Sanat kalelerimizin bayrakları dalgalanıyor
Zor şartlara rağmen bin bir zahmetle çıkmaya devam eden fikir, kültür ve edebiyat dergileri, sanat kalelerimizde birer bayrak gibi dalgalanmaya devam ediyor.
Türkiye’de
büyük iddialar taşımadan, maddi zorluklara rağmen çıkmaya devam eden kültür,
sanat ve edebiyat dergileri, düşünce dünyamızı diri tutmaya devam ediyor. Genel
Yayın Yönetmenliğini Sadık Yalsızuçanlar’ın yaptığı Edebiyat Ortamı Ankara’da hazırlanıyor ve Türkiye’nin her tarafına
ulaşıyor. İki ayda bir çıkan dergi, zengin muhtevası ile göz dolduruyor. Fethi
Gemuhluoğlu ve Nuri Pakdil gibi mütefekkirler hakkında kıymetli yazıların yer
aldığı derginin son beş sayısı dopdolu. Nazif Gürdoğan, Suad Alkan, Suavi Kemal
Yazgıç ve Atıf Bedir öne çıkan yazarlar.
Mustafa
Ruhi Şirin ise “Hiroşima Çocukları” ile çağın vicdanını sorguluyor. Mustafa
Özçelik de “Hallâc-ı Esrâr Destânı” ile okurlarının karşısına çıkıyor. Fatma
Atıcı “Mırmır Radyosu” hikâyesi ile ‘merhamet medeniyetimiz’in ışıltılı
dünyasına bizi davet ediyor.
“Yeni bir dünya kurulacaktır”
Merhum Fethi
Gemuhluoğlu’nun 19 Nisan 1957’de Arapgir
Postası’nda neşredilen “Yıkılması Mukadder Olan İmparatorluk: Büyük
Britanya” yazısı, günümüz hadiselerine ışık tutuyor. Gıyasettin Dağ yazısının
başlığına, Gemuhluoğlu’nun bir muştu gibi şu sözünü çıkarmış: “Yeni Bir Dünya
Kurulacaktır.” Şakir Kurtulmuş “Günlerin İzi”nde günlüklerini paylaşıyor. Fahri
Tuna Cihat Zafer’i, Sadık Yalsızuçanlar Nedet Ekici’yi anlatıyor. Dr. Timuçin
Çevikoğlu, ‘Şarkı’ formunu öne çıkaran büyük bestekârımız Hacı Ârif Bey’in az
bilinen hususiyetlerini bize hatırlatıyor. Bu sene içinde sonsuzluğa yürüyen
şair, musikişinas ve belgesel yönetmeni Mehmet Ragıp Karcı merhumun ardından
Mehmet Atilla Maraş ve İbrahim Halil Çelik vefa yüklü yazılar kaleme almışlar. Suad
Alkan’ın 75. sayıda yer alan “Rönesans-Fetih-Ayasofya ve Politika”sı, yeni,
derin ve kuşatıcı bir bakış açısı getiriyor. Üstat Sezai Karakoç’un Diriliş dergisinden iktibas edilen
“Kaderimizin Ayasofya’sı, Ayasofya’mızın Kaderi” makalesi, ulu mabedin düşünce
ve inanç dünyamızdaki esaslı yerini belirliyor. Edebiyat Ortamı’nda Dr. Timuçin Çevikoğlu’nun “Neyzen (Tevfik)
Baba’nın ‘Ney’i” başlıklı lirik yazısı ile Fethi Gemuhluoğlu’nda oğlu Mehmet
Ali Gemuhluoğlu’na yazıp yolladığı rikkatli mektup, okurda hüzünlü bir
dalgalandırma meydana getiriyor.
