Sanallık balonu
Değerli yazar dostum Hüseyin Acarlar'ın bir yazısındaki sözü beni derinden etkiledi. Hani beynimden vurulmuşa döndüm deriz ya, işte tam da öyle. İçinde bulunduğumuz hayatın ve yaşam şartlarının hakikatini ne kadar görmezden geldiğimizi ve dış dünya yerine sosyal medyanın ağlarında bağlı kaldığımızı bir şamar misali yüzümüze vuran bir söz: "Cenazenizi sanal medya arkadaşlarınız mı kaldıracak sanıyorsunuz?"
İbretlik ve
hakikatli bir söz. Sade ve bir o kadar da anlamı derin bir söz. Hakikatimizi
maskelerle kapattığımız şu günlerde hakikatin özünü bize hatırlatan bir söz.
Gerçek dünyadan kendimizi soyutlayıp sosyal medyanın kanalizasyonlarına nasıl
da dalmış olduğumuzu bize hatırlatan bir söz.
Yakındakilere uzak
kalışımız kalbimize küskünlüğümüzü arttırdı. Özümüzden tel tel kopuyor ve sanal
yellerde savruluyoruz. Aynı masanın etrafında farklı âlemlerde geziniyoruz.
Yanımızdakileri kaybederken uzaktakileri kazandığımızı zannediyoruz. Ne garip
ki, sosyal medya diye diye yalnızlaşıyoruz. Yalnızlığımızı da dünyanın kötülüğü
bahanesinin arkasına gizliyoruz. Tuhaf olan ise insanlar birbirleriyle diyaloğu
kestiğinden beri dünya içinden çıkılmaz hale gelmeye başladı. Sanal medyanın
virüslü ağları dünyayı ve ruhumuzu çepeçevre kuşattı. Nihayetinde de dostluğun
da sanalını aramaya koyulduk.
Hakiki dostluğu
tozlu raflara kaldırdık, ara sıra tozunu almayı da unuttuk. Raf ömrü en fazla
üç beş mesajlık sanal dostluklar uğruna beş metrelik beze bizi sarıp son
yolculuğumuza uğurlayacak olanlardan kaçar adım uzaklaştık. Materyalist
sistemler gözle görmedikleri her şeyi inkâr ederken gözle gördüğümüz dostlara
bizi yabancılaştırdı. Bu çelişkiye isyan edeceğimiz yerde ise sanallığın
safsatasına aldandık.
Sanal medya
arkadaşlığının sırrı kendi kelimelerinde bize kendini ifşa ediyor: 'Sanal' Yani, gerçeklikten uzak, elle
tutulamayan ve varlığı bir yanılsamadan ibaret olan şey. Bir yanılsama
yanılgısından uzaklaşamadığımız müddetçe hayattan alacağımız lezzetler de bir
yanılgıdan başka bir şey olmayacaktır.
Eskiden doğallık
ve yapaylık vardı ve insanlar yapay olan yerine her zaman doğallığı tercih
ederdi. Şimdi ise yapaylığın yerini daha teknolojik bir terim olan sanallık
kavramı aldı. Lakin yapaylığın yerine getirilen sanallık insanlara cazip geldi.
Sonrasında da sanallık doğallığa galip geldi ve insanlar doğal olan yerine sanal
olanı tercih eder oldu. Bunun nedenini ise birçok madde ile
açıklayabiliriz, ancak temel nedeninin
insanların insanlıktan uzaklaşma gayretleri olduğunu düşünüyorum.
İnsanlar gerçek
hayattaki acizliklerini sanal ortamdaki kahramanlıklarla teselli etmeye
çalışmaları da bunun en acı göstergesidir. Sanal ortamda hayvan haklarından dem
vuranların gerçek hayatta bir kedinin dahi başını okşamadığına üzülerek şahit
oluyoruz.
Sanal ortamın aldatmacasını
bu balon patlayıp elimizde bir nefeslik havası kaldığında anlayacağız.
Sonrasında ise kalan son nefesimizi verdiğimizde cenazemizi yine de gerçek
hayatta sırtımızı döndüğümüz insanlar kaldıracaktır. Vesselam.