Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2434.20
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Kasım 2022

Sanat birleştirir mi

İster körklü kelimesi ile isterestetik kavramı, güzellik teorisi ile ilgisini kuralım, “güzel”in, iyi ve doğru olma ile doğrudan yakınlığını kabul edenlerle, güzeli iyi ve doğrudan ayıranlar elbette ayrışacak. Sonra “bizim güzelden anladığımız sizin güzelden anladığınızla aynı değil” demeyi bırakın, “sadece bizim güzelimiz güzel, sizin güzeliniz çirkin” demeye bile başlayacak. Doğru, yanlış, iyi, kötünün yargıçlığını hiçe sayacak illa.

Sanata ve her birleştirici, bütünleştirici unsura rağmen, insanlığın keskin bir ayrılışla ayrıldığını kabul edelim artık ve rahatlayalım. Çünkü büsbütün birlik coşkusu ve inancı, bu iyi niyetin kendi kendine uydurduğu güzel gelecek masalları ve ütopyalar zinciri hepimizi yordu. Dünya ortamında doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin hep bir aradalar ve bu ayrım her zaman daha zor. Fakat seçimler ve olaylar, ilerleyen seçili kader çizgisi herkesi kendi seçip beğendiği tarafa ayırıyor zaten. Bu ömür süresi kadar uzun bir ayrılış hikayesi. Biz farklı ömürlerin insanlarıyız diyebilecek kadar…

Ahiret inancında ise çok keskin bir ayrım/fasl var. Herkesin inanmadığı bir gelecek bu tabi. Fakat böyle bir yarına inananlar içingerçek bir sınıfsal ayrım. İyiler bir tarafa, kötüler bir tarafa… İyiye doğru ve güzel de dahil… İnanıyorsak şimdiden kendi kendimizi artık ne tarafa ayırmak istiyorsak o tarafa ayırıyoruz. Seçimlerimiz ve elediklerimizden uzak yaşadıklarımız, yapıp ettiklerimiz hep o kendini bir tarafa ayırmış olmanın yansıması… Burada sadece sanatla ilintili olarak, seçtiğimiz doğru ve iyiyi güzel, güzel ötesi mi yaşayabiliyoruz. Yaşamımız doğruluğu, iyiliği halletmiş te bir tek güzel, çok güzel olması kalmış bir yaşam mı? Yaşamımızı ne kadar sanat kılabildik. Zor zenaat kısmında mıyız? Hepsinden biraz mı?...

Herkes kendi seçimini, kaderini sanat seviyesine bir parça çıkarabildi ise, ya da çıkarabilenler arasında sanatın birleştirici yönünden kaynaklı bir birlik oluşabildi mi? Farklı kesimler sanat söz konusu olduğunda ayrılıklarını yaşamlarının arkasında bırakıp sanatta bir olabiliyorlar mı?

Ne kadar zıt kesimlerden gelirsek gelelim daha dünyada iken, din, mezhep, tarikat, ideoloji her ne olursa olsun etiketlerin ötesinde bir ayrılık ve bir kenara ayrıldıklarımızla farklı bir birlik yaşayabilir miyiz?

"Ortak güzel” de buluşmak ilk aşama olur mesela... Şu payda dedikleri... Güzel demem sanatın hem büyük bir farkındalıkla hem de fark ettirmeden birleştirici oluşuna atıf. Farkındalık dediğimiz hepimizin insan oluşu, olmak isteyişi. Fark ettirmeden ise o büyük amaçta ortaklaşa koşup duruyorken birdenbire aynı hizada birbirimize rastlayıvermemiz. “O da buradaymış!” sözünün çoğalması ve “Onlar da buradalar!” a dönüşmesi… Sonra etiketlerin solması, hatta yırtılıp atılması. Çünkü etiket yırtılmak içindir. Etiket tanımlama ve öyle tanınmanın ötesinde hiçbir ileri misyon taşımıyor. Çünkü etiket ötekileştirmede suiistimal ediliyor. Çünkü etiket altına saklanılan bir paravana dönüşüyor. Etiket yaşadıklarımız ona uymadığında yalanı alnımıza ağır geliyor. Etiket, o etiket altında yapılan münferit hataları genelleştirilmesine yol açıyor.

En sonunda birbirimizden ayrı güzel bulduklarımızda saygıyla buluşuruz belki de... Saygı sevgiye nazaran önemsiz ve çelimsiz gibi geliyor. Sevgi daha baskın ve şımarık. Sevginin boyası saygıyı solduruyor. Halbuki saygı sevginin sevgilisidir. Sevgi onsuz yapamaz. Ayakta duramaz. Yaşamını idame ettiremez.

Hürmet birbirimizin tel örgülerinde gül arama, birbirimizi anlama sakinliğidir. Bir oturalım ve konuşalım. Birbirimizin seçtiği nasıl bir şey? Nasıl bir şeye inanıyoruz? Övmeden ve sövmeden. Abartmadan. Sükunetle.Bir şeyleri birbirimizden farklı olarak neden öyle veya böyle yapıyoruz? Anlamaya çalışmak işi anlam aramamızın bir parçası. Karşıt sandığımız ve hiç anlamak için karşısına oturmadığımız, karşımız, diğerimiz yaşamını nasıl anlamlandırmış? Ondan ve onun eksiklerinden bağımsız olarak o anlamın aslı nedir? Biz de o olmadan o anlamın tadına denemek ve yanılmak veya yanılmamak için bakabilir miyiz? Gibi sorular anlamak için, birbirimizin iç dünyasına adım atmak için sorulabilir sorular. Ve sanat bütün bu soruları sessizce, kargaşasızmerak ettiren bir güç.

Böyle böyle anlaşabilme yolunda iken en nihayet zaaflara, hoş olmayan yanlara, çirkinliklerimize ulaşırız. Yol zorlu ve uzun. Faziletler, meziyetler has azık gibidir. İlla biter.

Salıncak durur. Rüzgar üşür. Sıra birbirinin çirkin yanlarını da sevmeye gelir. Fakat bu sevmek; onu aşabilsin ve o konuda da güzelleşsin diye şefkatle okşamak anlamına gelir. En nihayet güzelleşir mi güzelleşir sevmek işi... Saymak işi…

Benim toplum projem bu. Kimse korkmasın. Anlaşmak her konuda aynı düşünmek ve konuşmak değildir. Farklı düşünebilenlerin birbirini dinleyebilmesi, anlayabilmesidir. Yaşamın saygıya ve onun sağlayacağı özgürlüğe bırakılmasından ibaret bir şey...