Sana Hizmet Ettirten Bir Din
Âdem aleyhisselamdan bu yana gücü elinde bulunduran her bir fert kendi hevasına uygun kurallar koyarak ülkesini yönetmek ister. Koyacağı kanunlarda halkının menfaati pek yoktur. Kendi şahsı, ailesi ve mallarının korunması merkezli çıkarılan kanunlarda az da olsa halk nasibini alır. Kendileri için sus payı olan bu kanunlar bu dünyada da kendilerini mutlu etmeyecektir.
Fakat
kullarına karşı merhametli olan Allah’u Teâlâ koyduğu kanunlarla bütün
canlıların haklarını sonuna kadar savunmuştur… Halkı müslüman olan hangi ülkeye
giderseniz gidin mutlu olmanız için konulan kanunlardan faydalanırsınız.
***
Misafirliğe
gittiğinizde çok büyük bir ihtimalle aç olduğunuzu söyleyemeyeceksiniz. Ben
açım demek gerçekten de zor bir itiraf. Dünyadaki hiçbir sistem ev sahibine
misafirine ikram et emrini veremez… Ama güzel dinimiz misafirin onurunu, kişiliğini,
haysiyetini koruyarak şöyle bir uyarıda bulunuyor:
Ebû Hureyre radıyallahu
anh den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselam şöyle
buyurdu:
“Allah’a ve
ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin…”
“Allah’a ve
ahiret gününe iman eden…” Yani sen gerçekten Allah’a iman ediyorsan, yani
Allah’ın vaadlerine, her an seni gördüğüne, salih ameller karşılığında bolca
sevaplar vereceğine iman ediyorsan…
“Ve ahiret
gününe iman eden…” Yani yarın mahşerde sevap terazine bu amelinin
konulacağına, unutulmayacağına,cennette ebediyyen bu amelinin
karşılığını göreceğine iman ediyorsan….
Subhanallah…
Ev sahibini öyle bir
yerden yakaladı ki… Dikkat edersek misafirin akidesi, ahlakı, maddidurumu,
tanışıklığı, memleketi vesair ile alakalı hiçbir şartın konulmadığını görürüz.
Gelen kişi bizzat
Allah’ın gönderdiği kişi… Yani Allah’ın özel bir misafiri… Peki Allah’ın
misafirine ne yapılacak? Herhalde aç mısın diye sorulmayacak…
“Allah’a ve
ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin…”
Misafirini rahat
ettirten bir din…
Devam ediyoruz:
“…Allah’a ve
ahiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin…”
Şeytan bazen
akrabaların arasına girerek huzuru bozabilir… Ya da başka sebeplerden akrabalar
ilişkiyi kesebilir… İlişkisi kesilen akrabaların barışma ihtimali oldukça zayıf
olur… Bu da her iki tarafı üzer… İşte güzel dinimiz her iki tarafı üzmemek için
akrabalar arasında sıcak muhabbetin devamı için birbirlerine karşı iyilik
yapmalarını emreder...
Allah resulünün emri
devam eder:
“…Allah’a ve ahiret
gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”[1]
Bu kez insanların
akide ve amellerinin ifsat edilmemesi için uyarı gelir… Eğer gerçekten de
muhatabınıza fayda vereceğinizi düşünüyorsanız doğru olan bilgi ve
tecrübelerinizi söyleyin… Kimseden korkmayın. Ama bununla birlikte eğer
bilmiyorsanız da muhatabınızı hatalara sürükleyecek sözlerden de kaçının…
Çünkü sizin doğru
söylediğinizi zannedebilir… Bu sözle hem amel eder hem de başkalarına anlatır.
Derken bir çığ gibi büyüyerek toplumu ifsat eder…
İşte böylesine güzel
dinin mensuplarıyız. Rabbim bizleri bu güzel hadisle amel etmemizi nasip etsin.
Amin
[1]
Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân 74, 75, 77. Ayrıca
bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4