Sanat, yeni insan, yeni hayat
Sanat, hayata dair her şeyi özgün bir biçimde ve muhtevada yeniden kurgulama çabasıdır. Sanatın hayatı ve tabiatı süreklilik içinde yeniden kurgulaması, insan üzerinde derin etkiler bırakır. İnsan, sanat eserlerine baktığında hep yeniyi, kendisini sarsacak bir şeyler arar. Picasso’nu Guernica tablosu hepimizi sarsmaya devam ediyor. Mozart ve Beethoven’in besteleri hayranlıkla dinleniyor. Van Googh’un tablolarına her seferinde hayranlıkla bakmaya devam ediyoruz. Shakespeare’in Sone’leri, Hayyam’ın Dörtlükleri hâla ruh dünyamıza ilham olmaya devam ediyor.
Sanat, edebiyat ve müzik, sınırlar içinde yürütülen faaliyetler
değildirler. Sanatın hapishaneleri yoktur. Sanatın sınırları yoktur. Sanat,
bütün yapıları yeniden kurgulayarak, inşa ederek kendisini sınırlara mahkum
etmez. Sanat, sınırları yıkarak insanın kendisini genişletmesi, ferahlatması ve
özgürleştirmesi faaliyetidir. Sanat, sürekli olarak yeni olanı amaçlar. Yeni
düşünceler, yeni duygular, yeni fikirler, yeni ilişkiler, yeni davranışlar, hep
sanatın hayatımıza katmak istediği değerlerdir. Sanat, donuk bir sektör,
siyaset veya statüko değildir. Sanat, yeni hayattır, yeni insandır.
Sanat, insan ve toplum hayatındaki olumsuzlukları ve olumlulukları,
korkunç ve karanlık gerçekleri dile getiren bir imajinasyonla önümüze koyar.
Sanatın, insanın ve toplumun karanlık tarafını yansıtıcı bir şekilde ortaya
koyması, çoğu zaman rahatsızlık oluşturur. Albert Camus, “Dünya aydınlık
olsaydı, sanat olmazdı” der. Sanat, dünyanın ve insanların ilkel, yıkıcı, kirli,
karanlık ve hatta kanlı taraflarını ortaya koymak için vardır. Sanat, rahatsız
edicidir. Sanat eserleri, değişmez kabullerimizi değiştirtebilir, sarsılmaz
denilen ilişkilerimizi sarsabilir. Sanat, bizi rahatsız ettiğinde sanat eserini
suçlamak gibi bir yanlışa düşmemeliyiz. Sanat eserinin amacı, bizim kendimize
dönüşümüzü sağlayarak kendimizle sahici anlamda bir yüzleşmeyi, hesaplaşmayı ve
olgunlaşmayı gerçekleştirmeyi sağlamaktır. Sanat sayesinde çocuksuluktan kurtulabiliriz.
Çocuksu nitelikteki duygularımızı, düşüncelerimizi, inançlarımızı ve
ilişkilerimizi sanat sayesinde yeniden ele alabilir, akıl, düş ve düşünce
açısından olgun bir birey haline gelebiliriz.
Bir sanat eseri, hayatı yorumlar ve eleştirir. Hayatın
felsefi, metafizik, mitolojik, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve tarihsel
başta olmak üzere bütün boyutları üzerinde özgürce ve eleştirel olarak düşünceler
ve yorumlar ortaya konabilir. Eleştiri olmadan hayatın, tabiatın ve insanın
yorumlanması ve açıklanması mümkün değildir. Sanat, hayatı sadece yüzeysel
olarak açıklamaz. Sanat, kişinin içinde bulunduğu ruh dünyası ışığında hayatın
yorumlanması, açıklanması ve eleştirilmesidir. Sanat, beş duyu organlarının ötesinde
ruhun hayatı yakalaması ve aşmasıdır. Hayatı yakalayan ruh ışığında sanat,
hayata, tabiata ve insana yoğunlaşır, eleştirir ve aydınlatır. Sanat sayesinde
insana ve tabiata dair hiçbir şey karanlıkta kalmaz. Sanat, karanlıkları
aydınlığa çıkarır.
Sanat, geçmişi kutsama veya statükoyu meşrulaştırma aracı
değildir. Sanat, insanı geleceğe yöneltir ve ona geleceğe yönelmesini sağlayan
ufuklar açar. Sanat eserleri, cansız heykeller, resimler veya kitaplar demek
değildir. Sanat, canlı olan insanla ilgilidir. Sanat, yaşayan insanlara sürekli
olarak her konuda mesajlar verir. Sanat, insanın kendini geliştirmesi ve
olgunlaştırması için kişinin hayatı farklı gözlerle idrak etmesini sağlayan
önemli bir tecrübedir. Hayatın akıl, adalet, özgürlük ve barış değerleri
çerçevesi içerisinde ilerlemesini sağlamaya çalışan sanat, kişinin kendisinin
ve toplumun karanlık tarafıyla yüzleşerek kendisini gerçekleştirmesinin ve olgunlaştırmasını
sağlamak için vardır.
Sanat, hayatta olup bitenleri olduğu gibi aktarmaz. Sanat,
hayatta olup bitenleri olduğundan farklı bir şekilde kurgulayarak hayata farklı
bakmamızı sağlar. Sanatın hayatta olup bitenleri yeniden inşa etmesi, aslında yeni
bir gerçekliğin, yani bir hayatın mümkün olduğunu bize fark ettirmek içindir.
Sanat, yaşamın bile sınırlarına hapsedilemeyecek bir faaliyettir. Sanat,
hayatın sınırlarını aşarak yeni hayatlar yaşama arayışıdır. Yaşadıklarımızı,
inandıklarımızı, düşündüklerimizi ve ilişkilerimizi basit ve yüzeysel bir
şekilde anlatan eserler, sahici anlamda sanat olarak nitelenmeyi hak
etmemektedir. Sanatın bizi sarsması, yeni hayatlara kanatlandırması için onun
hayatı ve statükoyu aşması gerekmektedir.