Derginin Armağanı Kitaplar
Bu
yazıların dışında dergide ayrıca daha pek çok şiir, deneme, hikâye, röportaj
bulunuyor. Edebiyat Ortamı ile birlikte
okuyuculara armağan edilen kitaplar da çok değerli. Hepsi de emek mahsulü olup
titizlikle hazırlanmış seçkin metinleri ihtiva ediyor. En azından isimlerini ve
yazarlarını zikredelim: Edebiyat Ortamı
Şiir Yıllığı 2020 (Ali Sali), Edebiyat
Ortamı Öykü Yıllığı 2020 (Yunus Nadir Eraslan), Melâmî – Bir Neyzen Tevfik Portresi (Mehmet Aycı), Nazım Denizinin Reisi Bâkî (Bahir
Selçuk). Aziz dostum, kıymetli edip Sadık Yalsızuçanlar’a ve Edebiyat Ortamı’na katkıda bulunanlara
teşekkürler. Ellerine, gözlerine, yüreklerine ve gönüllerine sağlık.
Bir Medeniyet Dili: Hece
Ankara’da
yıllardan beri mükemmel bir şekilde yayımlanan ve edebiyat dünyamıza birçok
değerli ismi kazandıran Hece dergisi,
24’ncü yılını idrak ediyor. Türkiye şartlarında bu çok önemli bir yaş. Başında
Rasim Özdenören gibi usta bir yazarımızın bulunması ise ayrı bir talih. “Bir
İşin Adamı mı Olur, İnsanı mı?” başlıklı ön yazıda, Türkçede kullanılan bazı
kavramlar değerlendiriliyor. Özdenören, seçtiği kelime ve kavramların
çağrışımlarına dikkat çekerken ihmal edilen hususların altını çiziyor.
Mustafa
Ruhi Şirin, “Çocuklar İçin İstanbul Şiirleri” yazmaya devam ediyor. Dergide pek
çok kıymetli yazı ve şiir var. Ama Cihan Aktaş’ın merhum Asım Gültekin’i
anlattığı “Bağlantı Ustası Bir Asım”ı, yürek yakıcı bir metin olarak ruhlara doluyor.
Bir sanatçı duyarlığı içinde Asım’ın o çok geniş, renkli, hareketli ve
bereketli dünyasını terennüm ediyor. “Amasya’nın yürekli çocuğu”nun İstanbul’da
insanlar ve gruplar arasında nasıl bir gönül köprüsü kurduğu ifade ediliyor. Vefa
yüklü bir yazı. İnşallah Amasya Valiliği ve Belediyesi de kadirbilir davranır
ve bir zamanlar İstanbul’u dinamizmi, aşkı ve imanı ile dalgalandıran Asım
Gültekin’in adını bir kültür merkezine veya bir okula verir. Adem Turan ve Atıf
Bedir, Ersin Nazif Gürdoğan büyüğümüzü anlatıyorlar. Son bölümde, kısa süre
önce vefat eden şairler Ahmet Yücel ve Seyyid Ahmet Kaya’ya dair tahassüs var.
Hece’nin Hikâyeleri
Hece dergisinin kardeş dergisi Hece Öykü 101. sayıya ulaşmış, maşallah.
1001’i de görür inşallah. Yine kıymetli hikâyecimiz Rasim Özdenören’in idaresince
edebiyat âlemine ulaştırılan Hece Öykü’de
Hasibe Çerko’nun “Kuzey”, Recep Seyhan’n “Gözlerinde Çivi Yoktu Senin” başlıklı
hikâyelerini bir çırpıda okuyoruz. Mehmet Aycı’nın “Yaşadığım Gibi” başlığı
altında süren hatıralarında bu sefer “Ansızın İçimizde Keskin Bıçaktan Taylar”
var. Hece Öykü’de daha pek çok hikâye
mevcut. İstikrarlı bir şekilde çıkmaya devam eden Hece Öykü’ye de Hece gibi
hayırlı ve bereketli ömür diliyorum.
