Sanat eserini tecrübe etmek
İnsan, sanat yapan ve sanatı yaşayan bir varlıktır. Sanat tecrübesi, insanın insan olmasını sağlayan en özel tecrübedir. Sanat sayesinde hayatını, kendini, doğayı, kadını, çocuğu, canlıları, tarihi ve toplumu anlamlandıran ve anlatan insan, sanatı yaptığı kadar sanatı nasıl tecrübe edeceği konusunda da kendisini eğitmeli, geliştirmeli ve olgunlaştırmalıdır. Hayata ve doğaya yağma, yıkım, talan, fetih, hakimiyet, servet, kabilecilik, ırkçılık, cinsiyetçilik ve nefret perspektifinden bakan barbar yaklaşımlar, sanat üretemeyeceği gibi, sanatı tecrübe etmeleri de mümkün değildir. Sanatı, açık, demokrat, dinamik, düşünen, akleden, söz söyleyen ve ilişki kurabilen bireyler yaratabilmektedir. İnsanlara sürekli olarak ne yapıp etmelerine dair yüce emirler yağdıran otoritelerin ve güçlerin olduğu ortamlarda sanat gelişmediği gibi, sanatı tecrübe etmek mümkün değildir. Sanat, çölde doğmaz, gelişmez ve tecrübe edilmez.
İnsan,
sanat eserine pasif bir şekilde bakan kişi değildir. İnsan, bilgiyle,
düşünceyle, düşle, duyguyla ve emekle sanat eserini kendisine mal etmek için,
sanat eserini kendi dünyasının bir parçası haline getirmek için uğraşan
kişidir. İnsan, sanat eserine maruz kalan kişi değildir. İnsan, sanat eseriyle
aktif olarak karşılaşan kişidir. İnsan ve sanat eseri arasındaki gerçek ilişki,
iki özne arasında gerçekleşen Ben-Sen ilişkisi ve karşılaşmasıdır. İnsan, sanat
eserine, öküzün trene baktığı gibi bakan veya ruhsuz bir şekilde bakan kişi
değildir. Cengiz Han’ın saatlerce yüksek bir tepeden Pekin’e bakarak Pekin’in
bütün tarihi ve sanat yapısının yakılması emrini verdiği söylenmektedir. Bire,
sanat eseriyle karşılaşırken duygusal,
düşünsel, düşsel ve davranışsal olarak mobilize ve motive olmaktadır. Sanat
eseri, insanı bir bütün olarak etkilemektedir.
Sanat
eserinin deneyimlenmesi, insanın açıklığına ve kapasitesine bağlıdır. Açık ve
kapasitesi yeterli olmayan bir kişinin sanat eseri hakkında vardığı yargı çok
yüzeysel ve yapay olacaktır. Açık bir kişiliğe ve yeterli bir kapasiteye sahip
olan birey, sanat eserinde güzeli sahici anlamda tecrübe edebilir ve hayatının
güzele dair boyutunu inşa edebilir. Alıcı, sanat eseri etrafında yaşadığı
tecrübe sayesinde kendisine dair en özel ve güzel olanı yeniden oluşturma
imkanına kavuşabilir. Sanat eseri, insana açık olasılıklar ve olabilirlikler
alanlarının ve imkanlarının kapılarını açmaktadır.
Sanat
eseri olmuş bitmiş bir iş veya şey değildir. Sanat eseri, insan tarafından
sürekli keşfedilen, yorumlanan ve anlamlandırılan açık bir metin gibidir. Açık
ve donanımlı bir birey, sanat eserini açık bir metin gibi okumakta ve tecrübe
etmektedir. İnsan, sanat eserine dair son sözünü söylemediği gibi, sanat eseri
de kendisini tek bir seferde alıcıya kapatmaz.
Birey, sanat eserine gizemleri sürekli keşfedilecek ve tecrübe edilecek
bir alem olarak yaklaşmalıdır. Sanatın amacı, insanın kendisini dolu dolu yaşamasını
sağlayarak kendisini gerçekleştirmesine katkıda bulunmaktadır.
Çok
sanat eseriyle karşılaşmak, kişinin sürekli olarak hayatını sanat perspektifinden yenilemesine ve
diriltmesine imkan vermektedir. Değişik sanat eserleriyle karşılaşmak,
hayatın kaba ve çirkin bir şekilde
değil, incelikli, güzel ve zarif bir şekilde yaşanmasını sağlar. Farklı sanat
eserleri, kişilerin duyarlı, duygulu ve düşünceli olmasını sağlarlar. Farklı
sanat eserlerini tecrübe eden bireyler, duyarlılıklarını, düşlerini,
duygululuklarını ve düşünceliliklerini koruyabilirler. Hayatında çok sanat eseriyle
karşılaşan kişiler, sürekli bir arayış içindedirler ve çevrelerine meraklı ve
araştırıcı gözlerler bakarlar. Meraklı ve araştırıcı kişiler, deneyimledikleri
farklı sanat eserleri sayesinde
kendilerini ve dış dünyayı, başkalarını tekrar ederek değil, kendilerine
ait oluşturdukları bakış açıları ve analizlerle ele alırlar. Farklı sanat
eserlerini tecrübe eden kişiler, insanı, doğayı ve toplumu sadece gözleriyle
değil, beyinleriyle ve kalpleriyle birlikte görürler. Başka bir ifade ile
farklı sanat eserleri, kişilerin duygularını, düşlerini, ideallerini, bilgisini
ve düşüncesini aktif hale getirmektedir. Kişi, sanat eseriyle karşılaştığında
iç dünyası ve davranışlarıyla hesaplaşabilmekte ve yüzleşebilmektedir. Farklı
sanat eserleriyle karşılaşan kişiler, aslında sanatçıların deneyimlerini ve
dünyalarına yolculuk yapma fırsatına kavuşmakta, çoğul düşünme ve düşleme
yeteneklerini geliştirebilmekte ve hayata estetik bir perspektifle bakma imkanı
elde etmektedirler. Çoklu sanat eserlerinin tecrübe edilmesi, duygularımızı,
düşüncelerimizi ve düşlerimizi değiştirmemize neden olmaktadır. Sanatın bizi
değiştirtme, geliştirme ve olgunlaştırma gücü vardır. Güzele, iyiye ve doğruya
yönelen dolu dolu bir hayat yaşamak, kendimizi tek boyutlu olarak değil çok
boyutlu olarak zenginleştirmek, aklımızı ve duygularımızı sürekli işbaşında
tutmak için farklı sanat eserleriyle karşılaşmak su ve hava kadar gereklidir.