Şampiyonlukta psikolojik baskı
FUTBOLA ilgi yoğun olduğu için gündemimizi o işgal ediyor. Medya ve TV'de spor programları futbol ile ilişkili oluyor. Diğer spor dallarındaki demeçler basında yer bulmuyor. Futbol ile ilgili bir konu açılınca ağzı olan herkes konuşuyor. Bu demeçler ses de getiriyor.
Şampiyonluk süresi azalınca demeçler sıklaşıyor. Teknik kadrolar yöneticiler, oyuncular beyanat veriyorlar. Bunların içeriğine baktığımızda sivrilikler ve öfke içeriyor. Hedef tahtasına yöneticiler ve hakemler oturtuluyor. Cevap verilse ortalık daha da sertleşiyor, geriliyor.
Durumdan vazife çıkaran öfkeli gruplar sağa sola saldırıyor. Ölçüsüz ve saldırgan vaatlerde bulunan yöneticiler, sanki taraftara göz kırpıyor. Onlar da talimat verildiğini sanarak sağa sola bağırıp çağırıyorlar. Geçen yıllara göre olaylar azaldı ama yine de ufak tefek ipuçları veriyor.
Özellikle liglerde sona gelirken gerginliklerin arttığını görüyoruz. Demeçlerin daha kışkırtıcı bir içerik aldığını üzülerek gözlemliyoruz. Antrenörler ve yöneticiler birbirlerini suçluyorlar. Hatta bazı söylemler hakaret boyutuna varıyor. Taraftarlar da mesajı yanlış anlayıp sağa sola saldırıyorlar.
Hakemler günah keçesi kabul ediliyor. Onlar hedef tahtasına oturtuluyor. Hakemlerin kararları değil kendileri, özgeçmişleri tartışılıyor. Hedef gösterilen hakemler doğru kararlar verebilir mi? İnsanların hata yapma hakları yok mudur? Elbette vardır ama öfkeli gruplar basit yanılgıları abartıp onları infaza gönderiyorlar.
Hele antrenörler ve oyuncular hareketlerinde ve söylemlerinde daha dikkatli olmalıdırlar. Futbolcular kişilikleriyle ve oyunlarıyla ile Avrupa'yı hedef haline getirmelidirler. Dünyada spor kulüpleri ve camiası büyükelçi görevi yaparlar. Bu bağlamda oyuncular spor elçisi olarak görev yaparlar. Bu da o ülkenin gücünü gösterir.
Antrenörler çalıştırdıkları takımları belirli bir seviyeye getirmelidir. Özellikle Avrupa'da takım çalıştırmayı amaç edinmelidirler. Ülkemizdeki takımları Avrupa'ya taşımalıdırlar. Edirne'nin ötesindeki başarı kavgaları ve kıskançlıkları bitirir, kendimize olan güven duygumuz artar. Bu sayede geleceğe güvenle bakabiliriz.
Büyük kulüplerimizin başkanlık seçimleri vardır. Bu yarışmalar rekabetten ziyade düşmanlık atmosferi içinde gerçekleşiyor. Demeçleri suçlama boyutunu aşıp iftira aşamasına geçiyor. İnsanlar yarın yüz yüze bakacaklar. Kırıcı ve vahşi söylemlerden kaçınmalıdırlar. Daha düzeyli tutum sergilemelidirler.
Spor camiasının mensupları toplumun göz önündeki insanlarıdırlar. Birçok çocuğa ve gence rol model olmaktadırlar. Dolayısı ile sorumlulukları yüksektir. Onların hareketlerini ve sözlerini birçok insan tekrar ederler. Mesela sigara ve alkol kullanmamalıdırlar.
Psikolojik atmosfer sporda çok önemlidir. Unutmayalım ki psikiyatride mantığın yeri sınırlıdır. Dolayısı ile psikolojik bakış bilgiyi gerektirir.
Not: "Psikoloji ve psikiyatri toplumun her kesiminde göz ardı edilmektedir. Halbuki psikoloji hayatın kendisidir ve gerçeğidir."