Hicranlı Vatan: Kerkük
8- Şehir ve Kültür
Mehmet
Kâmil Berse yönetiminde İstanbul Fatih’te hazırlanan Şehir ve Kültür dergisi, titiz baskısı, zarif kapağı ve estetik
sayfa düzenlemesi ile beğeniliyor. Medeniyet odaklı yazılarla dergiciliğimizin
yüz aklarından olan Şehir ve Kültür’de
Hüseyin Yürük, gönül coğrafyamızın iki müstesna köşesini, “Yitik Coğrafyanın
Şehirleri” olan Kerkük ve Erbil’i anlatıyor. Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Bâbıâli
hatıralarına devam ederken Dr. Şakir Diclehan makalesinde, “Şairlerin İstanbul
Tutku ve Sevgisi”ni vurguluyor. Mehmet Mazak, ilginç bir konuyu ele almış bu
sayıda: “Eski İstanbul’da Su Tiryakileri”. Muhsin İlyas Subaşı’nın yazısı
Ayasofya’ya dair. Dergide merhum Vahap Akbaş ile Mehmet Ali Sarı ve Ünver
Oral’ın hizmetleri ve eserleri de unutulmamış.
Zaptiye Ahmet’i Hatırlayış
Geçenlerde
Milat gazetemizde tanıttığımız
Zaptiye Ahmet hakkında bu sefer Muhsin Karabay çok değerli bir makale yazmış.
Kültür tarihçimiz Dursun Gürlek’in Cumhuriyet
Devrinde Bir Osmanlı Akıncısı Zaptiye Ahmet adlı eserini merkeze alan
Karabay, toplum olarak hafızamızın zayıflığına dikkat çekiyor. Zaptiye Ahmet’in
“nisyana terk edilen”ler zümresinden olduğunu ifade eden Karabay, yazısını şu
satırlarla tamamlıyor: “Vefat ettikleri ilk birkaç yıl içinde toplantılarla
anıldıkları hâlde daha sonra ne isimlerini anan oldu ne de eserlerini basan!..
Bakın eserlerini diyorum… Bu insanlar ki, geride eserler bırakmışlardı… Onlar
bile unutulup gittiler… Kitaplarının yeni baskıları yapılmayan nice kıymetli
yazar ve şairimizin unutulduğunu ben size isim isim sayabilirim ama siz
okuyuculardan değil de onların nihayetlerinden ve aziz hatıralarından utandığım
için yazamıyorum. Bugün onları hatırlayıp anan ve onların mezarlarını yerlerini
bilenler bile neredeyse kalmadı.”
Yeni Dünya’da Tasavvuf ve Hikmet
Fatih’te
yıllardan beri irfan dünyamıza hizmet etmek amacıyla çıkarılan Yeni Dünya dergisinin yeni sayısı, gönül
dünyamıza açılan kapı olma özelliğini koruyor. “Tasavvuf ve Hikmet”, derginin
kapak konusu. Yunus Emre Altuntaş’ın Prof. Dr. Süleyman Uludağ ile yaptığı
mülâkat, okuyucu için aydınlatıcı, istifadeli ve geniş ufukludur. Diğer
tasavvufi yazılar da ehil kalemler tarafından yazılmış. Keşke bazı
televizyonlardaki tartışma programlarında arz-ı endam eden kimi cahil cühela,
büyük lâflar edeceklerine bu açıklamaları, konuşmaları ve metinleri okusa da
birazcık aydınlansa. Yeni Dünya’nın
iki güzel eki var: Hanımlar için Hanımefendi
ile çocuklar için Beyza…
Ahmet Yücel’i Unutmadılar
11- Yedi İklim
Ali
Haydar Haksal’ın yönetiminde devam eden Yedi
İklim dergisinde önemli bir bölüm, merhum Ahmet Yücel için dosya olarak
ayrılmış. Burada Ebubekir Eroğlu, Ali Haydar Haksal, Mehmet Özger, Ali Rıza
Akçay, Mehmet Tahir Arıkan, Yasin Doğru, Mustafa Aydoğan, Ethem Erdoğan,
Abdullah Yalın Karadağ, Fatih Memiş ve Osman Koca, Yücel hakkında duygu ve
düşünceleri ile hatıralarını kaleme almışlar.
Kayseri
Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve kültür dünyamıza her ay armağan
edilen Şehir dergisinde ekim
sayısında Ihlamur dergisinin Yayın
Yönetmeni Hakan Sarı ile yapılmış mühim bir konuşma var. Dergicilik macerasını
ve Türkiye’de dergiciliğin meselelerini dobra dobra anlatan Sarı, “Dergiyi
yaşat ki edebiyat yaşasın” diyor.