Sanat ve cehalet
Doğruyu, iyiyi ve güzeli akletme, arama, anlama, hissetme ve yaşama arzusunda ve tutkusunda olan bireyler, sanat, felsefe, bilim, müzik, edebiyat, resim, eleştirel düşünce alanlarında sürekli olarak kendilerini geliştirmeye, olgunlaştırmaya ve değiştirmeye çalışırlar. Cehalet, iyinin, doğrunun ve güzelin akledilmesine, anlaşılmasına, anlamlandırılmasına ve arayışına karşıdır. Cehalet, iyiye, doğruya ve güzele zaten sahip olduğuna, iyinin, doğrunun ve güzelin kendi tekelinde olduğu şeklinde bir yanılsamaya sahip olduğundan dolayı, medeniyetin ürettiği bütün bilim, sanat, felsefe ve edebiyat aktivitelerine karşıdır. Cehaletin ortadan kaldırmak istediği şey, sanatıyla, felsefesiyle ve bilimiyle bütün medeniyet ve insanlıktır. Cehaletin olduğu yerde medeniyetin gelişmesi, bilimin, sanatın ve felsefenin yapılması mümkün değildir.
Cehalet,
sürekli olarak faal olan bir durumdur.
Cehalet, bir yerde billimin, sanatın,
edebiyatın, felsefenin yapılmaması için
sürekli faaldir ve faaliyet halindedir. Cehalet, kasıtlı bir planın tasarlanmış
aktif bir unsurudur.Faal olan cehalet,
sanatı ahlaksızlıkla suçlayarak onun etkisizleştirilmesini ve kökünde
kurutulmasını hedefler. Hiçbir cehalet
faaliyeti tesadüf değildir. Cehaletin
nihai amacı, sanatı küstürüp onu yok olmaya zorlamaktır. Sanat,
çok nazlı ve kırılgan bir çiçek gibidir. Sanat kendisine değer verilmeyen yeri
terk eder ve bir daha da oraya uğramaz.
Cehaletin kabalığına ve barbarlığına, hiçbir sanat ürünü ve faaliyeti
dayanamaz. Cehaletin ürünü olan zihniyetlerin olduğu yerde sanat adına
hiçbir şey yoktur. Cehalet, hayatı
çölleştirirken sanat ise hayatı
renklendirmekte, çeşitlendirmekte ve yeniden yaratmaktadır.
Cehalet,
görmemeyi, bilmemeyi, duymamayı,
anlamamayı, düşlememeyi, düşünmemeyi ve aramamayı kapsamaktadır. Sanat, cehaletin zıddına olan her şeyi yaptırmak ister. Sanat
göstermek ister. Sanatçı, yaptığı eseri insanların görmesini ister. Sanat, insanlara hayatı ve doğayı bütün durumlarıyla göstermek ister. Sanat,
insanların görmelerini, düşünmelerini, duymalarını, düşlemelerini, anlamalarını
ister. Cehaletin ise insanlara gösterceği bir şey yoktur. Cehalet,
insanların olmayan şeylere, yanılgılara,
yanılsamalara ve yalanlara mutlak doğru olarak inanmalarını ister. Cehalet,
insanlardan, olmayan bir şeyi onu görüyormuşçasına ona
bağımlı olmalarını ve itaat etmelerini ister. Cehalet, sanat ürünlerini insanların görmesini istemediğinden dolayı onları karartır.Sanat,
aydınlatır. Cehalet, karartır.
Cehalet,
akla, düşünceye, eleştiriye ve araştırmaya dayanmaz. Bütün cehalet
mühendislikleri ve kurguları, bilinmez ve görünmez olarak varolduğu iddia
edilen güçlere dayanır. Cehalet, aslında illüzyondur. Cehaletin dayandığı
görünmez ve bilinmez güçlerin hiçbir
gerçekliği yoktur. Cehaleti toptan inkar etme gerekliliği olduğu gibi, onun
dayandığını iddia ettiği görünmez ve
bilinmez güçleri de inkar etmek lazımdır. Sanat, hiçbir şekilde insanı görünmez ve bilinmez güçlere inanmaya
çağırmaz. Sanat, hayata ve doğaya dair
varolan her şeyi, bütün renkliliği
ve çeşitliliği içinde yeniden
kurgulayarak önümüze koymaya çalışır.
Cehalet, ortada
temel sorunlar olduğu gerçeğini
inkar eder. Cehaletin amacı, insanların
temel sorunların varlığından habersiz olarak veya sorunları görmeyerek
yaşamalarını sağlamaktır. Sanat, insanda ve doğada varolan temel sorunlardan insanları haberdar eder. Bir sanat
eserini gören birey,
toplumda yaşanan yoksulluktan,
sığlıktan, sefaletten, çürümeden, yapaylıktan, iktidar uğruna yapılan
barbarlıklardan, kaostan, ve anormalliklerden haberdar olabilir. Cehalet, erdem değil,
rezlliktir, Cehalet, saadet değil, dalalettir. Cehalet, gaflete ve dalalete
düşürür. Sanat, saadettir. Sanat, fark ettirir.
Cehalet,
insanı insanlıktan çıkartarak hayvan yerine koymaktadır. Cehaletin insansızlaştırdığı
insanlar, sürüye ait bir hayvan düzeyine
indirgenerek, onların düşünmemeleri, hissetmemeleri, görmemeleri, duymamaları
ve konuşmamaları sağlanır. Cehalet, duygusal,
duyusal ve bilişsel açılardan insanları
tam olarak çökertmenin ve insanlara
çökmenin zihniyetidir. Sanat, insanın insanlık konumunu korumak ve geliştirmek
için yapılan bir insani faaliyettir.
Sanat, insanın, duygusal, duyusal ve rasyonel bütün kapasitesinin tam olarak faal halde olmasını, diri olmasını
ve hiçbir şekilde insanın çökmemesini
sağlamak için vardır. İnsanın çökmemesi
ve insanın insana çökmemesi için sahici
ve derin bir sanat tecrübesi, insan için hava ve su kadar gereklidir.Cehalete
karşı sanata duyulan ihtiyaç, varoluşsal bir zorunlukluktur.