Sanal misilleme
İran ile İsrail arasında yaklaşık 70 yıldır oynanan düşman kardeşçilik oyunları arasında BMGK Filistin’in devlet olarak tanınmasını bir kez daha tanımadı. BMGK’nın 15 üyesinden 12’si Filistin’i devlet olarak tanıyacaklarını belirtirken iki üye çekimser oy kullandı. ABD ise tasarıya hayır oyu kullandı. Filistin’in tanınması için BMGK’de en az 9 üyenin evet oyu kullanması ve daimi üyelerden hiçbirisinin hayır oyu kullanmaması gerekiyordu. Beş daimi üyeden biri olan ABD hayır oyu kullandığı için Filistin devlet olarak tanınmadı.
ABD, Filistin’in yönetiminin devlet olmaya hazır olmadığı,
Gazze’de yönetimin hala Hamas’ta olduğu ve en önemlisi de Filistin’in İsrail
tarafından kabul edilmediği sürece devlet olarak tanımayacaklarını açık açık
söylüyor. Pekiyi, İsrail Filistin’i devlet olarak tanımak istiyor mu. El cevap,
Asla… Netanyahu, Biden’in ordusu olmayan bir Filistin devletini bile kabul
etmediğini açıkladığına göre bundan sonraki aşama ABD’nin ve savunduğunu iddia
ettiği, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, insanın yaşama hakkı gibi
bütün değerlerin sorgulanması, ABD’nin İsrail’in soykırımlarına silah ve
mühimmat sağlayan, soykırım zemini hazırlayan haydut devlet olarak tanınması. Yani
Filistin’de mazlumların canı kasaplarına emanet.
BMGK’da Filistin kararı oylanırken, ABD’nin etkili yetkisiz
isimleri tarafından, İsrail’in İran’a misilleme yaptığı haberleri yayıldı.
İran’da üç havaalanı trafiğe kapatıldı. Saatlerce insanlar 3. Dünya savaşı mı
çıkacak diye düşünürken sabah ola hayır ola diyenler hakikat diye dünyaya
yutturulmak istenin şeyin sanal bir gerçeklik olduğu, hakikatte ise var
olmadığını gördüler. Anlayacağınız İsrail’in İran’a misillemesi de tıpkı İran’ın
İsrail’e yaptığı gibi kontrollü bir misilleme. Menzili belli üç tane dronun
gürültüsü bütün dünyayı kapladı. ABD’nin, Filistinlilerin hakkını yılardır
İsrail’e gasp ettirdiği gibi soykırıma ve mezalime devam anlamına gelecek BMGK
vetosu dünya kamuoyunun gözlerinden kaçırılmış oldu. Biden amca zaten G7
liderlerine de İsrail’in katliamlarına dünyaya çaktırmadan nasıl ortak
olabileceklerinin şifrelerini de vermişti bir gün öncesinden.
İran ile İsrail arasındaki kayıkçı kavgasında dayak yiyen
Filistin olurken, bizim cenahta (Osmanlı bakiyesi) neler oluyor dersiniz. Bir
defa ekonomimizi kurtaracak kahraman! Hem Amerikalı, hem İngiliz, hem Türk
vatandaşı hem de malum teröristan yapılanmasıyla etnik bağları olan bay Şimşek
Dünya Bankası ve İMF heyetleriyle önemli toplantılar yapıyor. Kopartılacak üç
beş kuruş için dezavantajlı grupların (LGBT dahil) korunması şartının bile
dayatılmasını görmezden gelebiliyor.
İsrail-İran tiyatrosunun son perdesi sahneye sürülmeden
birkaç saat önce ise AB liderleri açık açık Türkiye’nin Akdeniz ve Kıbrıs
tezlerinden vazgeçmesi halinde tam üyelik asla olmaz ama, AB’nin stratejik
menfaatlerini korunması adına stratejik işbirliğinden söz ediyorlar. Dışişleri
Bakanlığının Yani göçmenler dahil, birçok konuda Türkiye’ye ev ödevi veriyorlar.
AB’nin ödevi yetmiyormuş gibi 13 Mayıs’ta Türkiye’ye gelecek Miçotakis’in
Adalar Denizi’nde Deniz Parkı projesini
ilan etmesi bizler içerde belediyeleri kim aldı tartışması yaparken sözde
dostlarımızın maksimal arzu ve isteklerinin sonunun gelmeyeceğinin bir
göstergesi. Peki bunlar haklarımızdan vazgeçme karşılığında Türkiye’ye ev ödevi
verecek cesareti nereden alıyorlar derseniz Tabikii 31 Mart seçim
sonuçlarından.
Yerel seçimler sonrası kaportayı (ses telleri, göz)
düzelttirdiğini sanan Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme talebinin
arkasında da, AB ve ABD’nin Türkiye’den istediklerinin içerde
seslendirilmesinden başka bir şey yok. Bugüne kadar Türkiye’nin batıya yelken
açarak kurtulabileceğini savunan Özgür Efendi’nin bu tür görüşmeler çift
taraflı işine yarıyor. Birincisi görüşme sonrasında ben de Türkiye’nin
yönetiminin ortağıyım, yönetimde benimde payım olmalı, demokrasi azınlıkların
da hatta ana muhalefetin de isteklerinin yapılması rejimidir mesajını verirken,
diğer taraftan da İsrail, AB ve ABD’nin dayatmalarını yönetime ileterek dış
desteğini de sağlamlaştırmış olacak. Özel’in sanal gerçekliği de tıpkı
İran-İsrail misillemesi gibi. Hakikat ise bir taraftan İsrail, AB ve ABD
taleplerini savunurken toplumun karşısına ise, Tayyip Erdoğan, İsrail’e haddini
bildiremedi, Kıbrıs’ta çözümü beceremedi, Doğu Akdeniz’de haklarımızı
savunamadı gibi efendilerinin engelledikleri konuları iktidarın beceriksizliği
imiş gibi lanse ederek oy devşirmeye siyasal zemini daha da kayganlaştırmaya
çalışacak.
Bütün bu atmosferde, Erdoğan’ın Irak ve ABD ziyaretleri,
Alman Şansölyesinin Türkiye ziyareti, Miçotakis’in ziyareti, hatta hatta Putin
ile buluşma. Dünya kamuoyu sanal gerçeklikle uğraşırken atı alan Üsküdar’ı
geçiyor. Sanal ile saha hakikatleri yani algı ile olgu arasında yüz seksen
derece zıtlık var. Türkiye 2028’e kadar 4 yılı etrafında oluşturulan sorunları
içerde birlik ve beraberlik oluşturarak çözecek güçlü bir irade gösterecek veya
DEM’li CHP’nin başı çektiği çözümsüzlüğü çözüm olarak gören, AB-ABD ve
İsrail’in menfaatlerini önceleyen bir politika ile egemenliğini tartışılır hale
getirecek. Vesselam…..