, sanat alanında da insanlık tecrübesine hiçbir şey katmamışlardır. Müziksel makamlarla bir eseri okumak, bir eseri güzelleştirmediği gibi, bir dilin sanatsal yeterliliğini de ortaya koymaz. Sadece makam ve müziğin, bir eserin ve dilin eşsiz bir güzellik ve doğruluk kaynağı olduğunun delili olduğunu vehmetmenin özgür bir sanat zihniyetiyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Sanat, insanlığa ve doğaya ait şeylerin, şeffaf, berrak ve hissedilir hale getirilmesidir. İnsan ve doğa ötesi ve üstü olan hiçbir kurguyu, sanat şeffaf hale getiremez. Sanat, hümanizm ve natüralizmdir. Hayatı zenginleştirmek ve güçlendirmek yerine hayatı zayıflatmayı ve yıkmayı kendilerine amaç edinenlerin en nefret ettiği şey, sanattır. Sanat, hayat ağacının meyvelerini özgürce yemek ve hayat ağacını sürekli olarak canlı tutma çabasıdır. Hayat ağacını değişik yollarla, kalıblarla, kaynaklarla, katılıklarla, kapalılıklarla ve kirliliklerle kurutmaya çalışanların olduğu bir yerde, sanat gelişmez. Hayat ağacını kurutmayı kendilerine en önemli amaç ve öncelik edinenler, sanatı da kuruturlar.